Kılıcı elinden aldığım an, kolum ağırlığı altında titreyerek büküldü. Kahretsin benim için çok ağırdı.
Bir kahkaha atsa da ciddi ifadesi hemen geri döndü. "Nasıl dövüşürsen dövüş Eva. İster yumruklarını kullan, ister bir sopa, ya da bir kılıç... Sadece bununla yetinmemelisin. Aynı zamanda rakibini gözlemeli ve stratejik de düşünmelisin."
Sonra duruşuma bakıp somurtarak dudak büktü. "Önce bedenini kullanmayı bilmelisin tabi." diyerek yavaş adımlarla etrafımda birkaç tur dönüp duruşuma baktı. Ardındansa bana iyice yaklaşıp tam önümde durdu ve lanet herif omuzlarımdan sertçe iterek, kıç üstü yere düşmeme sebep oldu.
Kafamı kaldırıp öfkeyle ona baktığımdaysa, pisliği sırıtırken gördüm.
Umursamazca omuzlarını silkti. "Denge çok önemli tatlım. Dövüşürken bir ayağın biraz geride duracak ki onu koruyabilesin." Tek kaşını alayla kaldırdı ve sanki akıl edemezmişim gibi, "Silahın sağ elinde, bu yüzden sol ayağını biraz arkaya atacaksın."
Kalkmama yardımcı olmak için bana uzattığı elini görmezden gelerek ayağa kalktım ve dediğini yaparak sol ayağımı bir adım geriye attım.
Bu kez önüme geçip beni yine ittiğinde, yalpalasam da dengemi korudum. O lanet gözünü yine kırptı ve "Şimdi düşmedin bak." dedi yüzünde ukala bir gülümsemeyle.
Elimdeki kılıcı gözüne geçirsem, bana Djewa vermek yerine bir madalya takmaları lazımdı.
"İleri giderken; kılıcını tuttuğun ön adımınla, yani sağ ayağınla gideceksin. Geri giderken arka adımınla, yani sol ayağınla gideceksin Eva. Doğru pozisyon seni sonuca götürür."
Kollarını göğsünde birleştirerek tek kaşını kaldırdı. "Şimdi göster bakalım."
Elimdeki kılıcı beceriksizce tutarak dediğini yapmaya başladım. Ön adımım sağ ayağımdı, çünkü kılıcı sağ elimle tutuyordum. İleri doğru giderken sağ adımımı kullanıp, geriye doğru giderken; dengemi korumak için geride tutmak zorunda olduğum sol ayağımı kullanıyordum.
Söylemesi kolaydı ancak pratikte elimde tuttuğum ve giderek ağırlığının nedense arttığını düşündüğüm kılıçla işim açıkçası biraz zordu. Bu sırada Duncan'ın, etrafımda yine dönerek onaylamaz tavırlarla duruşumu kontrol ediyor olmasının da pek teşvik edici olduğu söylenemezdi.
"Duruşunda ağırlığını dengelemeli ve onu iki ayağın arasında eşit dağıtmalısın. Az güç harcayıp, çok sahada kalman lazım."
Kafamı sallayarak onayladım. O gün sadece bu duruşa çalıştık...
Ertesi gün ise yine Flavium'daydık.
"Şimdi kılıcı tutuşuna gelelim, kılıç kullanırken önemli olan bilek gücü ve bilek hareketidir Eva. Kılıcın hafifse elinle açısını kolayca değiştirebilirsin ve çok hızlı saldırıp kolay savunma yapabilirsin."
İyide kılıcım hafif değildi ki?
Yaklaşarak sabırsız hareketlerle kılıcı tutuşumu düzeltti.
"Başparmağını kılıcın kabzasında serbest bırakacaksın. Geri kalanı avuç içinde tutup sıkacaksın."
Kılıcı tutuşumu değiştirdiğimde bileğime uyarır gibi hafifçe vurup, "Tutuş için bileğini çok bükmeyeceksin." dedi ikaz eder gibi sert bir tonla.
"Benim için biraz ağır." diye ettiğim şikâyetleri ise görmezden gelerek kıkırdadı.
Kılıcın kabzaya yakın kısmını göstererek, "Burası güçlü bölgedir ve savunmanı burada yaparsın. Üst bölge ve orta kısım saldırı bölgesi, yani kesiş bölgesidir."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EVA +18 (Avesta Serisi 1. Kitap)
FantasyKitap +18 içeriklidir ve yetişkinler içindir. Ölümsüzlerin hâkim olduğu acımasız Avesta topraklarında, insanların çok fazla seçeneği yoktu. Ya açlık ve sefalet içinde yaşayacaklardı, ya da özgürlüklerinden vazgeçip köle olmak zorundalardı. Bu yeni d...