Tanımak bir insanı bazen bir ömür alır bazen bir hareketle an sürer. Dedem hep insan oğlu ne kadar saklarsa saklasın kendini bir gün içinde bozuk saatler gibi en az iki kere kendi olur derdi. Ben de onunla aynı fikirdeyim yalnız kaldığında ya da sevdiklerinin yanında insan maskesini kenara koyup kendini gösterir. Bu yüzden eskiler birini tanımak için o kişi ile seyahat et derler. Ben beni kurtaran bu adamın gerçek yüzünü görmeye kararlıydım ki bunun içinde en değerlimi yani zamanımı harcayacaktım. Çünkü merak ediyordum gerçek topal reis burada gördüğüm mü yoksa beni sırtında dergaha taşıyan mı?
Ders saatinin yaklaşmasıyla ayaklanan öğrencilerle birlikte reiste ayaklandı. Ben de hareketlendiğim de Engin koluma yapışıp:
" Dede nereye gidiyorsun?"
" Derse Engin derse..." diyerek nazikçe gülümsedim. Engin ise ne olduğunu anlamayan bir şekilde yüzüme bakıp:
" Ama bizim bina ters tarafta." dedi.
" Engin derse gidiyorum dedim bizim derse demedim."deyince yüzündeki ifade şaşkınlıktan korkuya evrildi.
" Dede bu bölümdekiler bile derse girerken diken üstündeler. Farkında değilsin galiba bu kampüsün büyük çoğunluğu ülkücü , ne olur artık bölüme gidelim. Bizi ülkücüler parçalamazsa Aliye parçalayacak."
" Endişelenme Engin burası dağ başımı hem bak ders Selma hocanın o varken bize bir şey yapamazlar."
Selma hoca insan ilişkileri ya da diğer adıyla psikoloji hocasıydı . Aydın, kibar , güçlü ve akıllı bir kadındı ki ayrıca en iyi anlaştığım hocalardan da biriydi. Engin'den kurtulup Selam hocanın yanına ilerledim.
" İyi günler Selma hocam nasılsınız?"
" Ooo!... Ali Kemal ben iyiyim de oğlum sen nasılsın? Bir şeyler duydum doğru mu?"
Yaşadığım olay aklıma geldiğinde kendimi kötü hissetsem de hocamı üzmemek adına yüzüme maskemi takıp gülümsedim.
" İyiyim hocam oldu bir tatsızlık ama neyse ki hala iyi insanlar var. Bu arada dersinize girebilir miyim?"
Selma hoca bana destek verircesine omzuma dokunup:
" Tabi ki çok memnun olurum. Bu sınıf maalesef ki fazlasıyla ruhsuz dersi açacak biri harika olur." deyince peşine takıldım. Beni gören sol kesim ve Alevi kardeşlerim de tek tek halimi hatırımı sorarak bana sınıfa kadar eşlik ettiler. İçeriye girdiğimde guruplaşma dikkatimi ilk çeken durum oldu. Ülkücüler bir tarafta toplanmıştı. Bense arka sırada daha önce birlikte ders aldığımız ve çalışmasına yardım ettiğim Zeynep adında bir arkadaşımın yanına oturdum . Zeynep benim yanına oturmamı beklemediği için önce şaşırdı. Ama bu şaşkınlığı kısa sürüp yerini neşeye bıraktı.
" Dede seni hangi rüzgar attı buraya ?"
" Hiç Zeynep arada diğer bölümlerin durumuna da bakayım dedim. Burada sıkıntı var mı?"
Zeynep bir süre sessizliğini korudu ardından bana doğru yanaşıp fısıldayarak:
" Aslında ülkücüler çok zorluyorlar ama iyi ki Arslan reis ile topal reis varda nedensiz saldıramıyorlar." dedi. Bu duyduklarım ile maskem düştü ve içimdeki hüzünle öfke yüzüme yerleşti. Bu sürtüşme daha ne kadar sürecek bilmesem de sonuna kadar elimden geldiğince herkesi korumaya çalışacaktım. Bu arada Selma hoca derse girer girmez bana yönelerek:
"Gençler hepiniz Ali Kemal'i tanıyordur. Tanımayanlar için söylüyorum İngiliz dili ve edebiyatı bölümü birincisi ,okulumuzu pek çok yarışmada temsil etmiş bir arkadaşınız. " dediğinde sınıfta bir uğultu oluştu kimi kınama kimi nefret kimi övgü dolu sözler havada uçuşurken bense bulunduğum yerden reise bakıyordum. Kimse ile muhatap olmadan Selma hocayı dinliyordu. Ders boyunca dikkatle gizliden gizliye reisi takip ettim. Gördüğüm kadarıyla dersi pek anlamasa da elinden geleni yapıyordu. Ders bittiğinde Zeynep ile birlikte sınıftan çıkarken Arslan reisin bir kaç kişi ile konuştuğunu gördüm. Beni fark edince:
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AKSAK(GAY)(TAMAMLANDI)
Художественная прозаYıl 1983 İstanbul. Alevi dedesinin torunu Ali Kemal ve fakültenin reisi ülkücü Göktuğ. Talihsiz bir karşılaşma , talihsiz bir birliktelik. Pek çok çıkmaz sokak . Dede ve topal reis yan yana yürüyebilecekler mi?.. Başlangıç:26 temmuz 2021