"Bu odada giyinebilirsin." dedi bahsettiği odayı bana göstererek.Başımla onu onayladıktan sonra odaya girdim ve ardımdan kapıyı kapattım.
Sırtımı kapıya yasladıktan sonra gözlerimi kapattım. Bugün sahiden ne olmuştu böyle? Her şey çok fazlaydı.
Ve şu an bunun bir rüya olmasından korkuyordum.
Ya uyandığımda bu güzel anıların hepsi yok olursa? Gözlerimi bu düşünce ile aniden kocaman açtım. Bu bir rüyaysa... O an kendime tokat attım. Ve acıyla inledim. Fazla mı sert vurmuştum?
Bir dakika... Acıyı hissettiysem bu bir rüya değildi. Gerçekti!
"Tombiş bir sorun mu var?"
Aras'ın sesini kapının ardından işittiğimde telaşla irkildim. Sesimi mi duymuştu?
"Evet, iyiyim." dedim sesimi normal bir tonda tutmaya özen göstererek.
"Bir şeye ihtiyacın olursa bana seslenebilirsin." dedi nazik bir tonda. Ve ardından uzaklaşan adım seslerini duydum.
"Sana ihtiyacım var." dedim kısık bir sesle. Ellerimle yüzümü kapattıktan sonra utançla yerimde zıplamaya başladım. Son zamanlarda içime romantik bir Tombiş'in kaçtığını düşünüyordum. Gerçi hayatımda dengemi bozan bir sarışın olduğu sürece bu tür şeyler beni şaşırtmamalıydı.
Elbise kılıfını koyduğum yatağa doğru ilerlemeye başladığımda garip bir heyecanın beni ele geçirdiğini hissediyordum.
Aras'la ikinci randevumuza çıkacağımıza halen inanamıyordum.
Elbise kılıfını açtığımda şaşkınlıkla bakakaldım. Şu an gördüğüm şey gerçek miydi? Ellerim benden bağımsız bir şekilde yumuşak kumaşın üzerinde gezinirken şaşkınca gülümsedim. Aras... bunu nasıl tahmin etmişti?
Vakit kaybetmeden Hanbok'u giymeye başladım. Uzun zamandır hayalini kurduğum şey gerçek olmuştu. Hanbok bulmak zordu. Aras nasıl bulmuştu?
Bunu daha sonra ona sormayı aklımın bir köşesine not ettikten sonra aynanın karşısına geçtim. Ve hayran bakışlarım üzerimdeki Hanbok'u buldu. Kendimi tarihi bir dizide gibi hissediyordum. Etrafımda bir kaç kez döndükten sonra sırıtarak kendime baktım. Ah, doğru! Saçlarımı Hanbok ile uyumlu bir şekilde toplamalıydım.
Saçlarıma Hanbok ile uyumlu bir şekil verdikten sonra kendime bakarak gülümsedim.
Şu an ikinci randevumuz için değil de sanki Hanbok için çok heyecanlıymışım gibi hissediyordum.
Bakışlarım o an dolabın kenarındaki çiçek desenli karton poşeti bulduğunda yüzümdeki gülümseme yavaş yavaş soldu. Bu karton poşet... Atalay'a şemsiyeyi vermek için kullandığım poşetti. Atalay neden bu poşeti atmamıştı?
Yere eğildikten sonra poşete uzandım. Ve tereddütle içine baktım. Ona yazdığım not yoktu... Sanırım onu atmıştı. Yüzümde buruk bir gülümseme oluştu. Demek bu oda Atalay'ın odasıydı.
'Eniştemin...' diye düzeltti iç sesim. İç çekerek onayladım. Evet, eniştemin odasıydı.
Bakışlarım odada bir süre gezindikten sonra gülümsedim. Evet, tam onu yansıtan bir odaydı. Pencere kenarındaki çalışma masasında garip terimlerin içerdiği sağlık kitapları vardı. Odası oldukça sade ve ferahtı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SARIŞIN
Fiksi RemajaHer şeyin başladığı bir dönüm noktası vardır. Ve bir şekilde bu dönüm noktası bir noktada sonlanır. Benim hikayemin de bir dönüm noktası varmış aslında. Hemde farkında bile olmadan hayatıma giren bir sarışınla. Peki benim hikayem ne zaman bir son...