♑︎ XXIII

159 18 6
                                    

•

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Günümün çoğunu kendime ayırmıştım. Kaşımdaki dikişlerden kurtulduktan sonra Gangnam'daki daireye gitmiştim. Dünkü kıyafetlerimi sabah erken bir saatte buraya gelerek değiştirmiş olsam da günün geri kalanını daha rahat geçirmek için kısa bir duş alarak saçlarımı planladığım gibi uçlardan kesmiş ve soluk duran mavi renge biraz daha canlılık vererek boyamıştım. Son günlerin yorgunluğunu bir şekilde üstümden atmak beni daha da dinç hale getirmişti. En azından artık morluklarım neredeyse geçmişti ve eskisi kadar acı vermiyordu. Suratım da dikişlerden sonra daha da bakılır hale gelmişti. Sağ kaşımın üstünde kalıcı bir iz olsa da çok dikkat edilmediği sürece fark edilmiyordu bile.

Lee Geonu denen şerefsizin sorununu öğrenmek bende çok da büyük bir değişime sorun olmamıştı. Geçmişti yaptığı tacizlerden dolayı ona biraz daha bilenmiştim. Er ya da geç karşı karşıya geldiğimizde tüm yaptıklarının hesabını verecekti. Hafızamdan birkaç parça eksik olması ona karşı zamanında yürüttüğüm politikaları eskitmemişti. Hatırlamıyor olsam bile bu sefer babası bile ona yardım edemezdi.

Atlantis grubu bugün NeoZone'da sahne alacağı için oraya uygun hazırlanmıştım. Kasım ayına girmiştik ve kış kapıda olduğunu hissettiriyordu ama bu etek giyinmeme engel olmamıştı. Siyah çapraz kalın askılı croptop ve siyah eteğimi giyindikten sonra botlarımı ayağıma geçirdim. Saçlarımdaki mavi tutamlar ve dudaklarımdaki her zamanki kırmızı ruj ile hazır hale gelmiştim.

Siyah kalın ceketimi aldıktan sonra ceplerine de gerekli eşyalarımı doldurup daireden ayrıldım. Çoğu eşyam diğer evimdeydi. Sabah uğramak istesem de çok ters bir istikamette kaldığı için burada ufak, minicik bir çanta hazırlamıştım olanlarla. Bir süreliğine Mark'ın evini istila etmeye karar vermiştim. Bence eğlenceli bir deneyim olacaktı.

Bu elimdeki çanta sadece göz doldurmak içindi. İçinde rahat edebileceğim birkaç pijama ve bakım ürünlerim vardı. Gününüm her saatini evin içine tıkılarak geçirmeyeceğim için kıyafet işini buraya gelerek de halledebilirdim. Üstelik nerde kalacağım da belirsizdi, şimdilik. Bunu eve varınca da düşünebilirdim.

Çağırdığım taksiye adresi verdikten sonra geriye yaslandım. Bugün şansıma çok trafik olmadığı için çok vakit almadan eve varmıştım ama Mark'a verdiğim saatten daha geç geldiğim kesindi. Akşam karanlığı şehrin üstüne tüm kasvetiyle çökmüş olsa da parlak şehir ışıkları aydınlatmaya yetiyordu.

Altıncı kata çıktığımda hiç durmadan zili çaldım. Kapı açılıncaya kadar sabırsız bir şekilde ayağımı yere vurup duruyordum. Çok geçmeden kapı Jaemin tarafından açıldığında dudaklarımdaki somurtkan ifade hemen neşeli bir hal aldı ve "Selam, selam, selam." diye konuştum sevimli bir tonlamayla.

Onunla dün gerçekleştirdiğimiz tatsız konuşma üstüne şimdiye kadar görüşememiş olsak da geçen bunca saate rağmen hala orada takılı kaldığını belli eder şekilde bana baygın gözlerle baktı ve tam da bekleyeceğim şekilde gözlerini devirip kapının önünde beni bırakarak içeri geçti. Aman ne güzel de misafir ağırlıyordu!

Don't Wake Me Just YetHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin