chapter6

606 56 1
                                    

merhabalar!

içime sinen bir bölüm oldu, siz de eğer aşağıda küçük yıldıza dokunursanız çok sevinirim...

yorumlarda buluşalım, keyifli okumalar dilerim.

*

İçimde sıkışıp kalmış kötü anlar vardı. Kalbimi deşen, ciğerlerime nefesin gitmesini zorlaştıran anlar. Hepsi birer kabus gibi her güneş doğuşunda kaybolur yatağımın altına saklanır, geceleri canımı içimden söküp alırlardı.

Son zamanlarda bozuk bir radyo cızırtısı gibi, kulaklarımı tırmalayan kabus seslerine karışmış bir ses vardı. Çığlıkları kulaklarıma ulaşıyor en sonunda nefesimi kesene kadar gırtlağıma yapışıp beni asla bırakmıyordu.

O çığlık birinin acısıydı.

Canı yanmıştı, şimdi ise can yakıyordu. Neden beni seçtiğini bilmiyordum. Üzdüğüm biri miydi yoksa bilinç altımın bir oyunu muydu?

Yine o lanet kabusların birinden uyanmıştım. Gecenin kaçıydı bilmiyordum. Nefes nefese kendime gelmeye çalışırken Ulaş'ın sesini duydum, "Torpidoda su var."

Torpidoyu açtığımda orada duran iki şişeden birini alarak kafama diktim. İçim o kadar yanmıştı ki kabusun etkisiyle ensemdeki saçlar bile sırılsıklam olmuştu.

"Bir şeyler mırıldanıyordun, daha doğrusu birine yalvarıyordun." İfadesiz sesiyle konuştuğunda ellerimi birbirine kenetleyip anlık olarak camdan dışarı baktım. "Bade," Ona cevap vermem için üstelediğinde ona döndüm. O sırada arabayı kenara çektiğinde motoru durdurdu. "Cevap vermeyecek misin?"

Saklayacak bir şeyim yoktu, ki kabuslarıma bir kabusun daha eklenmesi saklamama değer bir şey değildi. Halihazırda gördüğüm kabuslar geçmişimin bir iziydi. Belki de yeni kabusum bile küçüklüğümde hatırlamadığım bir yaramın iziydi. Bilmiyordum ki...

Kelimeler dilimin ucuna kadar gelip giderken ellerimi çözerek dizlerime koydum ve adeta dizilerimden güç almaya çalıştım. Gözlerimi kapattığımda sakinleşmeye çalışırken elimin üstünde hissettiğim elle bacaklarımın titremesi durdu. Gözlerimi usulca açtım ve yanımdaki adama döndüm. Göz göze geldiğimizde eli tutuşunu sıkılaştırdı. "Bana güven."

Sertçe yutkunduğumda kesikçe nefeslendim. "Uzun zamandır kabuslar görüyordum," dedim titreyen sesimle, "Onlara bir yenisi daha eklendi."

Açıklamam onu meraklandırmış gibiydi, yan dönüp bana yaklaştı. Yakınlığı ile kokusu burnuma dolduğunda rahatsızca kıpırdandım ancak beni rahatsız eden ne onun kokusuydu ne de yakınlığı. Dilimden dökülmesini isteyeceği şeyler beni korkutuyordu.

"Ne görüyorsun kabuslarında?" Yumuşak tınısı gözlerimi kaçırmama sebep oldu. "Söyle güzelim."

"Ben," dedim çekingenlikle, "Söyleyemem bunu sana. Söylemek istesem bile ağzımdan çıkmaz o cümleler." Sesim kısıktı, onun bile beni duyduğundan şüpheliydim. Burnundan sert bir nefes verdi, sinirlenmişti fakat üstelemedi. "Peki ya yeni kabusun?" Dudağımı bir fikrim yok der gibi büktüm, "Bilmiyorum, bir kadın sürekli çığlıklarla bağırıyor. Acı çektiğini anlayabiliyorum, ona yardım etmeye çalışıyorum ama kaçıyor benden... Beni istemiyor, düşmanca davranıyor."

"Onu gördün mü?" Olumsuzca başımı salladım, "Hayır görmedim ama..." Kadının sesi tekrar kulaklarımda çınladı, "Sadece tek bir kez sesini huzurlu duydum. İnsanı içine çeken bir sesi vardı, ilahi bir şey gibiydi," Ben aptalım dermişim gibi ellerimi yüzüme kapattım, "Deli olduğumu düşüneceksin."

i wanna be yours • chris evans Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin