⁰⁸

309 52 6
                                    

jaemin, jeno, mark ve donghyuck, donghyuck'un bahçesinde oturuyordu. donghyuck mark'a dün geceden beri bakamıyordu. herkes sessizlik yemini etmiş gibiyken jaemin ayağa kalktı. herkes onu pür dikkatle incelerken en sonunda dayanamadı. neyin sessizliğiydi bu ölümün mü? hiç sanmıyordu. "mark, donghyuck sizin sorununuz ne niye sessizsiniz?" mark güldü ve haechan'a baktı. haechan sadece gözlerini kaçırıyordu. "jaemin... kesin bunlar kavga etti." jeno'da jaemin'in yanına ayağa kalktı.

"kavga etmedik merak etmeyin." mark konuştuğunda haechan yandan mark'a baktı. hiç bir şeyden utanmayan lee donghyuck deli gibi utanıyordu. "ee o zaman sorun ne?" jaemin kaşlarını çatarak ikiliye baktığında haechan ayağa kalktı. "bir şey olmadı gece uyuyamadım pek neyse limonata isteyen?" almak isteyen olmayınca mutfağa yöneldi. raftan bir tane bardak alıp dolaptan limonata sürahisini çıkarıp bardağına döktü. alıp içerken belinde hissettiği kollarla öksürük krizine girmişti. mark gülmüş  donghyuck'un sırtını sıvazlamıştı.  "neden kaçıyorsun?" mark bir yandan haechan'ın sırtını sıvazlarken bir yandan merakını gidermeye çalışıyordu.

"kaçmıyorum onu da nereden çıkardın?" mark donghyuck'u kendini çevirirince donghyuck gözlerini kaçırmıştı. "emin misin bana pek öyle gelmiyor." haechan kızarıyordu yapabildiği tek şey buydu derin nefes aldı.  "utanıyorum işte anla beni." mark gülümseyip haechan'ın yanağından öptü. "utanma güneşim gel hadi." donghyuck elindeki bardağı tezgaha bırakırken biraz rahatlamış hissediyordu. bahçeye geldiklerinde jaemin jeno'yu kovalıyor, ne bulduysa ona fırlatıyordu. "yedim seni jeno, delirteceksin beni gel buraya!" ikili gülerken jeno donghyuck'a bağırdı. "donghyuck beni korursan tost borcunu ödemiş olursun!" donghyuck jaemin'i tutmuştu. "neler oluyor ne yaptı bu yine sana?"

"bizim sınıftaki jinhee çok güzelmiş bir içim suymuş bal dök yalaymış, siktir git o zaman jinhee'ye artık ben yokum jeno efendi!" jaemin orayı terkettiğinde jeno olanları kavramış jaemin'in arkasından gitmişti. "sanırım bu sefer gerçekten bitti." donghyuck konuştuğunda mark ona sarılmış saçlarına tek tek öpücükler bırakıyordu. "iki dakika oynaşma hem sen bana teklif filan etmeden hayırdır canım neyin yiyişmesi bu?" az önceki donghyuck'tan eser kalkmamış eski hyuck geri dönmüştü. "donghyuck bence biz sevgili olmalıyız sence geç kalmadık mı?" donghyuck teklifin kuruluğuna bakmamış sevgilisine sarılmıştı. "evet, ama ilk şu ikiliyi barıştıralım." mark sırıtmıştı. "haklısın galiba."

...
jeno-mark dm.

mark:
jeno, jaemin çok zor durumda sana ihtiyacı var yarım saate kadar benim evime gel

jeno:
dostum JAEMIN İYİ Mİ NE OLDU?

mark:
küçük bir kaza geçirmiş bizim evde şuan hızlı ol.

jeno:
YETTİM JAEMIN'IM

...
jaemin-donghyuck dm.

donghyuck:
JAEMIN
JAEMIN
JAEMIN
JAEMIN

jaemin:
donghyuck şuan hiç havamda değilim ne söyleyeceksen çabuk söyle

donghyuck:
konu jenoyla alakalı

jaemin:
banane o habeş maymunundan hıh

donghyuck:
jeno bize gelirken küçük bir kaza yaptı jaemin ve şuan sana ihtiyacı var yarım saate gel lütfen şuan mark'lardayız hepimiz

jaemin:
NE DİYORSUN DONGHYUCK O İYİ Mİ TAMAM GELİYORUM BEKLE BENİ JENOM
..

mark-donghyuck

donghyuck:
oldu bu iş

mark:
akıllı sevgilim benim

donghyuck:
:))

...

donghyuck ve mark şimdi ikiliyi bekliyordu. kısa bir sürenin ardından kapı çalınca mark kapıya adımladı. görüş açısına telaşlı bir jeno girdiğinde donghyuck zaferle gülümsemişti. "jaemin nerde donghyuck?!" jeno sağa sola bakınırken kapı çalmıştı tekrardan. "yukarıda mark'ın odasında mark sana göstersin." jeno kafasını sallayıp mark'ı takip ederken donghyuck'ta kapıyı açtı. karşısında korkmuş bir jaemin'i bekliyordu tam olarak. "nerede donghyuck? o iyi mi nasıl olmuş olay?" donghyuck içten içe gülümsesede rolüne odaklanmıştı. "ilk sakin ol jaem. mark'ın odasında dinleniyor gel götüreyim seni oraya." merdivenlerden çıkarken donghyuck cebinden telefonunu çıkarmış mark'a mesaj atıyordu.

donghyuck:
odadan çık geliyoruz sen konuştun değil mi jenoyla?

mark:
ya güzelim hallettim gelin siz ben çıktım bile odadan.

görüldü

...

"mark o iyi değil mi şaka filan yapmıyorsunuz değil mi?" jeno tedirgince mark'a bakarken gergince dudaklarını dişliyordu. "aslında jeno küçük bir oyunumuz var ama seninde yardımına ihtiyacım var. " jeno anlamayarak mark'a baktığında mark gözlerini devirdi. "dostum yani jaemin'e bir şey olmadı ama o şuan aşağıda sizi barıştırmak için böyle bir oyuna başvurduk. senn şimdi yapman gerekenleri anlatacağım." mark kısaca jeno'ya yapması gerekenleri anlattığında jeno rolüne iyi hazırlanma peşindeydi yatağa uzandı gözlerini kapattı. mark'ta odadan çıktıktan 5-6 dakika sonrasında o tanıdık koku burnuna geldi.  sonrada yatağındaki kıpırtıyı farketti.

"aptalsın jeno! çok korktum biliyor musun? sana bir şey olacak diye çok korktum. kalk hadi affettim de seni hadi lütfen aç o güzel gözlerini."  jaemin ağlamaya başladığında jeno yavaşça açtı gözlerini. "jaem?" tüm oyunculuk yeteneklerini sergilemeyi planlıyordu jeno.

jaemin dolu gözlerle jeno'ya baktığında jeno'nun içi parçalanmıştı. "jeno! uyandın mı? iyi misin? aç mısın? dur sana su getireyim!" jaemin telaşla hareket ederken jeno gülümsedi. "affettin mi beni jaem? ben sadece şaka yapmak istemiştim ve farkındayım çok kötü bir şakaydı. ama benim
gözüm senden başkasını görmez bilmiyor musun bunu?" jaemin üzgünce sevgilisinin gözlerine baktı ardından gülümseyip dudağına bir öpücük bıraktı. "seni seviyorum jeno affettim sen şimdi iyisin ya o yeter bana." jeno gülümsediğinde odaya dalan ikili anın ambiyansını bozmuştu. 

"şey biz yanlış zamanda geldik galiba." mark ensesini kaşırken haechan ikiliye göz gezdiriyordu. "mark olmuş bu iş bunlar sırıtıyorlar baksana." jeno göz kırptığında haechan küçük bir kahkaha atmıştı. "haechan artık söyleyelim mi şu haberi onlarda öğrensin." jaemin şaşkınca kaşlarını kaldırdı. "neyi?" haechan kafasıyla onay verdiğinde mark sevinçle ellerini çırpmıştı. aralarında en büyüğü o olsada bazen çocuk gibi olabiliyorlardı. "biz..."

"biz mark ile çıkıyoruz!" haechan mark'ın sözünü kesip aniden söylediğinde nomin ikilisi şaşkınca onlara baktı. "kardeş ayağı göt ayağı desene sen şuna." jeno sırıttığında jaemin'in gözleri dolmuş donghyuck'a sarılmıştı. "yavrum yuvadan uçuyor." donghyuck gözlerini devirsede onlar için mutlu bir gündü.

jekyll :: markhyuckHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin