Yunan askerleri Theon'un emirlerinden sonra atlarını yola çıkmak için hazırlarken Theon' da gözlerini gökyüzünden ayırıp beyaz atına doğru yüzünde ahmak bir gülümseme ile yol aldı. Sonunda Al Sancak'ın kim olduğunu öğrenmişlerdi ve bu Theon'un inanılmaz derecede zevk alması için yeter ve artardı. Sokağın sessizliği dikkat çekerken atların ayaklarındaki nal sesleri yankılanıyordu etrafta. Nihayet Kemal'in çalıştığı kütüphane'nin önüne geldiklerinde Theon atlardan inip kapıya doğru yöneldi. Askerler, kapının önünde durmuş yüzbaşından emir bekliyordu. Theon başını hafifçe sallayarak askerlerini gözleriyle onayladı. Ani bir hışımla askerler kütüphanenin kapısından içeri girerken yavaş adımlarla arkalarından Theon girdi. Kütüphane sakinleri ve çalışanlar şaşkın gözlerle bakışlarını askerlerin üzerinde gezdiriyordu. Kemal rafın tozlarını alırken Theon'a baktı. Theon bakışlarını Kemal'den ayırmadan konuştu.
"Nicolo Vardalos." Dedi Bay Nicos'a dönerken. "Hakkında tutuklanma emri var."
Bay Nicos, Theon'un ağzından çıkan bu sözlerle ellerinin titremesine engel olamadı. Alnından yanağına doğru kayan ter damlasını silerken konuştu.
"Aman efendim, neler çıkıyor ağzınızdan?"
"Ya da Al sancak mı demeliydim? Bir suçluyu kütüphaneniz'de barındırdığınız için sizi de tutuklamaktayım." dedi Theon askerlere dönerek. "Arayın her yeri."
Askerler, barbarmışcasına etrafı dağıtıp ararken Kemal bezi masaya bıraktı. Bir yandan da Bay Nicos'un çaresiz bakışlarını izliyordu.
"Ama," dedi Bay Nicos başını kaldırıp "Benim oğlum 8 yaşındayken öldü."
Theon, duyduklarını üç saniye boyunca idrak edemezken, nasıl yani dermişcesine Bay Nicos'a baktı.
"Neler diyorsunuz Nicos efendi?"
"Bendeniz Nicos Vardalos. Oğlum Nicolo Vardolos 8 yaşında hastalıktan öldü."
Kemal, ukala bir gülüş atıp rafları sildiği bezi tekrar eline aldı. Rafların tozlarını almaya devam ederken kendi kendine konuştu.
"Baskın bile yapamıyorlar."
Theon, bakışlarını çevirip işaret parmağını Kemal'e doğru doğrulttu.
"Sen." Dedi ona doğru yürürken. "Sen de bizimle geliyorsun."
"Elbette gelirim" diye yanıt verdi Kemal umursamaz bir şekilde. "Lâkin ben hâlâ yaşıyorum."
Theon, sinirle Kemal'in elinden rafları sildiği bezi çarptı.
"Bana bodrumu göster Kemal." dedi gözlerini ileri doğru iterken. Bu bir nevi önüme düş demekti aslında. Kemal, iç çekip bodruma doğru yöneldi. Eskimiş merdivenler her adım attığında gıcırdıyordu, Kemal'in içinde gerginlik dahi yoktu. Bunların hepsini kendi planlanmıştı. Nicolo ismini bilerek seçmiş, bilerek farklı bir karakter ile tanıtmıştı kendini. Ölen çocukluk arkadaşının ismini seçmesi de daha çok kafa karıştırıcı olacaktı yunanlar için. Kemal bunların hepsini düşünürken yunanlar olanlardan bi'haberdi. Merdivenleri inmeyi nihayet bitirdiklerinde elindeki mumu yakıp Theon'a uzattı.
"Burada eski kitaplardan başka hiçbir şey yok, ne aradığınızı öğrenirsem size yardımcı olabilirim. Bilirim buranın her yerini."
Theon, Kemal'in uzattığı mumu alırken etrafta göz gezdirmeye başladı. Theon'un eskimiş tahtaların üzerine attığı her adım daha çok ses çıkarıyordu.
"Burada Al Sancak ekibiyle beraber makale yazıyormuş."
"Bak sen."
Theon, etrafı iyice karıştırıp göz gezdirdikten sonra tekrardan merdivenlere yöneldi. Yürürken çarptığı masadan yere düşen kitap Kemal ve Theon'un dikkatini çekti. Theon, dizlerinin üzerinde yere çöküp eline kitabı aldı. Sayfalarını karıştırırken ayağa kalktı, son olarak kitabın yazarına baktı. Bu, günün sabahında Kemal'in yazdığım dediği kitaptı. Theon, yazarın ismini görmesiyle Kemal ile göz göze geldi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Anlat ya Kemal. (Boy X Boy)
RomanceAl Sancak nihayetinde ölmüştü. Hayır, Al Sancak halkın arasında neden olduğu ölümü acımasızca izliyordu. Yüzünde hiçbir tepki yoktu, ne acı ne de merhamet. Tetiği Kemal çekmese de Petros'u öldüren oydu. Bu ilk cinayetiydi, belki de son olmayacaktı...