26. Bölüm: Yemek.
❄️
"Yani şimdi siz diyorsunuz ki, biz bugün evlenme kararı aldık." Diyerek bilmem kaçıncı kez aynı şeyi tekrarlayan abime kafa salladım. "Evet abi, evlenmeye karar verdik." Geldiğinden beri ilk defa bizimle birlikte oturan Ahu bana heyecanla baktığında ona gülümsedim.
"Aymira, daha erken değil mi güzelim?" Derin bir nefes alıp kafamı iki yana salladım. Edim'le aramızdaki çekim öylesine hızlı ve anlaşılmaz olmuştu ki, bu evlenme kararının hızlı olması umrumda bile değildi. Her şey güzel olacaktı, emindim. "Abi, biz birbirimizi seviyoruz." Dedim elini tutarak. "Hani severken ayrı kalmak zordu, öyle dememiş miydin?"
Ahu abime hayran hayran bakarken oluşan sessizliğe kafa salladım. "Ben odamdayım, sizde hazırlanın bir an önce, Edim birkaç saate gelir." Edim beni bıraktıktan sonra abimlere evlenme konusunu söylemiştim ve Uraz Edim'den duymuş olacak ki kutlama yemeği organize etmiş üstüne eğlence için ufak bir parti düzenlemişti. Bu durum oldukça hoşuma giderken telefonda homurdanan Edim'i hemen ikna etmiştim.
Salondan çıkıp abim ve Ahu'yu geride bıraktığımda mutfaktan bir bardak su alıp odama geçtim. Kendimi yatağa atıp bir süre gözlerim kapalı durdum. Abime göre evlenmek istememiz henüz erken bir karardı, Ahu ve Uraz ise bu duruma çok sevinmişti. Bilemiyordum, bence erken falan değildi. Edim'le birbirimizi seviyorduk ve hiçbir neden yokken niye bekleyecektik ki? Çalan telefonumla yerimde doğrulup komidinin üzerine uzandım, Edim arıyordu. "Efendim?"
"Ne yaptın güzelim, hazırlandın mı?" Bakışlarım duvardaki saati bulduğu an duraksadım. "Ee şey, evet. Yani hazırlanıyordum." Hızlı hızlı dolaba yönelip elbiselerime baktım. "Aymira, kısa şeyler giyme yavrum. Bu mutlu günümde adam dövmek istemiyorum." Dediğinde göz devirip elime gümüş renginde parlak olan elbiseyi aldım. "Merak etme, çok kısa giyinmeyeceğim." Gözlerim elbisenin bittiği noktada durduğunda omuz silktim. Giydikten sonra bir şey diyemezdi.
"Umarım öyle olur, neyse Cesur bir şey dedi mi?" Elimdeki elbiseyi yatağın üzerine bırakıp eve geldikten sonra rasgele topladığım saçlarımı açtım. "Erken olduğunu düşünüyor ama sorun çıkaracak bir şey demedi." Diyerek doğruları söylediğimde, "İyi." dedi sakin bir şekilde. "Senin için de rahat eder." Tebessüm edip derin bir nefes aldım. "Edim... seni çok seviyorum." Bu bir süredir söylemeyi en çok sevdiğim şeydi sanırım.
"Bende seni seviyorum güzelim, hatta çok özledim. Çabuk hazırlan geleyim." Kıkırdayıp kapanan telefonla hızlı bir şekilde saçlarımı tarayıp hemen ardından enseme doğru sıkı bir topuz yaptım. Birkaç tel tokayla iyice sabitledikten sonra elimi makyaj malzemelerine atmıştım ki kapı çalındı. "Aymira, gelebilir miyim?" Ahu olduğunu anladığım an, "Gel tabiki." deyip açılan kapıya döndüm.
"Duru uyandı, abin onu giydirirken bende sana bakayım dedim." Giydiği siyah elbisesinin askısını düzeltip gülümseyen gözlerle yanıma geldiğinde elini omzuma koymuştu. "Makyajını ben yapayım mı? Hem, konuşmuş oluruz biraz." Kafa sallayıp oturduğum yerde dikleşip kafamı ona çevirdim. "Onu mu giyeceksin?" Gözlerim aynadan yatağın üzerindeki elbiseye ilişti. "Evet."
"Harika, çok abartmayayım o zaman." Onu yeniden onaylayıp gülümsedim. Eline aldığı makyaj malzemelerini tek tek kullanmaya başladığında, "Abimle aranız nasıl?" Dedim merakla. Onu kırmak istemiyordum ama yaptığından sonra abimin onu affetmesi uzun zaman alır diye düşünüyordum. "İyi gibi, pek konuşmuyoruz ama en azından kavga da etmiyoruz." Dedi iç çekerken. "Ama eskiye dönmeyi çok istiyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Acımasız
Teen Fiction"Dilini, dudağından uzak tut." Diyerek gözlerini yumup yeniden araladığında yanağımı dişleyeyim derken dudağımı dişlemiştim. İstemsiz yaptığım bu harekete yutkunarak karşılık verdiğinde hipnoz olmuş gibiydim. "Yapma şu hareketi anasını satayım, yapm...