Nick ve Soo Raa'nın kahkahaları bir anda kesildi. Bunu fırsat bilerek konuşmaya devam ettim.
- Cuma gecesi ailen ile gel beni iste. Yoksa ikimizde rezil oluruz.
Bir şey demelerine fırsat vermeden ortamdan cool bir şekilde ayrıldım. Eve varana kadar ben ne yaptım dercesine kendimi yedim ama sonrası malüm işte.
Annem kuzenim ve büyükbabam odamda çığlık ata ata dans etmemden kafayı yediğimi düşünüyorlardırherhalde. Ama umrumda bile değil şuan o kadar mutluyum ki. Cuma gününü sabırsızlıkla bekliyorum.
Ertesi Gün
Yine her zaman ki gibi erken gelmiştim okula fakat beni bekleyen süprizleri bilmeden. Okul kapısından içeri girmemle ortada Hara olmak uzere neredeyse 15 kız karşımda duruyordu.
Yapmayın ama ne bu korkutucu haller falan kanıcağımı mı sandınız. Pekala her ne kadar iyi dövüşsemde 15 banada fazla tamam mı? O yapmacık olduğuna kanaat getirdiğim ses ile konuşmaya başladı.
-Bana bak seni sürtük nişanlı falan dinlemeyiz Min bizim olmalı duydun mu? Ayrılıcaksın hemen ondan.
Ne bu sinir rotamı mı ölçüyorlar?
-Bana bakın sizinle uğraşamam duydunuz mu? Çekilin şimdi önümden. Min'de sizin falan olmayacak. Kim sevgilisini kimden alamaya kalkışıyorsunuz.
O kadar sinirlendim ki kırmızı görsem bir boğa gibi üstlerine atlayacağım. Sonra bir anda Hara'nın gülmesi ile başıma yediğim sert darbe ve elime akan kan ile bilincimi kaybetmiştim.
Min'in Bakış Açısı
Yin Min'in söylediklerini her şeyi uzun uzun büyükbabaya analttık bize zamanın geldiğini artık her şeyi açıklamamız gerektiğini söylediğinde ertesi sabahı ip ile çekmiştim. Olacaklardan habersiz.
Nick ve Soo Raa ile okula girmemiz ile bir kargaşa ile karşılaştık. Sürekli birileri bir yere koşturup bir şeyler söylüyordu ama ne? Tam o sırada minyon tip bir öğrenci koşarak bana geldi ve iki kollarımdanda tutarak nefes nefese konuştu.
-Min-shi Yin Min ahh Yin Min'i bizim kızlar çete halinde kaçırmışlar... Senden ayrılsın diye işkence yapıcaklar.
Duyduklarım ile kan beynime sıçramıştı. Hızla çocuğun yakalarından tutarak kendime doğru çektim ve konuşmaya başladım.
-Nerede o? Hemen bana yerini söyle!
İzah ettiği depoya Nick ve Soo Raa ile yola koyuldum. Arabayı ne kadar hızlı sürdüğümü bilmiyorum ama ona zarar verirlerse canlarını yakacağımı biliyordum.
Depoya vardığımızda hızla arabayı park ederek içeriye doğru koşmaya başladım. İçeri girdiğimde kulağıma gelen kahkaha sesleri sabrımın son rotasıydı. Hızlı adımlar ile Hara denen kıza doğru ilerliyordum.
Geri kalan ve Hara benim gelmem ile susmuşlardı. Benim biricik yıldızım ise baygın bir şekilde sandalyeye bağlıydı. Şimdi gelde bu kızların canına okuma.
Onlar bakmadan Yin Min'in yanına gidiyordum ki Hara önüme geçerek konuşmaya başladı.
-Oppa.. Bırak şu kızı lütfen onda ne buluyorsun.
Hara'nın saçlarını tutarak onu kendime doğru çektim o acı içinde kıvranırken ve ben ona tatlı sözlerimi saymakla meşgulken Nick Yin Min'i çözüyordu. Soo Raa da hala nerden bulduğunu anlamadığım beyzbol sopası ile bize yaklaşmaya çalışan kızları püskürtüyordu.
Nick'in 'gidelim' buradan sözü ile Hara'yı yere savurdum ve Hayatımın anlamını kucağıma aldım.
Saatler Sonra Yin Min'in Evi
Yavaş yavaş gözlerini açmaya başlamıştı. Bize soran gözlerle bakmaya başladığı an Soo Raa güzel çenesini açarak konuşmaya başladı. Ama ben bütün bakışlarımı Yin Min'in o yüzel gözlerine dikmiştim. O da bana. Birbirimize bakışlarımız Soo Raa'nın cırtlak sesi ile sona erdi.
-Siz beni dinliyor musunuz? Önümüzde ki ay olur mu diyoruz düğün?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Prensin Aşkı (geçmişimdeki ben)
Romanceİzlediği ve etkilendiği bir film ile göِrdüğü rüya sonrası hayatı değişen Park Yin Min gerçeklerin peşinden gittiğinde onu neler bekleyecek? Geçmişten günümüze geldiğini öِğrendiğinde ne gibi sorunlar ortaya çıkacak? Aşık olduğu adama geçmişte sahi...