Kayıp Ruhlar -ölümün çağrısı- 🌑🌑🌑

667 45 42
                                    

Gözleri gözlerime değdiğinde,tüm dünyayı karşıma almıştım. Eli elime değdiğinde, geçerdi, anlamıştım.

(Kendi Eserim)

Bölüm Şarkıları,

Büyük Ev Ablukada - evren bozması
Nükleer Başlıklı Kız - eğer istersen

Önemli not; fikirlerinize göre hareket edeceğimi söyleyerek başlıyorum. Bu aralar çok aktif olamasam da,Instagram'da sizinle grup kurmak isterim,eğer siz de isterseniz. Katılmak isteyen kullanıcı isimlerini buraya bırakabilir mi? Normalde herkesi kabul etmiyorum 🤭 benim kullanıcı adım; nilastah 🖤

**
Bazen susmak gerekirdi ya hani,o an ikisi de susmaları gerektiğini düşünmüştü ve susmuştu. Onun düşüncelerine,hayatına tamamen ters bu genç oğlanın ruhunun ruhuna denk geleceğini asla düşünmezdi genç kız. Düşünmediği gibi,onunla gerçek hayatta karşılaşmış olsaydı ne kadar umursamaz,hayatı ciddiye almayan biri olduğunu düşünürdü muhtemelen. Zaten bu hayatta bi umursamaz görünenlere nasıl oldukları sorulmazdı,bir de her daim güçlü duranlara. Bir kitapta okumuştu bunu aslında,altını hissede hissede çizmişti o satırları.

'En güzeli de ne biliyor musun? Onlar ayağına cam batsa ağlarken,biz cam kırıklarına basa basa yürüdük o yollarda. Artık hiç bir yokuş koymaz bize. Aynalar parçalanıp battı yüreğimize,cesurca çekip çıkardık o parçaları,sonra da 'geçti' dedik. Geçmedi. Yaralarımızı sarmaya tenezzül etmeyenler utansın.'

(Kendi Eserim)

O cam kırıklarından birini bileğine batırmakta o yüzden sakınca görmemişti işte. İyi hatırlıyordu o anı. Bileğine bastırdığı camı,hiç acı hissetmeyişini,bileğinden akan kanları öylece izleyişini,sonra gözlerini kapatmasını. Günbatımı gibiydi aslında,bir şeyin bitişini simgeliyordu ama aynı zamanda huzur da veriyordu. Tuhaftı. Ölüm nasıl huzur getirebilirdi ki bir insana? Ama öyle hissetmişti. Şimdi anlamıştı huzurun ne demek olduğunu. Hiç bir şey tesadüf değildi. Kalbi yıllardır acıyordu,ruhu yıllardır gideceği yolu arıyordu. Ölüm ona bu yüzden huzurdu. Tamamlanmak için. Çocuğun günbatımının başlangıcına benzeyen turuncu saçlarını, çillerini ve dudaklarını incelerken neden bu kadar huzurlu olduğunu daha iyi anlamıştı. Berk de dalgın bakışlarını kıza çevirdiğinde kendini yakalanmış gibi hissetse de gözlerini kaçırmadı. Yorgun gözleri ışıldıyordu.

"Çok yorgun görünüyorsun,ruhlar uyumaz mı yoksa?"

"Uyurlar. Zaten bedenimiz sonsuz uykuda şu an,nerede olduğunu bile bilmiyorum. Şeffaflaşıp yok olmuş gibi hissettim çünkü. Uykularımı kaçıran şey ruh olmam değil, yarım yamalak hissetmemdi."

Ellerini tutup başının üstüne bastırdı,ilk kez bu kadar huzurlu hissediyor ve normalde yapmaktan korktuğu şeyleri yapmakta bir sakınca görmüyordu. Başını kızın boyun girintisine yasladı,hissettiği sıcaklık kızı yakarken yine kalp tarafında dalgalanmalar baş göstermişti. Aybike oflayarak bedenini çevirmeye çalışırken Berk elini kızın beline dolayarak uzaklaşmasını engelledi.

"Seninle aynı şeyleri hissediyoruz, tamamlanmış ve huzurluyuz. Bir kez olsun hislerimizden kaçmasak,o an ne hissediyorsak doya doya yaşasak olmaz mı? Bize en çok hor görülen şey buydu çünkü. Neyi,ne zaman istiyorsan o şekilde yaşamak. Hep bir şeyler yasaktı. Hayat bizim hayatımızdı ama hep başkalarının söz hakkı vardı. O yasak,bu ayıp,o ne der,bu ne yapar? Bunların hepsini kenara fırlatıp yaşayabilmek isterdim. Bunların hepsini yaşamadan nefesimiz tükendi ama bize bir şans daha verildi. Bunu yaşasak olmaz mı?"

La Douleur ExquiseHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin