Yazar
İzuku, kahverengi koltukta oturuyordu. Gecenin ikisiydi. Eşi Katsuki hala eve gelmemişti. Bir yıldır sürekli böyleydi. Her gece beklerdi. O gelsin, beraber uyuyalım diye uykusundan olurdu.
Aniden bir kapı sesi geldi. İzuku ayağa kalktı ve kapının önüne gitti. Lâkin Katsuki gülüyordu. Ve birde kadın sesi duymuştu. İçeriye dolan Alfa feromonları ile iğrendi evin her köşesinden. Bakması gerekti ama ayakları yere çivilenmiş gibiydi. Hareket etmiyordu. Bakugou'nun feromonlarıydı oysaki bunlar ama iğrenmişti.
Bir an gelen his ile sesin geldiği yere yürüdü. Kendini yatak odalarının kapısında buldu. İçeriden inleme sesleri bile duydu. İğrendi. O odadan, o'ndan, o inleyen kadından, evin her bir köşesinden.
En çokta kendinden.
Ne sanıyordu ki? Onunla mecburen evlenmişti. Kendinden nefret etme sebebiyse onunla yatmasıydı. Kızgınlık geçirdiği bir zamanda yatmışlardı gerçi. Yaklaşık üç ay önce.
Ağlayamadı. Gözü doldu fakat ağlayamıyordu. Hisleri sanki yok olmuştu. Yatak odasından uzaklaştı ve salona gitti. Tv ünitesinden bir not defteri ve kalem aldı. Birşeyler yazdı.
'Yaptıklarına dayanamıyorum. Unuttun sanırım ama benimde bir kalbim var. Bir yıldır senin için dayanıyorum, seni sevdiğim için dayanıyorum fakat yoruldum. Bende insanım. O şu an seviştiğin kadın ile mutluluklar. Ben, pes ediyorum. Evrakları da imzala. İmzalamamak gibi bir seçeneğin yok. Bir daha yüzünü görmemek üzere, hoşçakal.'
Bunları yazıp kağıdı orta sehpanın üstüne bıraktı. İnleme sesleri hala kulağına doluyordu. Düşündü, yanlış bir anlaşılma olabilir diye. Yatak odasının kapısına gitti ve araladı. Doğruydu. İkisi de çırılçıplak bir şekildeydi. Kanıt olsun diye bir fotoğraf çekti. İzuku daha fazla dayanamadı ve girişteki vestiyerin önüne geldi. Hırka giydi üstüne, ayağına ayakkabılarını giydi. Anahtarlığını alıp evin anahtarını çıkardı. Daha sonra Diana'nın tasmasını da alarak evden çıktı.
Bahçedeki kulübeden köpeği kucağına aldı ve arabasına ilerledi. Arabaya bindiğinde telefonunu tamamen kapatmadan önce uçak moduna aldı.
Diana arkada, koltuklara yattı ve uykusuna devam etti. İzuku telefonunu yan koltuğuna attı ve arabayı çalıştırdı. Nereye gideceği belliydi. Onun ondan başka kimsesi yoktu burada.
Şehirden uzak, yeşillikler arasındaki eve geldiğinde arabadan Diana'yı alarak kilitledi kapıları. Kapının önüne geldi ve zile bastı.
Uykulu bir şekilde gözlerini ovdu Hinata. Kapıyı açtı. Karşısında en sevdiği insan vardı. Bu saatte ne oldu da gelmişti böyle? "Oh? İzuku?" dedi. İzuku gülümsemeye çalışarak- ki pek başarılı olduğu söylenemezdi- "Ah, rahatsız mı ettim?" dedi.
"Yok, boşver. Gel içeri." dediğinde kucağındaki Diana'yı bıraktı. Diana hemen koşup kendine rahat bir yer buldu ve yine uyudu. Uykucu bir köpekti.
İçeri girdiler ve salona geçtiler. Hinata ona beklemesini söyledi. Gidip kendilerine canlandırıcı birşeyler hazırladı. Soğuk bir limonata.
"Ee, hangi rüzgar attı seni buraya?" dedi Hinata. İzuku "Hinata, ben Katsuki'den boşanacağım. Gelmeden önce yine onu bekliyordum ve bu sefer eve bir kadın ile geldi." dedi ve telefonunu açtı. Hinata birşey diyemedi, şok içindeydi.
İzuku, galeriye girdi. İkisinin fotoğrafını çekinmeden gösterdi. Hinata "İzuku," diye fısıldadı. Gözleri dolmuştu. İzuku'nun dolan gözlerini görünce. Hinata onu kendine çekti ve sıkıca sarıldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ᴄʜᴀɴɢᴇ
Fanfiction[Bakudeku] Onun bana yaptıklarından sonra aynı kalamazdım. Değiştim. Ben güçlendim. [Cinsel İçerik!!] [Omegaverse] [Quirkless] [Yan ship; Kagehina]