(Hatıratma)
" Aa bak kim gelmiş." dedi alayla. "Erkek arkadaşın seni yolun sonunda bekliyor seksi şey." diye devam etti. Gözlerimi devirip ona boş boş baktım. Bana seksi mi demişti?
"Seni 5 de alırım." Külüstürden inip cama doğru eğildim. O kadar erken saatte neden buluşacaktık ki? Günler torbaya mı girmişti?
"5 mi, o saatte ne yapacağız?" Bir şey söylemedi. "Yekta?" diye sordum tekrar.
"Bir randevu olmayacak." dediğinde göz kırpmıştı. Elimi kaldırıp bay bay anlamında salladım. Hızlı adımlarla yürüyüp Yağızın arabasının canımdan içeriye baktım. Kimse yoktu. Eve mi girmişti? Harika.
* * *
"Burada ne işin var?" diye fısıldadım Yağız'ın kulağına doğru eğilirken. Annem karşımızda bize sırıtmakta meşguldü. Sahte bir smile yolladım anneme.
"Seninle konuşmalıyım."
"İstemiyorum."
"İstiyormusun diye sormadım."
Annem ayağa kalktı. " Ben sizi yalnız bırakayım." dedi yanımızdan ayrılırken. Annem gittiğinde ayağa kalkıp Yağız'ın karşısında dikildim. Bir süre sonra o da ayağa kalktı. Ellerimi tutacağı sırada ondan biraz daha uzaklaştım.
"İzel, yanlış anladın." dedi sertçe. Artık peşimden koşmaktan yorulmuştu sanırım. "Umrumda değil." diye geçiştirdim.
"Benim umrumda."dedi fısıldayarak, bağırır gibi. Merdivenlere doğru yürüdüm. Peşimden geliyordu. Odama girdim. O da girdiğinde kapıyı kapattı. Gözlerine baktığımda, Yektadaki sıcaklığı göremiyordum. Bu çok tuhaftı.
"Seni seviyorum." dedi adımlarını bana yaklaştırırken.
"Seni istiyorum." Elimi tutup boşta kalan elimi belime koydu. "Sadece seni." diye devam etti. Yumuşamak istemiyordum. Nefesini boynumda hissettiğimde gıdıklanma hissiyle kafamı omzuma bastırdım.
"Gitmen gerekiyor."
"Beni kovuyor musun?" diye yanıt verdi üzülmüş gibi yaparak. Yüz hatları keskindi. Sert görünümüne bürünüp devam etti.
"Herşeyi yanlış anladın."
Umursamaz tavırlarımı sürdürmeye devam ediyordum. Bu olanlar beni gerçekten üzmüştü. Aşkın bu olmadığını düşünüyordum ama Yağız'a karşı hala bir şeyler vardı kalbimin derinliklerinde. Yekta'nın dengesizlikleri onda yoktu. Onunla fazla zaman geçirmeye başlamıştım ve depresif ruh hali olmasa, belki ona karşı bir şeyler hissedebilirdim. Yağız ellerini tekrar belime koyduğunda düşüncelerimden sıyrılıp gerçek, acımasız dünyaya döndüm. Gerçi düşüncelerimin de acımasız dünyanın bir parçası olması ayrı bir ironiydi.
Burnunu burnuma deydirip gözlerini kapattı. Refleks olarak bende gözlerimi kapattığımda dudakları dudağımın yollarını kesmişti. Ondan kaçmak imkansız gibiydi. Yağız bir bad boy'du. Ona göre değildi bir kızın peşinde koşmalar. Bende bulduğu her neyse kaybetmesini istemiyordum.
Ona eşlik edip ellerimi boynuna doladım. Artık elleri vücudumu keşfe çıkmıştı. Gözlerimi kapatıp ona uyum sağlamaya çalıştım. Miğdemden kaşıklarıma doğru inen ufak çaplı kramp kendime gelmeme yardımcı olmuştu. Dudaklarından ayrılıp onu kendimden yavaşça uzaklaştırdım.
"Seni seviyorum." dedi gülümseyerek. Saçlarımı düzeltip gözlerimi örten kısmı saçlarımın arasından çıkardığım tel tokayla tutturdum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÇAKMA POLYANNA #Watty2016
General FictionYaşadıklarından ders çıkarıp yalnızlığı seçen, annesiyle ve erkek kardeşiyle taşındığı şehirde, duygusuzluğu, kalpsizliği ve mutsuzluğu gizleyen, çakma polyannayı oynayan, zamanla popüler olup sınırları aşan bir genç kız. 17 yaşındaki İzel Aras , g...