Sonra bir yere odaklandı...
Baktığı yöne döndüm ve nereye baktığını anlamaya çalıştım. Parmak boğumlarım sıkmaktan bembeyaz olmuştu. Çitlerden oldukça uzaktık. İsyancılar da olamazdı çünkü bu bölgelere hiçbir zaman gelmezler. İyice endişelenmeye başlamıştım. Asena gülümseyerek parmağıyla ilerideki bir ağacın dalını gösterdi.- Bizim gizli misafirimiz sincapmış, dedi.
- İnsan sesi duydum, dedim fısıldayarak. Halen tetikteydim.
- Eliz Duru abartıyor olabilir misin acaba?
- Dönsek iyi olur, dedim arkama bakarak çünkü onun sincap olduğuna inanmıyordum. Eğer bu sincaplar da mutasyona uğrayıp insan sesi taklit etme gibi yetenekler kazanmadılarsa...Eve doğru yürürken geldiğimiz yoldan gitmek istemedim. Asena sincap olduğuna bu kadar emin olsa bile fazlasıyla gerilmiştim. Kendimi kasmaktan boyun kaslarım ve parmak boğumlarım çok kötü ağrıyordu. Ellerimi aç kapa yaparak kan dolaşımını hızlandırmaya çalıştım. Ensem olayı düşünmekten alev gibi yanıyordu. İsyancılar yeni planlar peşinde olabilirdi.
-Aloo kime diyorum? Duyuyor musun beni Duru??
- Efendim, dedim şaşıran gözlerle Asena' ya dönerek.
- İki saattir kime konuşuyorum ben acaba??
- Dalmışım yaa. Ne demiştin ki?
- Bir de pişkin pişkin söylüyorsun. Ayıp be, dedi sesini sertleştirerek.
Ellerimle yüzümü kapatıp serzeniş ile;
- Tamam şu an gerçekten sendeyim söyle tekrar lütfenn.
- Dedim ki hafta sonu ne giyeceksin?
- Hiç bilmiyorum yaa. Annem elbise giymemi istiyor ama ben o berbat elbiseyi giymeyi hiç düşünmüyorum. Sen ne giyeceksin?
- Ben de herhalde mavi elbisemi giyerim. İstersen pembeyi sana verebilirim.
- Gerçekten mi? Olur valla. Benimkine bin basar, derken kahkahalara boğulduk.
- Tamam o zaman ben sana getiririm.
- Bak ne diyeceğim yarın akşam bizde kalsana.
- Çok isterim ama annem ne kadar ister onu hiç bilmiyorum. Şansımı deneyeceğim.
- Aslı teyzeye benim çok yalvardığımı söyle. İzin verirse bana telsizden haber ver. Tamam mı?
- Anlaştık, dedi Asena yan yana pazarın çıkışına doğru yürürken.Haftanın dört günü pazar kuruluyor. Genelde de bu günler Pazartesi, Salı, Çarşamba, Perşembe oluyor(istisnalar hariç). Asena ile pazarda yürürken etrafımda yabancı gördüğüm herkese tip tip bakıyordum. Asena bakışlarımı görünce kolumu cimcirdi.
- Ahhh... Ne yapıyorsun be? Kolumu koparttın, dedim kolumu ovarak.
- Ne yapsaydım? İnsanlara öldürecekmiş gibi bakıyorsun.
- Kolumu kopartmadan da uyarabilirdin bencee...Kolumu ovuşturmaya devam ederken(Asena'nın elinin bu kadar ağır olduğunu unutmuşum) etraftaki tezgahları incelemeye başladım. İleride buğday tezgahını gördüm. Yine aynı çocuk vardı. İnceleyen gözlerle hem çevreme hem de o tarafa bakıyordum. Çocuk beni fark edince hemen yüzünü aşağı eğdi ve dikkat çekmemeye çalıştı. Bu hareketleri beni iyiden iyiye kıllandırmıştı. Oradan geçerken tipini aklıma kazımak için iyice inceledim. Uzaktan anladığım kadarıyla gözleri renkliydi. Yeşil mi mavi mi anlamadım. İnce kaşları ve belirgin bir çenesi vardı. Boyu oldukça uzundu. Kumrala yakın beyaz bir teni ve dalgalı açık kahve saçlarını tekrar hatırlamak üzere hafızama kazımıştım.
Asena kolumdan çekiştirerek pazarın dışına çekti beni.
O söylenmeye devam ederken bizim eve varmıştık. Neyse ki evim pazara yakın yoksa Asena'nın söylenmesini daha fazla çekemezdim.- Ben artık gidiyorum. Bana haber ver izin alırsan. Unutma sakın. Tamam mı?
- Tamamdır. Görüşürüz canım, dedi uzaklaşırken ve öpücük yolladı. Ben de arkasından el salladım. Bahçe kapısından girerken hava kararmaya başlamıştı.~
Kahvaltıdan sonra tam banyoya gidecekken telsizden gelen sesle o tarafa doğru koştum.
- Çileğe konan kelebekten haber var. Onaylandı. Tamam, dedi Asena telsizden.
- Anlaşıldı kelebek. Tamam.
Telsiz gıcırdayarak kapandı. Ve koşarak mutfağa girdim.
- Anne akşam Asena bizde kalacak. Aslı teyze izin verdi. Hem yarın bize de yardımcı olurr.
- Olur kızım, derken içeriden babam anneme seslendi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İNTİBAH-I BEŞER ( İNSANLIĞIN UYANIŞI)
Khoa học viễn tưởngİnsanların kendi elleriyle hazırladıkları bir kıyamet... Ve geriye kalan insanlar... ~ Duru, Büyük Felaketten sonraki hayata gözlerini açmış bir kız. Müstakbel başkan adayı olarak görülen Duru hayatının sınırlarını kendisi çizebilecek miydi? Yok...