♑︎ XIX

175 23 15
                                    

•

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Aileler çocuklarını onların isteyeceği bir evlat gibi yetiştirirdi. Bazen onların da özgür iradeleri olduğunu unutup bir oyun hamuru gibi ya da bir kukla gibi tüm yönetime sahip oldukları parmakları ile onları şekilden şekle sokarlardı. Zaman geldiğinde ve artık kendi benliklerini keşfetmeye başladıklarında da hayatlarını yaşayabilecekleri özgür bir alan isterlerdi. İşte bu bir aileye edilen en büyük küfürdü. Onlar için kabul edilemez bu gerçek uzun bir süre meydana gelecek bir çatışmayı başlatırdı.

Benim ailemle genel problemim buydu. Hiçbir zaman beni özgür bırakmamışlardı. Her zaman kırılabilecek bir cam gibi evlerinin en nadide köşesine koyup orada yaşamamı istemişlerdi ama üniversite sınavında istediğim başarıyı yakalayınca da ilk işim oradan gitmek oldu. Bu ilk gerçek dünyaya açılışımdı ve her şeyin planlı olduğu yaşadığım dünyadan uzaklaşınca da tökezlemiştim. Birçok defa. Yeri geldiğinde de düşmüştüm. Bu düşüş ise kötü sonuçlar doğurmuştu. Şimdi ise tekrar kendimi bulmanın mücadelesini veriyordum. Diğer herkes gibi. 

Na Jaemin onu görmeyi bekleyeceğim en en son yerdeydi. İkimiz de karşı karşıya durmuş birbirimize bakarken benim yüzümdeki şaşkınlık daha okunurdu. O beni daha önce gördüğü için şaşkınlığından arınmış daha çok sorgular tarzda bana bakıyordu. Kısık bakan gözleri mümkünmüş gibi daha da kısılarak iğneleyici bir tutumla baştan aşağı beni süzdüğünde o an yerin dibine girmek istedim. Her şey daha ne kadar kötüye gidebilirdi?

"Ama efendim-" dedi adam eğildiği yerden biraz kafasını kaldırıp bir Jaemin'e bir de bana bakarak. Bu kararsız ve emin olmayan tutumunda son derece haklıydı. Daha önce Jaemin'i basit tişörtler ve serseri bir tarz oluşturan deri ceketleri içinde görmüştüm. Beyaza yakın boyanmış saçları dağınık bir şekilde alnına dökülür, uzun kirpiklerinin çevrelediği gözlerinde muzip bir tavır parıldardı ama şimdi o bildiğim Jaemin'den çok daha farklı duruyordu. Üstüne tam oturan bir smokin ve düzgünce yapılmış saçları ile tam bir beyefendiyi andırıyordu. 

"Sorun yok." dedi dudaklarını kıvırdı ve kaşlarını hafifçe kaldırıp bana bir bakış attı. "Birbirimizi tanıyoruz." 

Ne manidar bir tavır ama. Onların bir şekilde masraflarını çıkarmak için sokaklarda çalan normal gençler olduğunu düşünüyordum ama şu anki manzara feci derecede yanıldığımı söylüyordu. Gerçekten birbirimizi tanıyor muyduk? 

Adam bir bana bir Jaemin'e bakarak geriye doğru adımladı. "Nasıl isterseniz efendim." diyerek gözden kaybolduğu an Jaemin'in koluna yapışarak onu kapının önünden çekip bir kolonun arkasına sürükledim. 

"Sen kimsin?" diye sordum direkt aklıma gelen ilk soruyu. 

Jaemin hiç bozuntuya vermeyerek üstten bir tavırla -ki bunda boyunun büyük bir yardımı dokunuyordu- bana baktı. "Aynı soruyu ben de sana sormak isterim." 

Don't Wake Me Just YetHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin