1.3

2 1 0
                                    

Gülüşlerine dalıp dalıp var olmak imkansız🌼

           İstanbul'a son 4 gün💪

          Yeni bir bölüm ve yeni heyecanlar 😉

  

      Ali Yalçın

       Kulaklıklarımı çıkarıp eve girdim. İçerden televizyon sesi geliyordu demekki bizimkiler salondaydı. Bişey demeden odama gittim. Kendimi yorgun hissettiğim için odamdaki banyoya girip üzerimdeki kıyafetleri çıkarıp ılık bir duş aldım.

          Belime havluyu sarıp banyodan çıktım. Dolabtan siyah eşofman ve beyaz tişört alıp giydim. Saçlarımıda havluyla kurutup kirli sepetine attım. Kenarda duran sırt çantamdan yeni aldığım test kitaplarını çıkarıp masaya koydum. "Ali" diye bir ses yükselince odadan çıktım. "efendim anne" dedim salona doğru giderken. "gel otur şöyle" dedi babam. İlk defa onu bu kadar ciddi görüyordum. "bir sorun mu var?" dedim merakla. "hayır ama konuşmak istediğimiz bir konu var" dedi annem başını eğerek.

        Bir şey olduğu belliydi ama ne? "dinliyorum" dedim ellerimi önümde bağlayarak. "oğlum biz annen ile bir karar verdik, İstanbul 'a taşınıyoruz" dedi. O an kafamdan aşağı kaynar sular dökülmüştü. 18 yılımı rizede geçirmişken bu şehir işide nereden çıkmıştı? "baba ne İstanbul' u?  ben kabul etmiyorum" dedim ayağa kalkarak. "oğlum işimi ayarladım yapıcak bişeyimiz yok, hem okul kaydını da hallettim. Hatta bizim Cansu'nun kızıyla aynı sınıftasın" dedi tebessüm ederek.

          Hiç bişey demeden salondan çıkıp sinirle kapıyı çarpıp odama geri döndüm. Cansu'nun  kızıymış lan ben daha kadını  bir kere görmemişim kızını nerden bilecektim. Hem olsa nolurdu ki banane yani, ben buraya aittim ama bana gitmek isteyip istemediğimi kimse sormuyordu. Bende ali isem bunca zaman her şeye he dediysem buna asla eyvallah demezdim.

           Sakinleşmek için kulaklığı telefona takıp müzik listemden rast gele bir tanesini açtım. Odadaki balkona çıkıp tekli koltuğa oturup kafamı geri yasladım. Yıldızlar gittikçe kendini belli ediyordu. Derin bir nefes alıp rizenin muhteşem kokusuyla ciğerlerimi doldurdum. Eğer gidersek en çok huzur bulduğum yıldızları özleyecektim.

        Kulaklığımın tekinin çekilmesiyle gözlerimi açtım. Erkek kardeşim efe gelmişti. Gözleri kırmızı ve ıslaktı, demek ona da söylemişlerdi. "abicim noldu?" dedim kucağıma alarak. "aybi ben gitmek istemiyoyum" dedi bozuk Türkçesiyle. "ama mecburuz abicim hem yeni arkadaşlar edineceksin" dedim tebessüm ederek. Küçücük çocuk bile gitmek istemiyordu, aslında o alışırdı ama ben alışamazdım.

      Gözleri bir anda parladı. "geyçekten mi?" dedi heyecanla. "tabi ki gerçek aslanım" dedim saçlarını dağıtarak. "oley bee yeni aykadaşlay edinicem" diyip yanımdan gitti. Keşke bende efe kadar sevinebilseydim ama olmuyordu. Tekrar kulaklığımı takıp kaldığım yerden yıldızları izlemeye koyuldum. Evimizin karşısı boş olduğu içinde Karadeniz'in hırçın denizi gözüküyordu.

         Telefonumun çalmasıyla kulaklığı çıkarıp arayan kişiye baktım. Ablam arıyordu hemde görüntülü. Daha fazla bekletmeden açtım. "ablacım" dedi gülümseyerek. Ablam 27 yaşında beyin cerrahıydı. İki yılı aşkın fransada bilindik bir hastanede çalışıyordu. "oo öykü hanım nasılsınız?" dedim alayla.  "iyiyim ali bey siz nasılsınız?" dedi gülümseyerek. "nasıl olsun be abla gördüğün gibi" dedim oflayarak. "he anladım ben derdini şu taşınma işi" dedi ablam. Hepsinin haberi var bir benim haberim yokmuş vay anasını sayın seyirciler. "hiç gitmek istemiyorum be öykü sultan" dedim göz devirerek.

        Bir süre daha İstanbul konusunu konuştuktan sonra telefonu kapatmıştık. Bende yavaştan ayağa kalkıp odaya girdim. Havalar soğuk olduğu için balkonun kapısını kapatıp perdeyi çektim. Pijamalarımı giyip alarmı kurduktan sonra yatağa uzandım. Ellerimi kafamın altına koyup uyumaya çabaladım. Ancak bir türlü olmuyordu, gözlerimi kapatıyordum ama uyku beni teslim almıyordu.

         Aklıma gelen fikirle hemen yatakta oturur pozisyona geldim. Telefonumu komidinin üzerinden alıp hızla instangrama girdim. Hemen babamın hesabına girip o kadını bulmaya koyuldum. Sırasıyla takip ettiklerine baktım. İşte buradaydı hemen hesabına girip baktım. Hesabı açıktı ve bir tane fotoğraf vardı. Orta yaşlarda bir kadın ve genç bir kız, ikiside birbirine bırakıp gülümsüyordu. Açıklama kısmına baktım 'prensesim iyi ki doğdun' yazıyordu. Tamda istediğim gibiydi kızını etiketlemişti.

         Adını aklıma kazıyıp yeni bir  hesap açtım. Biraz uğraşsam fena olmazdı değil mi? Bu saatte tabiki yazmicaktım, biraz beklemem gerekiyordu. Annesi gibi onunda hesabı açıktı bunu fırsat bilip biraz resimlerinde gezindim. Genelde arkadaşları ile vardı. Az denecek kadar tek fotoğrafı vardı. Kumral kısa saçları ve mavi gözleri vardı. Gülüşü gü... Ne diyorum lan ben? Hızla çıkıp telefonu geri yerine koydum.

          Tekrar yatağa uzanıp gözlerimi kapattım. Bu sefer uyku beni esir almıştı...


        Bu bölüm kısa oldu ancak Ali'ye biraz olsun söz vermek istedim. 😁

           Bakalım karadeniz uşağımız neler yapacak? 💪

       Yorum, beğeni unutma 👈

       
      

       

BENİM OLMAYANIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin