1- I Never Lost

16 2 0
                                    

Cause ı got nothing to lose

Hikayeme başlıyacak olursak, Ben Adira ve evet bu kadar. Tanınmayı seven birisi değilim o yüzden ben tanıtmayacağım siz tanıyacaksınız, tanıdıkça alışırsın misali. Ama suç dünyasına nasıl girdiğimi izah edeyim...

...1998 yılında yarı Arnavut yarı Gürcü bir ailede kafkas ve Balkan melezi, düşüncesiz bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldim. Annemi hiç göremedim nedeni ise beni dünyaya getirmeye çalışırken kendisi bu dünyayı terk etti. Yaşı 18 bile değildi << Bu yüzden sevmem ya aşkı>>. Babamla büyüdüm ama bu yaşıma kadar aynı evde yaşamış olsakta hakkımda soru sorsan birini bilmez, çok yakın değiliz ama takıntılıdır biraz. 18 yaşında; Doğduğum, büyüdüğüm, mahallesinde koşturduğum, güldüğüm. ağladığım yurdumı terk ettim çünkü kaybedecek bir şeyim yoktu. En acısıda giderken dönüp bakmak istemediğini hissetmek, kalbinin ne kadar taş olduğunu yüzünün ise duygusuz adeta duvarı anımsatır olduğunu fark etmek.
Ama asla kaderime ah çekmedim, Annem'in yazdığı nottaki gibi "Ne yaşadıysan bir sebebi vardır, bir kapın kapandıysa diğeri açılacaktır. Vazgeçme."

19.18 Gürcistan / Tiflis 🇬🇪 2015

Yemekhaneden çıktım, kulaklığım takılı "the lımineers - ophelia" dinleyerek Tiflis sokaklarında yürüyordum elektronik gitar  salonuna doğru ilerliyordum. Bu şehri seviyordum. Gece ışıkları, her sokakta estetik hinkali lokantaları, kafamı çevirdiğimde Gürcü Ana'nın anıtı göze hoş geliyordu. Müzik dinlemesende elbet meydanda gitar çalan gençler olacaktır moralim bozuk geçemezdim buralardan. Ama yine bir şey farkettim, içimden mutlu düşünceler geçirsemde yüzüme bir gülümseme yansımıyordu ve bazen kendimi duygusuz olarak görüyordum ama sonra bunum sebebi olan şahsı hatırladım. Hatırladığım saniyede düşündüğüm mutlu düşünceler kayboldu, şehir değişmese bile artık güzelliğini ben göremiyordum. Hep olduğu gibi...

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Düşünürken derin derin, salona geldiğimi farketmemişim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Düşünürken derin derin, salona geldiğimi farketmemişim. İçeri girdim, üst kattan akoru bozuk ama hangi parça olduğu anlaşılan gitar sesi geliyordu, kapıyı kapadığımda ses kesildi. Napela merdivenin başına geldi, beni gördüğünde aceleyle yanıma geldi

- Saat kaç? Neden bu kadar oyalanıyorsun?
- Çok soru sorma işim vardı geciktim.
- Seni önemsiyorum ve bana öğretmen gereken mükemmel ötesi bir parça var ve eminim akorunu biliyorsundur.
Diyerek önündeki PC açtı.
- Dinle, çok beğeneceksin.
Bu kızın bu kadar cıvıl cıvıl olması enerjimi sömürüyor ama eminim benim gibi birisi en yakın arkadaşım olsaydı herhalde ikimizde birbirimizi ayyaşa çevirirdik o yüzden Napela ile zıt olmamız hem onun açısında iyi hemde benim için yaani. (Bazen çok kafa açıyor.)

Düşünürken şarkının bittiğini farkettim

- Ee nasıl? Öğretirsin değil mi?
Dedi hevesle
Dinlememiştim, yüzüne bir kaç saniye öyle baktım
- Aynen baya iyi hallederiz sıkıntı yok.
- Evvet, tamam nerden başlıyoruz?

Üst kata çıktık, Duvara asılı, tozlu ama bir o kadar da manevi anlam taşıyan siyah gitarımı gördüm. Elime aldığımda vücudumun titrediğini hissettim ve nedeni ise 3 sene sonra ilk defa dokunmuş olmam. Ama aynı zamanda ilk deneyimlerim, ilk heyecanım, öğrendiğim ilk parça, kötüyken benimle konuşan dertleştiğim gitarım.
Napela'ya döndüm soğuk ifademle
- Saklamışsın.
- Ah evet, sen gittikten sonra patron depoya asmamı istesede senin için değerini bildiğimden ellemedim bile. Bıraktığın gibi.

Dedi gülümseyerek

- Farkettim ellemediğini, eski göze çarpan siyahlığı tozdan görünmüyor.

Gülümsedi
Ellerimin titrediğini farkettim, ikinci teli çalmak için elimi kaldırdığımda titreme çoğalmıştı. Elimi yerleştirdim, gözlerimi kapadığımda 15 yaşındayken ilk dokunuşum zihnimde belirdi. Nefesimi tuttum sanki film şeridi gibi geçiyordu gözlerimin önünden.

Gitarı yerine astım

- Çalmayacak mısın?
- Gerek yok, eve götüreceğim temizlemem gerek, ayrıca akoruyla oynanmış.
- Kimse ellememişti ama sen bilirsin.
Dedi yine gülümseyerek, soğuk ifadeyle kenardaki beyaz elektronik gitarı aldım

- Başlayalım

Şarkı -

Napela-

Bölüm sonu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bölüm sonu.

The Crown Brings HonorHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin