19

3 3 0
                                    

Emir Başkomiser, o kadar gizemli olaydan sonra temkinli olmaya çalışıyor ve: "Dilerseniz eşinizi de, yanınıza alabilirsiniz."

Şevki Komutan'ın yüzüne yayılan gülümseme ile: "Güzel olurdu ama ben telefonda konuştum! Emir Başkomiser ve Rıza'ya dikkatle bakan emekli komutan, ikileye yer göstererek, buyur şöyle otur Emir Başkomiser! Sen de otur, Rıza evladım!"

Emir Başkomiser ve Rıza, Şevki Komutan'ın işaret ettiği yerlere oturduktan sonra, emekli komutan da ağır adımlarla karşılarına oturdu ve: "Ee, ne içersiniz?"

Emir Başkomiser, elini kaldırarak: "Komutanım, hiçbir şeye lüzum yok. Mahsuru yoksa, size bir sorumuz olacak. Şevki Komutan'ın askerleri ile beraber çekildiği fotoğrafı göstererek, bu fotoğrafı ne zaman çekildiniz?"

Derin bir nefes aldıktan sonra, Emir Başkomiser'in gösterdiği resmin yanına giderek: "2008 yılı, Gabar Dağ'ından... Bak, şu uzun boylu olan Mehmet Teğmen, hemen yanında göğsüne ay-yıldızlı kurukafa peç iliştirmiş, suratsız olan Kürşat Astsubay ve ortadaki de ben... Önümüzdeki o 30 kişi ise uzman çavuşlar ve korucular.. Çoğu kez şafak baskını yapmıştım "Yıldırım Timi'mle.."

Rıza delil poşetinde gösterdiği maddeyi, çekimser bir ses tonuyla: "Bu madde hakkında ne düşünüyorsunuz?"

Emekli komutan, birdenbire Rıza Komiser'e çatık kaşlarıyla bakarak: "Neden bana pilaki istediğinizi söylemediniz?"

Emir ve Rıza birbirine bakarak: "Anlamadık!"

Emekli komutan, gülerek: "Barbunya'yı bu kadar sevdiğinizi bilmezdim doğrusu!"

Rıza söze gireceği sırada Emir Başkomiser, Rıza'nın susması için elini kaldırarak, delil poşetini işaret ederek: "Komutanım bunun ne olduğunu bilmiyor musunuz? Bu barbunya değil, çok zehirli kategorisinde yer alan bir zehir: Risin!!"

Yaşlı adam yüzünü ekşiterek: "Yok yav, risin misin değil bu! Bal gibi barbunya bu!"

Nelerin döndüğünü, yaklaşık olarak tahmin etmeye başlayan Emir Başkomiser, Şevki Komutan'a bir soru daha yöneltti: "Şehit polis arkadaşımız ve kızınız Sinem'i en son ne zaman gördünüz?"

Yaşlı adam, gözlerinden sessiz sedasız süzülen yaşlara aldırmadan: "Gece devriyesine çıkacaktı. Eve geldi. Biraz atıştırmalık hazırladı. Bende, Kürşat abin, pilaki yapmış. İstersen bir tadına bak dedim. Daha sonra da.. haberi geldi."

"Kürşat? Kürşat kim komutanım?"

"Kürşat mı? Timin en iyisiydi. Kürşat Dumlupınar! Çok güzel bir ailesi vardı. Bir piç kurusu yüzünden aile dağıldı."

Emir Başkomiser, tok ve sert bir sesle: "Peki size veya kızınız Sinem'e karşı bir husumetliği var mıydı?"

Emir Başkomiser'in sorusundan sonra, Şevki Komutan gözlerini büyükçe açarak:
"Yani, kızımı Kürşat mı öldürdü? Onu mu demek istiyorsunuz? Böyle bir saçmalık dinlemek için sizle konuşmuyorum, Emir Komser?!"

"Komutanım siz söylemiştiniz ya, yemeği o getirdi diye!..."

"Ne yani, yemek getiren adam katil mi oluyor bu ülkede?"

Emir Başkomiser, fazla konuşmanın bir işe yaramayacağını düşünerek: "Komutanım, müsaadenizle biz de şu bahsettiğiniz yemekten örnek alsak!"

Şevki Komutan, burun kıvırarak: "Alın bakalım! Ama, bahsettiğin zehirden çıkmazsa karışmam!"

Emir Başkomiser ve Rıza, Şevki Komutan'a birşey daha söylemeden ayağa kalktılar ve Şevki Komutan'ın 'pilaki' diye bahsettiği yemekten örnek almışlardı. Giderayak birdenbire duraksayan Emir Başkomiser, Şevki Komutan'a: "Yunus Komiser'i tanıyor musunuz peki?"

"Tanıyorum tabii ki! Tanımamış olsaydım, Şehitlikte hayatını kurtarır mıydım?"

Gelen cevap üzerine Emir Başkomiser ve Rıza, birkez daha dumur olmuştu. Emir Başkomiser, ısrarla: "Nasıl kurtardınız peki, komutanım?"

"Şehitliğe kızımı ziyarete gitmiştim. Beretta-92'im olmadan yola çıkmam doğrusu.. Şehitlikten ayrılacağım esnada, Yunus Komiser karşımda duruyordu. Yaklaşık 10 metre vardı aramızda. Tam onu biri vuracağı sırada, ben evvel davrandım. Ben vurdum. Daha sonra da polisi aradım ya, oradan da ayrılmıştım."

"Neden?"
"Sizin geleceğinizi söylemişti, Yunus Komiser de ondan."
"Ne zaman söyledi peki? Hatırlıyor musunuz?"
"O gün işte! Yunus'u vuracakları gün!!"

Emir Başkomiser, Rıza'ya işaret etti. Herhangi bir sürpriz beklemiyordu. Şevki Komutan'a: "Komutan'ım, bize misafir olmanızı rica ediyorum!"

Yaşlı adam, şaşkın bakışları ile Emir'e: "Ne misafiri Komiser? Beni katil zanlısı olarak mı düşünüyorsunuz?"

"Bunları emniyette konuşuruz Komutanım!"

ÖLÜLER İÇİN (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin