12

12.4K 360 95
                                    

Yatakta yanıma oturduğunda söze girmişti.

"O itin bir şey yapacağı yok. Korkma sakın. Burada zarar vereceği şuan için sensin ona da ben izin vermem."

"Salondayken kural falan dedin. Ne demekti o."

Yüzünü bana çevirdiğinde konuşmaya başladı.

"Biz illegal işlerin içindeyiz. Masadakilerin hepsi bende dahil eli kanlı, silahlı. Hepimizin ortak yönü döndürülen para. İster o parayla iyi iş yapıp paranı kazanırsın istersen de kötü iş yapıp kazanırsın. Bir kaç kuralımız vardır. Masadakiler zorunda olmadıkça bir diğerini öldüremez. Ben masadakilerin lideriyim. Onu öldüremeyeceğime güveniyor. Bu tavırları o yüzden."

Kurduğu cümleyi ben devam ettirmiştim.

"Öldürmeyi düşünmüyorsun ama zorlarsa da kural tanımazsın bu konuşmadan bunu mu çıkarmalıyım Pusat."

Görülmeyecek kadar tebessüm ettiğinde bende gülümsemiştim.

"Üniversite okudun mu?"

Sorduğu soruyla hüzünlenmiştim. Avukat olmuştum ve daha mesleğimi güzel bir şekilde yapamadan neler yaşamıştım.

"Evet avukatım. Kaçı-rılmadan 3 hafta önce mezun oldum. Ama daha mesleğimi hiç yapamadım."

Gözlerinden şaşırdığı belli oluyordu.
Başını salladığında ayağa kalktı.

"Kalk yemek ye. 3 kaşık çorbayla hayatını sürdüremezsin."

Dedikleriyle bende başımı sallamıştım. Yeme alışkanlığımı eskisine getirmem gerekiyordu. Bu şekilde ölecektim yoksa. 

Aşağıya indiğimizde mutfağa doğru adımlamıştık. Gelmiştim gelmesine ama bu kolla pek bir şey yapabileceğimi düşünmüyordum.

"Sen geç içeri. Ben bir şeyler yaparım."

Arkamda konuşan Pusat'a döndüğümde başımı sallayıp içeri doğru adımladım.

Evime gidip kıyafetlerimi almam gerekiyordu. Lavin'in kıyafetleriyle devam edemezdim. Hem o küçük ama bana yeten evimi de çok özlemiştim.

Bir saatin sonunda geçen zamanda ben düşüncelerimle boğuşurken mutfaktan Pusat bağırıyordu.

"Gazel, yemek hazır."

Ayağa kalktığımda mutfağa adımlamıştım. Masayı kurmuş servis etmek için beni bekliyordu sanırım.
Servis açtığı bir sandelyeye oturduğumda konuşmaya başlamıştı.

"Tavuk sote, pilav ikilisini yaptım. Yiyebilirsin değil mi?"

Başımı salladığımda önüme az olmayan ama çok da olmayacak derecede bir tabak koymuştu. Kendi de karşıma oturduğunda yemeğe başlamıştı.

"O tabak bitecek."

"Deneyeceğim. Ama zorlamak yok."

Bir şey demeyip yemeğe devam ettiğinde bende başlamıştım. Ne kadar zorlasamda tabağımda kalan yemeği yiyemiyordum.

"Daha fazla yiyemeyeceğim."

Başını salladığında tabağımı önümden çekip kalan 2,3 kaşıklık yemeğide bitirmişti. Kalkıp tabakları tezgaha koyduğumda beraber içeri geçtik.

"Pusat, kıyafetlerimi evimden almam gerekiyor."

Kafasını bana çevirdiğinde başını olumlu anlamda salladı.

"Tamam yarın alırız."

Onayladığımda bu sefer söze Pusat girmişti.

"Haber vereceğin birisi var mı?"

Özgürlüğe DüşHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin