O günün üzerinden 2 gün geçmişti. İletişimimiz kesilmemişti ama sadece 3 defa konuşabilmiştik. Artık, iki normal arkadaş gibi iletişim kuruyorduk. Ama, içimdeki korkuyu, atamıyordum, tekrar gitmesinden ve onu bir daha görememekten çok korkuyordum.
Fesih işlemini iptal etmiştik, zaten belgeleri gönderdiğinde imzalamamıştım. Pazartesi, ofise dönecekti, TXT grubunu ihmal etmiştik, işlere odaklanmaya karar vermiştik. Beraber çalışacaktık yine, onlar için beraber çabalayacaktık. Kaybettiğimiz zamanı telafi etmek için önce grupla bir toplantı organize ettik. Biz yokken neler yapmışlardı ve bizden neler bekliyorlardı. Öncelikle, grup tanıtımına ağırlık verecektik. Belirli bir hayran kitleleri oluşmuştu ama daha çok yenilerdi, seslerini herkes duymalıydı. Bunun için benden çok Yoongi' ye ihtiyaçları vardı, çünkü müzikten anlayan oydu. Soobin, hyung yapımcılığımızı yine sen üsteleneceksin dimi diye sordu. Yoongi ona cevap verecekken telefonu çaldı, kusura bakmayın cevaplamam lazım dedikten sonra çıktı ve geri gelmedi. Toplantı biter bitmez ofisine gittim ama çıkmıştı. Merak etmiştim, umarım kötü bir haber almamıştır.
O gün birdaha görmedim onu. Eve gelince, ailemle yemek yerken, kardeşim. "nihayet IU nouna Seul' e döndü" dedi. Kardeşim onun en büyük fanıydı. " Hyung, IU nouna kadar güzel bir sevgili bulucam derdi, belki de o yüzden Yoongiye gıcıktı. O, IU gibi güzel bir sevgili hayal ederken, Yoongi, IU ile sevgiliydi."
Gidişinin nedeni belli olmuştu. sevgilisi dönmüştü, tabiki onu karşılamaya gidecekti. Yemeğimi sessizce yedikten sonra odama gittim. Onları düşünmek ve kendimi üzmek istememiştim. Bu yüzden, hemen uyumaya karar verdim ve çok geçmeden uykuya daldım.
Gecenin bilmem kaçıydı, telefonum çalıyordu, arayan oydu , Yoongi. Hemen açtım telefonu ve alo der demez, " Özür dilerim Jimin, gitmek zorundaydım. Sana haksızlık ettim, toplantıdan öylece çıkıp gitmemeliydim." Önemli değil Yoongi, önemli bir iş olmasa gitmezdin dedim ve hiçbirşey senden daha önemli değil demesini bekledim ama demedi onun yerine " Benimle neden bu kadar soğuk konuşuyorsun, kızdın mı Jimin. Aptal, bencil herifin tekiyim." dedi. "Değilsin meleğim, anlıyorum seni. O, senin sevgilin elbette karşılamaya gitmelisin, bu çok normal." "Gitmedim Jimin, gidemedim ve o, bana çok kızdı. Ne yapacağımı bilmiyorum, kalbim parçalara ayrılıyor ve ben toparlanamıyorum bir türlü. Onunla eskisi gibi olamıyoruz ve bunun tek suçlusu benim. Nasıl bir aptalım ki hem seni hem onu üzüyorum. Canım yanıyor Jimin, neyapacağımı bilmiyorum." "Senin canın yanmasın ömrüm, senin yerine de yanarım ben, nolur üzülme birtanem."
"Nasıl böyle güzel sevebilirsin beni." "Nedenini bende bilmiyorum ama seni herşeyden çok seviyorum, seni göğsüme alıp, orada saklamak istiyorum, Yoongi." "Sana gelsem, kabul eder misin beni Jimin." "Tüm kalbimle kabul ederim seni meleğim, ama, senin bir sevgilin var ve ben aranıza girmek istemiyorum. Gelme, yüreğindekiler netleşmeden bana bir adım bile atma Yoongi." "Demek istemiyorsun beni pekala, bay Park."
Yanlış anlamıştı beni. Ben, onun arada kalmasını istemiyordum. IU' yu çok seviyordu ve benim yüzümden ayrılmalarını istemiyordum. Geri aradım açmadı telefonu. Defalarca aradım, açılmadı lanet telefon. Sabah konuşacaktım, şirkete gelecekti elbette. Sabah erkenden ofise gittim, gelmemişti. Odasında beklemeye başladım. Yine kızmıştı gelmeyecekti, onu istemediğimi düşünüp kırılmıştı bana. Sonra, ofisin kapısı açıldı, geldi diye hemen ayağa fırladım ama, gelen o değildi, Namjoondu. Beni görünce şaşırdı, sanırım bugün gelmeyecek dedim." "Ne diyorsun Jimin, nasıl gelebilir ki?" "Noluyor Namjoon, derken telefonum çaldı, arayan Tae idi. Ağlıyordu, " Ne oluyor Tae, neyiniz var , Namjoon burdaydı, onunda gözleri doluydu, belliki ağlamıştı. Yoksa, kötü birşey mi oldu.?" Birden kafamda şimşekler çaktı, Namjoon "nasıl gelebilir ki" demişti. birşey olmuştu. "Noluyor, söylesene Tae, ona birşey mi oldu."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CANIMIN EN İÇİ/YOONMİN
RomanceJimin, iyi kalpliydi ve bu iyi kalbi ile hakettiğini alabilecek miydi?