Kavgalıyız her zamanki gibi. Ya ben bu duyguyu anlayamıyorum, nasıl bir şey, nerden geldi, nasıl girdi kalbime ?..
Annemin bağırışıyla uyandım. Saolsun bu saatlerde o guzel sesiyle uyandırmayı hiç ihmal etmez.
"Serra kahvaltı hazır, okula geç kalıcaksın." Demesiyle yatakdan attım kendimi.
Üstümdeki puantieli pembe pijamaları çıkartıp, okul formamı geçirdim üstüme, lacivert etek ve pembe gömlek. Bunları her giydiğimde kendimi kız meslek lisesindeymiş gibi hissediyorum oysaki bi kolejde böyle şeyler giyilmesi oldukça ilginç.
Okul çantamı taktığımda yere gömüldüm gibi hissettim içinde bi ben eksiğim heralde. Merdivenlerden aşağı saldım kendimi. Düşe kalka mutfağa kavuştum ki neyi farkediyim ayağımdaki pufudukları çıkarmayı unutmuşum annem onları Ekinin aldığını öğrenirse, daha doğrusu bi sevgilimin olduğunu öğrenirse.. Vay halime.
"Annecim döktürmüşsün yine"
"Oo başladık sırnaşmaya, hadi hadi kahvaltını yap." Annemin böyle demesiyle korna sesini duymam bir oldu ve ne olduğunu anlamadan kendimi serviste buldum.
"Reşat amca nasılsın baya oldu görmeyeli seni"
"Iyiyim Serracım sen nasılsın"
"Okul yolunu gözlüyorum Reşat amca nasıl olsun"
Arkaya geçtim ve bizim kankilerin yanın oturdum. Hepsinin suratı beş karış..
"Heyy kızlar günaydın demekdemi yok." Dedim ve sonunda Serra o muşmulat suratını düzeltip
"Günaydın kanka." Diyebildi. Anlaşılan önemli bir şey olmuşki bizimkiler konuşmaya bile tenezzül edemez hale gelmişler.
Evet sonunda 15 günden beri görmediğim okuluma geldik..ve sonunda beklenen arama gerçekleşti. Tam okul bahçesinden girerken Ekin aradı. Yine seni çok özledim diye başlaması yokmu konuşmaya..
Şu gerizekalı Simge, Ekinle aramı bozmak için elinden geleni yaptığı zaman gözüne yediği yumruğu unutmuş anlaşılan ki bize dik dik bakma cesaretini gösteriyor. Ben Büşrayla, Sırmada Elifle aynı sınıftaydı. Hatta bazen çıkış saatlerimiz bile uyuşmuyor biz 10. sınıf onlarda 11. sınıf olduğu için.
1. zil çaldı ve ben hocayı beklemeden hızlı adımlarla kantine gidiyodum.
"Hey Serra beni bekle ne bu acelen kantin kaçmıyo."
"Off Büşra gel peşimden.."
Yemeğimi aldım ve masaya oturduk Büşrayla, Elifle Sırma anlaşılan kavga etmişler. Ne zaman anlaştılarki onlar. Elifin mavi gözleri herkesi kendinden geçiriyor ama o yıpranmış saçları görenler vitese takıyo anında..
Sırmayı karın boşluğundan dürttüm.
"Sırma şu çocuğa bak yeni gelmiş galiba"
"Hani nerde kim?"
Elifle Büşrada sonunda farkedip gösterdiğim yere baktılar.
"Oo bayada yakışıklıymış"
"Büşra kızım senin sevgilin yokmu? Her önüne gelene yavşamakdan vazgeç." Sırma böyle dediğinde çok şaşırdım, haklı ama normalde hiç böyle çıkışmazdı.
"Sırma Sırma Sırmaa" adını sayısız kez tekrarladım ama Sırma kitlenmişti resmen. Ne yalan söyliyim baya yakışıklıydı. Giydikleri üstüne tam oturmuştu.
Ah Sırma aşkın nerden geleceği belli olmuyoki..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sadece Ömürlük
RomanceBazen küçük yaştaki aşklarımız bize ömürlük armağanlar verebilir.