1 -Sen ne kadar istesen de, bırakmaz geçmiş peşini..-

3K 199 53
                                    

Fotoğraf: Almina Çağlar

İsterseniz, okumaya başladığınız tarihi buraya bırakın. ;)


''Bakın, bu işe girmem gerekiyor. Gerçekten ihtiyacım var..'' yaptığım eyleme inanamıyordum ama başka çarem de yoktu. Şu an resmen, yalvarıyordum.

''Üzgünüm ama açık konuşmak zorunda bırakıyorsunuz beni. Sabıka kaydınız, sizi işe almamızı önlüyor.'' dedi işaret parmağıyla gözlüğünü yukarı ittiren sarı boyalı saçları olan çalışan.

''Pekala.'' oturduğum sahte deri koltuktan kalkarken çıkan ses, kulaklarımı rahatsız etti. 

Kapıyı açıp kendimi dışarı attığımda derin bir nefes aldım ve yürümeye koyuldum.

Koskoca şehirde bir iş bulamamak canımı oldukça sıkıyordu. Bunun nedeni, geçmişte bana yaptırılan hırsızlık olaylarıydı. Öz babamın içki, kumar parası için bana zorla yaptırdığı hırsızlıklar dönüp dolaşıp beni buluyor ve bana çelme takıyordu.

Ben, sadece tüm bunlardan uzaklaşmak için adım atmıştım ama Tanrı, buna bir türlü izin vermiyordu. 


^^


Gıcırdayan kapıyı kapatıp ev diye tabir edilen fakat hiç de benzemeyen yere girdim. Etrafı gözlerimle her zaman yaptığım gibi taradıktan sonra birkaç adım atıp etrafa attığım bir iki giysimi yerden alıp katladım ve küçük dolabın kapağını açıp içine yerleştirdim. 

Uzun zamandır içinde sindirebilmek için bir şeyler olmayan midem kendini belli ettiğinde mutfağa yönlendirdim adımlarımı. 

Yemek için ekmeğin arasına domates koydum ve elimde ekmekle içeri girip yatağın hemen yanına, yere oturdum. Yarımdan fazla kestiğim ekmeği büyük ısırıklarla bitirirken sadece boş gözlerle etrafa bakıyordum.

Kendimi, hiçbir yere ait hissetmiyorum. Ne bu eve ne de içinde bulunduğum bedene.. Hayır, ölmek gibi bir düşüncem olmadı hiç. Sadece ölmeyi beklediğim güne kadar yaşamımı sürdürmeyi istiyorum. Normal insanların yaptığı şekilde.

Ekmeği bitirdiğimde bir nefes alıp verdim ve pencereden dışarıya baktım. Bahçe katında bulunan eski bir evde olduğumdan sokak da eskiydi ve benim gibi birkaç insan dışında kimse yaşamıyordu. 

Yatağın üzerine bıraktığım gazeteyi inceledim bir süre. Magazin, burçlar, spor haberleri... derken bir sonraki sayfada aradığım yeri buldum. İş ilanlarına gözümü gezdirdiğimde etrafta kalem aradım, aklıma yatan yerleri işaretleyip daha sonra iş görüşmesine gidebilmek için.

Bir kalem bulduğumda ilk önce makyaj dergisi için manken aranan yeri gördüm. Bunu sonraya erteledim. Eğer kabul edilirsem ve fotoğraflarım çekilirse, o beni bulurdu. En son seçenek yapıyordum çünkü bir iki fotoğraf çektirdikten sonra paraları alıp ortada görünmezdim. Şimdi, kalıcı bir iş aradığımdan, başka ilanlara göz gezdirdim.

'Çocuk bakıcısı aranıyor. Deneyimli, deneyimsiz bilinçli bir şekilde çocuk bakmayı bilen, kadın bakıcı-' Bu ilanı da işaretledim ve diğerlerine göz gezdirdim. 'Bahçıvan aranıyor. Bahçe işlerinde, çiçeklerin dilinden anlayan -' bunu da işaretledikten sonra bu üç iş ilanının adreslerini  hızlı bir şekilde, yazmak için, boş kağıt aradım. 

Bulduğum kağıda adresleri yazdıktan sonra yarın giyeceğim uzun şortun ön cebine koydum. Yarın, görüşmeye gidecektim. 

Bahçe işlerinden gram anlamıyordum ama şansımı denemek istiyordum, bakıcılığı daha önce yapmamıştım ama çocuklarla aramın iyi olmasını göze alarak oraya da gidecektim. 

Hava kararıp güneş yerini aya bıraktığında üzerimi değiştirmeden yorgunlukla bedenimi yatağın üstüne bıraktım. 


^^


Elimdeki kağıtta yazan adresteki apartmanın numarasına baktım. Doğru olduğuna kanaat getirdiğimde apartmanın açık bırakılmış kapısından içeri attım adımlarımı. Daire numarasına bakıp bir kapının önünde durdum. Derin bir nefes aldım. 

Tanrım, lütfen bu sefer olsun. Bu sefer bana şans tanı, lütfen..

Koyu kahverengi kapıya elimi yumruk yapıp kemiğimle, herkesin yaptığı klasik hareket, kapıya üç kez hafifçe vurdum. Başımı eğip ayakkabılarıma baktım ve ayakkabılarımın ucuyla yerde küçük daireler çizdim. Yaklaşık bir dakikanın ardından kapının diğer tarafından, muhtemelen delikten bakıyordu, ''Kim o?'' sesi geldi.

''Bakıcı ilanınız için gelmiştim..'' dedim sesimi biraz yükselterek. Başımı yerden kaldırıp kapının deliğine doğru gözlerimi çevirdim. 

Kapı yavaşça açılırken yumuşak bakan kahverengi gözlerle karşılaştım. Kumral saçları tam omuzlarına dökülüyordu tel tel. Hafifçe tebessüm etti ve kapıyı, içeri girebilmem için, biraz daha açtı. Tebessümüne bende tebessümle karşılık vermek istediğimde, yüzümde iğreti bir tebessüm oluştu. Eve girerken etrafı inceliyordum. 

Küçük bir koridor ve koridorun duvarlarında kapılar.. Ve üst kata çıkan evin içindeki merdivenler. Ev dubleksti ve büyük ihtimalle üst katta yatak odaları vardı.

Koridoru geçip bir odaya doğru ilerlediğimizde bana rehberlik yapmak amacıyla önden yürüyordu, kumral kadın. 

Kadife, fuşya rengindeki bir koltuğu eliyle işaret ettiğinde, o koltuğa ilerleyip oturdum. O da karşımdaki koltuğa otururken gözlerimle hareketlerini takip ettim.


^^


Gözlerime dolan yaşları tüm sinirimle, elimin tersiyle sildim. Gözlerim yanıyordu, çok çok sinirliydim. Kendime kızıyordum; niye dediklerini yaptım, daha önce kaçmadım, diye. 

Eğer daha önce kaçsaydım o hayattan ilk gittiğim işe alınırdım büyük bir ihtimalle. Ama aptal kafalı Almina'nın aklına 18 yaşında gelebilmişti bu. Neden, neden daha önce düşünmedim?

'Çünkü reşit değildin. Bulurdu polislerle, bir şekilde, seni.' dedi düşüncelerimi bastırmak için is sesim. Doğru.. Ne yazık ki. 

Derin bir nefes aldım, her zaman yaptığım gibi. Adımlarımı hızlandırdım ve son iş başvuruma doğru attım adımlarımı.


Biliyorum, çok fazla geçiş oldu. Bu bölüm böyle olmak zorundaydı, iş görüşmelerinin konuşmalarını anlatmak  sizi sıkardı, herhalde? Bu yüzden atladım, geçiş yaptım..

Bölümleri düzenlemeden önce okuyanlar varsa, bir daha okuyunuz lütfen. Bambaşka bir hikaye yazıyorum çünkü. SİYAH'ı baştan sona elden geçiriyorum, içindeki olayları değiştirmekle kalmayıp, yeni olaylar ekleyeceğim. Bu yüzden, okuyunuz.. 

İyi günler dileğimle..

SİYAH  TAMAMLANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin