Emir Başkomiser'in odasında geçen konuşma, soruşturmayı etkileyecek türden bir konuşmaya benziyordu. Kerem Bey, gelen çaydan yudumlayıp, az önceki cümlesini yineledi: "Zanlıların resimleri olduğu listeniz var mı? Size söylemiştim, babamı öldüren kişiyi ancak böylelikle tarif edebilirim." dedi ve ekledi, ancak biraz çabuk olmanızı rica ediyorum. Daha şirketime para kazandıracağım toplantılar var."
Emir Başkomiser, Kerem Bey'in telaşını anlıyordu. Rıza'ya göz ucu ile işaret ederek: "Aranan şahıslar klasörünü getirsene la!"
Bahsi geçen dosyayı Emir Başkomiser'e uzatan Rıza, Kerem Bey'in karşısına oturmuştu. Kerem Bey, dosyayı alır almaz dikkatle incelemeye koyulmuştu. Heyecanla bir adamı işaret ederek: "Bu, bu! Bu işte Amir'im!"
Kerem Bey'in heyecanla resmini işaret ettiği adama çatık kaşlarıyla bakarak, ismini sesli olarak okumuştu: "Ohooo, adam soyadı ile münhasır! Şevki Kuyu. Uyuşturucu ticareti, resmi belgede sahtecilik, adam yaralama (2 kez), silah kaçakçılığından hüküm giymiş. 2 yıl(!) cezaevinde yatmış. Şuan Balçova'da yaşıyormuş. Hem de lüks bir villada. Kerem Bey'e bakarak, babanız mı ilgilenmişti bu davayla? Ve nasıl bu kadar eminsiniz katilin, bu kişi olduğundan?"
"Evet. Babam, her ne kadar mahkeme heyeti başkanı da olsa, bizim fikrimizi almadan davaya girmezdi. Sürekli biz evlatlarına sorardı. Biz hukuk ile ilgili teknik bilgiye sahip değildik ama sıradan vatandaş olduğumuz için olsa gerek, vatandaşın tepkisi nasıl olurdu diye sorduğunu düşünüyorum. Hukuki danışmanlık hizmetleri kavramını da o sıralarda öğrenmiştim. Nihayetinde de mesleğim oldu."
"Pekala, nasıl bu kadar eminsiniz katilin, bu kişi olduğundan?"
"Birincisi, şahıs hukukî açıdan suç makinesi olduğunu bas bas bağırıyor! İkincisi, villada oturduğuna göre, kişinin maddi imkanı cezaevinde genişleyemez! Üçüncü ve en önemlisi, 2 sene! Bu kadar suç işleyen kişi için bu kadar sene, az değil mi! İllaki bir intikam almak isteyecektir! Duvardaki saate baktıktan sonra ayağa kalkan Kerem, Emir Başkomiser'e bakarak, bana müsaade memur bey!"
"Müsaade sizin ama fikir beyan ettiğiniz için şu forma imzanızı istiyorum!"
Telaşı yüzünden okunan Kerem, Emir Başkomiser'in gösterdiği yerlere imzasını atarken yüzünde beliren memnuniyeti dile getirmişti: "Hay hay! Ne demek?"
Kerem Bey'in ardından, Emir Başkomiser ve Rıza da harekete geçmişler, İzmir içinde uzun bir yolculuk onları bekliyordu.
Balçova.. İzmir'in tabiat parkı denilesi ilçesi.. El değmemiş yeşili, mavi boncuğu andıran gölü ile İzmir'den ayrı görünen ama İzmir'in doğayla iç içe olan ilçesi..
Çetin Emeç mahallesi muhtarlığına gelen Emir Başkomiser, orta yaşlı adama her zamanki sade tepkisiyle: "Muhtar sen misin la?"
Yaşlı adam ise, la kelimesini garipseyerek cevapladı: "Evet, siz kimsiniz?"
Rıza Komiser kimliği gösterirken, Emir Başkomiser cevap vermişti: "İzmir Cinayet Büro!"
Az önce kaba davranan adama ters ters bakan muhtar, yumuşayarak yer gösterdi: "Buyurun, buyurun Amir'im!"
Emir, muhtarın gösterdiği sandalyeye oturduktan sonra: "Eyvallah muhtarım"
"Ee, ne içersiniz Amir'im?"
"Birşey içmeyiz muhtarım, eyvallah! Birini sorup gideceğiz biz"Muhtar, Emir Başkomiser'in karşısına oturan Rıza'ya bakarak, meraklı bir sesle: "Hayırdır inşallah, Amir'im! Dinliyorum sizi.."
"Şevki Kuyu diye birisi varmış, nerede biliyor musun bunun villasını?"
"Ha bizim Şevki'yi diyorsunuz! Bilmez miyim hiç, bilirim elbet! Ama Şevki'nin öyle villası falan yoktur!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖLÜLER İÇİN (Tamamlandı)
Action"Ölüm, sadece bir başlangıçtır" Eğer buna inanıyorsan, 'Bir şeyi saklamanın en iyi yolu, onu, herkesin göreceği yere koymak' olduğunu kabul edeceksin... Sir A.C. Doyle *Mesleği ile ailesi arasında yaşayan ama aldığı cezalar nedeniyle yükselemeyen;...