"Gün geçtikçe daha güzel oluyorsun Han"
Minho'nun dediğine karşılık gülmüş ve önümdeki içkiyi içmeye devam etmiştim. "Ben her zaman güzelim Minho. Sen sadece bana fazla aşıksın"
Alaycıl bir şekilde gülmüş ve alt dudağını yalamıştı. "Ben aşık olmam Han"
"Kesin öyledir"
"Bunu sana kanıtlamama gerek yok"
Aramızdaki sessizliğin arasında çalan parti şarkısına uyum sağlayarak hafifçe yerimde sallanmış, elimdeki şişeyi bırakmadan ve Minho'ya bir şey demeden kalabalığa doğru yürümüştüm.
Çılgınca bağırıyor ve dans ediyordum.
Kasıklarıma sürten kıza kısa bir bakış atmış ve gülmüştüm. Ellerim kızın beline giderken keyiflice gülmüş ve elini boynuma sarmıştı.
Zihnime dolan Minho'nun sesiyle daha fazla sırıttım.
"Seni paylaşmak istemiyorum. Bırak o kızı Jisung"
Adımı söylediğine göre çok sinirlenmiş olmalıydı. Ama bu yeterli değildi. Onu sinirden mahvetmek istiyordum.
Dilimi kızın dudaklarına yaklaştırmıştım. Kız gülüşünün arasından dilini uzatmış ve dilime dokunmuştu.
Öpüşmüyor, dillerimiz birbirine değdirerek kısa bir oyun oynuyorduk sadece.
Arkamda beliren sıcaklığa karşı kıza daha yaklaştım.
"Ölmek mi istiyorsun Jisung?"
Bu sefer ses, zihnimde değil tam arkamda; kulağımın dibinde duyulmuştu.
Kalçama değen sertliğe karşı memnunca mırıldandım.
"Gitmem gerek tatlım" demiştim kıza karşı. Daha fazla bir şey demeden ve içtiklerimin hesabını ödemeden çıkmıştım bardan.
Issız sokağın soğukluğuyla irkilmiştim ama çok geçmeden Minho'nun sıcaklığını hissetmiştim yanı başımda.
Sıcak ellerinin hissiyatı belimi sararken dudaklarımı yaladım.
"Seni şu duvara yaslayarak becermek istiyorum Han"
Sanki çok komik bir şey demiş gibi kahkaha atmıştım. "Bu hoş olurdu ama insanların kafayı yediğimi düşünmesini istemem. Ben deli değilim"
"Ah, hayır, bebeğim. Sen bu lanet dünyada gördüğüm en deli insansın"
"Ama yine de insanlar seni görse hoş olurdu. Düşünsene, sen benim içimde hızlıca hareket ediyorsun, derinlerime iniyorsun ve ben bu sikik sokaktaki herkese, dehşet yakışıklı bir herif tarafından becerildiğimi belli edercesine çığlık atarcasına inliyorum. Ah, çok iyi" demiştim başımı geriye itip bir elimi boynuma sararken. Gözlerimi karanlık gökyüzünden çekip Minho'ya çevirdim.
Sakin gibi görünsede gözlerinde yanan o ateşi görmek oldukça zevk vericiydi.
"Beni becerecek gibisin"
Serseri bir şekilde gülmüştü. "Çünkü becereceğim"
"O zaman kaldığım pansiyona gidelim ve gün doğana kadar becer beni"
Kaldığım pansiyon çok uzak değildi, birkaç sokak sonra varmış olurduk.
Hızlı adımlar ile yürüyüp pansiyona ulaşmıştık.
Kaldığım odaya girdiğimiz an kapıya yaslanmıştım.
Minho bekletmeden dudaklarıma atılırken sırıttım ve ayrıldım dudaklarından, "sen, bensiz yapamıyorsun"
Boynuma öpücükler kondururken konuştu. "Sensiz yaşayabilirim ama dönek bir pezevenk gibi seni tatmak için bile tekrar sana gelirim bebeğim"
Okşanan gururuma karşılık ona yatağa itmiştim, pek bir rahatlığı yoktu ama amacımız konforlu bir uyku değil, iyi bir şekilde sevişmekti.
Eli pantalonumdan içeri sızarken inleyip elini uzaklaştırdım. "Birazcık seninle oyun oynamak istiyorum"
Yerlerimizi değiştirirken üstümdeki tişörtü ve pantalonu çıkarmıştım.
Pantolonumu çıkarmadan önce arka cebinden aldığım telefonumdan bir şarkı açıp bir kenara fırlatmıştım.
Gururumu okşayan bir şeytana küçük bir kucak dansı yapmaktan zarar gelmezdi.
Kendimi ona sürtüyor, ellerimi vücudumda gezdiriyordum, kalçalarımı onun aleti üzerinde hareket ettirişim yüzünün daha da kasılmasını sağlıyordu.
Kucağından kalkıp yatağın karşısındaki tekli koltuğa otururken bacağımı açabildiğim kadar açıp ona baktım. "Sanırım kendimi tatmin edişimi izlemek oldukça hoşuna gidecektir"
Üstümde kalan son parça olan tangayı da çıkardıktan sonra onun geriye yaslanıp gözlerini üzerimde gezdirişine baktım.
Elimle çoktan sertleşmiş penisimi gıdıklandırıcı bir yavaşlıkta okşamış, ardından sarmıştım.
Ne ben ne de Minho gözünü ayırıyordu benden.
Kendimi çekiştirmekten bıktığım için sırtım Minho'ya dönük bir şekilde, dizlerim üstünde durdum koltuk üzerinde.
Bara gitmeden önce taktığım plugı kavramış ve hareket ettirmiştim.
Kalçamı arkaya doğru ittirip inlemiştim. "Ngh, Minho!"
Minho'nun bana yaklaşan adım seslerine konuşması da eklenmişti.
"Bir sürtük gibi inliyorsun"
Plugı temelli çıkarıp bir köşeye fırlatırken cevap verdim. "Çünkü ben senin sürtüğünüm"
"Ah, evet, doğru. Bu yüzden bana güzel bir gece yaşat"
Bir kemerin sesini duymam ile yutkundum.
Kalçama inen sert kemer darbesiyle inledim.
"Eğer benim sürtüğümsen, başkaları ile olamazsın. 21 yaşındayken yaptığın o sikik şeyden dolayı sana verdiğim cezayı hatırlıyorsun değil mi?" başımı 'evet' anlamında sallamam ile "Unutmana imkan yok zaten" demişti. Sol göğüs kafesimin altındaki LMH yazılı yanık izini okşarken.
Çok geçmeden içimi dolduran sertlik ile koltuğun başını sıkmıştım.
"Kahretsin, cehennemden daha iyi hissettiriyorsun"
İçimde hızlıca devam eden hareketlerine karşı tek yapabildiğim inlemekti.
Bir bacağımı kaldırıp koltuğun kol kısmına koymasıyla; vurduğu nokta, inlemekten dolayı kapatamadığım ağzımdan tükürüğün çeneme ve biraz da koltuğa düşmesini sağlamıştı.
Arada sırada kemer ile kalçama vurması daha çok ağlamamı sağlıyordu.
Vuruşları aniden hızlandıktan sonra yavaşlamış ve sıcak sıvıyı içimde hissetmeme neden olmuştu.
İçimden çıkıp beni kendine döndürmüş, elini penisime sarmıştı. "Aslında bu ödülü sana vermeyecektim ama bugün yeterince iyiydin"
Sarsılarak geldiğim vakit, kulağımın altına bir öpücük bıraktıktan sonra fısıldamıştı. "Yarın ıslık çalmayı unutma, Han"
Arkamdaki varlığı bir anda yok olunca derince bir nefes aldım.
Minho'nun ardında bıraktığı siyah ve kırmızı parçalanmış gül yapraklarına baktım bir süre.
"Kesinlikle bu boktan hayatta karşılaştığım en harika kişisin Minho" demiştim yorgunlukla banyoya ilerlerken.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Devil [Minsung]
FanfictionBen daha çok küçük bir çocukken ıslık çalmaya çalışırdım. Annem ise, "ıslık çalma, şeytanları çağırır" derdi. Basitçe annemi dinleyebilirdim lakin çoktan yanı başımda bir şeytanı görmüştüm bile. SMUT | ONESHOT Yetişkin içerik!