1.2

2 1 0
                                    

        Selamlar herkese 😍

        Yeni bir bölüm ve yeni heyecanlar👈

          Hayde geçelim🌵

          "ben aşık oldum"...

        Üç kelime onca şey anlatıyordu ki ne desem boştu. Barış ve aşık olmak nasıl olurdu? Hiçbir zaman böyle şeylere sıcak bakmayan barış yolda bana aşık olduğunu söylemişti. Tabi şaşırmıştım ama bir yandan da doğaldı zamanında büyük konuşmuştu. Tabi aşık olduğu kızı merak etmiyor değildim, kısa zamanda bunu öğrenecektim.

         Anahtarı çevirip kapıyı açtım. Ayakkabılarımı çıkarıp eve girdim. Evde kimse olmadığı için rahattım. Odama geçip üzerimi değiştirdim. Bilgisayarımı alıp yatağa uzandım. Dizlerimin üstüne koyup açma tuşuna bastım. O açılana kadar telefonumu komidinin üzerinden aldım. Telefonu sessizde unuttuğum için annemin cevapsız çağrılarını duymamıştım. Daha fazla merak etmemesi için geri dönüş yaptım.

        İkinci çalışta açmıştı. "kızım" dedi korku doluydu sesi. "anne" dedim sorarcasına. "melis telefonlarımı niye açmıyorsun annem" dedi endişeyle. "sessizde kalmış anne" dedim. "iyisin demi sorun yok?" dedi sesi hala aynıydı. Acaba bişey mi olmuştu? "iyiyim anne eve geldim. Hem bişey mi oldu?" dedim merakla. "bişey olmadı kızım merak ettim. Birde bugün nöbete kalıcam istersen derenlere git ben handan teyzene haber verdim" dedi sesi düzelmişti. "tamam giderim hadi öptüm" dedim. "dikkat et kendine" dedi ve telefonu kapattım.

          Evet anneniz bir doktorsa bu gece nöbetlerine alışık olmanız gerekiyordu. Açılan bilgisayarımın şifresini girip film sitesine girdim. Uzun zamandır izlemediğim hıçkırık filmini açtım. En sevdiğim filmlerden biriydi. Ve başlat tuşu...

  🌵🌵🌵🌵🌵🌵

        Saat epey ilerlemişti. Karnımdan değişik sesler gelince ayağa kalkıp mutfağa gittim. Dolabı açıp annemin benim için hazırladığı sandviçlerden bir tanesini çıkardım. Bardağa meyve suyu doldurup ikisini tepsiye koyup salona geçtim. Televizyon kumandasından açma tuşuna basıp nba maçlarını açtım. Basketbol benim hayatımdı izlemeyide oynamayada bayılırdım. Hiçbir maçını kaçırmazdım.

         Odamdan telefon sesi yükselince üşensemde kalkıp odama geri gittim. Arayana baktığımda bilinmeyen bir numaraydı. Sessize alıp tekrar televizyon izlemeye döndüm. Tekrar çalınca saydırarak baktım. Yine bilinmeyen yazıyordu. Telefonu tedirginlikle açtım. "alo" dedim sessiz ama karşıdakinin duyacağı şekilde. "kimsiniz?" dedim. Ses vermiyordu ve git gide tedirgin oluyordum. "melis" dedi o tanıdık sesiyle, bu nasıl olurdu? O beni nasıl arardı? "sen beni hangi yüzle arıyorsun?" dedim sinirle. "beni bir dinle" dedi. "seni artık dinlemiyorum rahat bırak bizi anlıyor musun? Bir daha arama beni ve annemi" dedim sinirle ve cevap vermesini beklemeden kapattım.

        Gözlerimden yaşlar çoktan akmaya başlamıştı. Seneler önce terk eden o adam seneler sonra beni aramıştı. Peki hangi sıfatla? Koltuğa çöküp yüzümü ellerimin arasına aldım. Sakinleşmem gerekiyordu, ama bir türlü kafam almıyordu. Her şey tam düzelmişken birden araması ve yine eskiye dönmem.

 

        Göz yaşlarımı silip ayağa kalktım. Bulaşıkları makineye koyup hazırladığım sırt çantamı alıp evden çıktım. Kapıyı ardımdan çekip kilitledim. Yavaş adımlarla asansöre binip düğmeye bastım. Aynadan kendime baktığımda darmadağın gözüküyordum. Gerçektende öyleydim, kalbim bin parçaya bölünmüştü.

      Asansör'ün kapıları iki yana açılınca indim. Yine yavaş adımlarla siteden çıktım. Derenlerin evi bize çok uzak değildi. Bu yüzden benimde işime gelmişti, daha fazla dışarıda durmak istemiyordum. Adımlarımı biraz daha hızlandırdım. Ellerimi montumun cebine koydum. Hava gittikçe soğuyordu, belkide kar yağacaktı.

        Derenlerin evine gelmiştim. Tam zile basıcakken ismimi duymamla olduğum yere çakılı kaldım. "melis" dedi o ses, yada ben yanlış duydum. Korkarak arkama döndüm. Şuan gözlerimin yanlış görmesi için yalvarıyorum, onun olmaması için dua ediyordum. Ancak hepsi boştu o tam karşımda bana bakıyordu. Saçları beyazlamaya durmuş, yüzü biraz çökmüş ve zayıflamıştı.

       Tam adım atıcakken elimle dur işareti yaptım. "melis kızım" dedi sessizce, ancak ben duymuştum. "sen bana hangi hakla kızım diyorsun?" diye bağırdım. Gözlerim yine dolmuştu ama ağlamayacaktım, direnecektim. "ben özür dilerim" dedi kafasını yere eğerek. "özür diliyormuş, o tren çoktan gitti kaç sene oldu senin haberin var mı?" dedim hala bağırıyordum. Herkes bize bakıyordu ama umrumda değildi. "biliyorum affetmeyeceksin ama mecburdum" dedi gözlerime bakarak. "neye mecburdun söylesene? Ben hastayken annem ve beni bir başımıza bırakıp gittin. Şimdi buradan defol git." dedim. Arkamı dönüp zile bastım, bir an önce açılmasını istiyordum.

          Kapı açılır açılmaz hemen  koşar adımlarla merdiveni çıkıp hızla içeri girdim. Deren arkamdan seslenerek geliyordu ama konuşacak halim yoktu. Çantamı kenara fırlatıp pencerenin kenarındaki koltuğa oturdum. Derende arkamdan odaya girdi. "melis noldu?" dedi yanıma gelip. "o geldi Deren o" dedim hıçkırarak. Daha fazla gözyaşlarımı tutamadım ve serbest bıraktım. Deren sıkıca bana sarıldı ve bende ona, güven vermek istercesine sırtımı okşuyordu.

      "hadi biraz yat dinlen" dedi deren. Direnecek halim olmadığı için kafamı salladım. Bana yardım ettikten sonra yatağına uzandım. "bişeye ihtiyacın olursa seslen" dedi ve odadan çıktı. Gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım. Uyandığımda unutmak dileğiyle...

🌵🌵🌵🌵🌵🌵

        Uyandığımda hava çoktan kararmıştı. Yavaşça doğrulup ayağa kalktım. Kendimi yorgun ve bitkin hissediyordum. Odadan çıkıp seslerin geldiği tarafa doğru ilerledim. Salona girdiğimde bütün gözler bana dönmüştü. "melis yavrum iyi misin?" dedi handan teyze ayağa kalkarak. "iyiyim handan teyze" dedim gözlerine bakarak. "aç mısın bişeyler yemek ister misin?" dedi omzuma dokunarak. Okur anlamında kafamı sallayınca yanımdan ayrılıp mutfağa gitti. "meliscim ayakta kalma otur hadi" dedç deren'in babası erdem amca. Dediğini yapıp deren'in yanına oturdum.

        "ee okul nasıl gidiyor bakalım?" dedi erdem amca tebessüm ederek. Bana unutturmak istediklerini biliyordum ve iyikide yapıyorlardı. Her zaman yanımda olan ikinci annem olan handan teyze ve bana babalık yapan erdem amca tabi kardeşimden öte deren her daim benimleydiler iyi ki onları tanımıştım. "iyi gidiyor erdem amca" dedim zorla gülümseyerek. "var mı bişeyler bakalım?" dedi imzayla. Ne dediğini anlamıştım ama çaktırmamaya çalıştım. "ne gibi bişey?" dedim anlamasın diye bilmemiş gibi yaptım. "seni gidi küçük cadı anladın sen beni bana söyleyebilirsin sonuçta bu iki güzelliği kim kapmış bilmek isterim" dedi gülerek. "baba ya" dedi deren isyan edercesine. "ikimizinde yok erdem amca merak etme sen" dedim tebessüm ederek.

        Tam bişey diyecekken handan teyze mutfaktan seslendi "yemek hazır hadi bakalım" dedi. Onlar yediği için bir tek ben yiyecektim. Ayağa kalkıp mutfağa gittim. "güzelce karnını doyur güzelim" dedi saçımı okşayarak. Masaya oturup önümdeki çorbadan içmeye başladım. O sırada derende karşımdaki sandalyeye oturmuştu. "melis" dedi kafasını eğerek. "efendim" dedim tek kaşımı kaldırarak.

        Bir süre sessiz kalmıştı. "ben bişey söylicem sana" dedi tedirginlikle. "noldu deren?" dedim endişeyle. "ııı ben..." dedi ama bir türlü gerisi gelmiyordu. "deren artık ne diyeceksen der misin?" dedim merakla.

       "ben Kadir'i seviyorum"



        İtiraf eden edene ❤️

           Of nasıl bir bölüm oldu bilmiyorum 🤕

         Neyse siz beğenin ve yorum yapın 💪

          Seviliyorsunuz😉

BENİM OLMAYANIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin