Bölüm Şarkısı: Sezen Aksu- Yarası Saklım
Haftaya cuma görüşmek üzere.
&
Tüm duyguları bir arada yaşarken korkuyla nefesimi tuttum, Erzen miydi zannederken inenin İlhan olduğunu anladım. Kaşlarım çatılırken ayrıca yalnız olduğumu anladım.
Erzen yoktu.
Bir an içim öfke ve hayal kırıklığı ile dolarken hızlı adımlarla İlhan'ın yanına gittim. Kapıyı kapatan İlhan arkasında bir beden hissetmiş gibi bana döndüğünde şaşkınlıkla bakakaldı. "D-dilayda Hanım?!" beni burada beklemiyor olmalıydı. Kollarımı bağlayıp ona dik dik bakmaya başladım. "Merhaba İlhan."
Bakışlarım arabaya kaydı. Siyah filmli camlardan dolayı içini göremiyordum ama Erzen'in olmadığı aşikardı. "Erzen..." dedim ismini uzun zaman sonra dile getirirken. "O nerede?"
İlhan cevap vermediğinde kaşlarımı kaldırıp indirdim, bir adım daha atarak aramızdaki mesafeyi kısaltırken, "Ya da şunu sormalıyım: Erzen biliyor mu?" İlhan zeki bir adamdı, bakışları karnıma kayıp daha doğrusu büyüyen karnımı izleyip yeniden gözlerini bana çevirdiğinde başını olumsuzca iki yana salladı. "Ben de şu an öğreniyorum..." dediğinde yutkundum.
"Ne zamandır takip ediyorsun beni?"
"Yeni sayılır." dedi İlhan. Sakindi. "Erzen Bey sizi arıyordu zaten, Ankara'da bakmadığı yer kalmadı. Ancak burada bulduğumuzda sizi, bayağı şaşırdı. Beklemiyor olmalıydı." Normaldi. Çünkü ben de bu mahallede yaşayacağımı hesaba katmamıştım. "Dilayda Hanım... Erzen Bey sizi çok özlüyor."
Burukla gülümsedim. "Öyle mi? Nerede o zaman?" Sessiz kaldı İlhan. Başımı anladım deresine sallarken, "Yok. Buraya gelip karşıma çıkmaya yüzü yok değil mi?"
"İnanın öyle değil efendim."
"Anladım İlhan anladım," dedim kollarımı çözüp geri çekilirken. "Bir açıklama yapmana gerek yok. Yoksa yoktur. Erzen için nedenler sebepler önemli değil."
"O sizi çok seviyor Dilayda Hanım. Şu geçtiğimiz iki ayda neler yaşadığımızı bilemezsiniz. Hatta Neriman Hanım ve ben dahil olmak üzere size ulaşmak istedik ama Erzen Bey'in ne tepki vereceğini bilemedik. Erkan bey de sakın karışmayın dedi."
"Siz de vazgeçtiniz." Daha da konuşmadı İlhan.
"Sağ ol İlhan." dedim son sözlerimi söylerken. "Ama artık beni gözetlemene, takip ettirmene gerek yok. Erzen'e iletirsin." Arkamı dönüp apartmana doğru yürüdüğümde aklıma bir şey gelmiş gibi duraksadım. Yeniden önüme dönüp İlhan'a baktım. Buraya bakıyordu. "Hamile olduğumu... "
"Siz söyleseniz daha iyi olur." diyerek sözümü böldüğünde durdum. Başımı sallayıp apartmana girdim.
Erzen...
Ona söyleyecektim ama... Benden beni affetmesini isteyecektim. Affeder miydi etmez miydi emin değildim ama onu çok kırdığımdan emindim. Kırıldığı kadar kırarmış insan. Oflayarak içim sıkıntı ile dolduğunda huzursuzdum. Ne onu aramaya ne de onunla konuşmaya yüzüm vardı Üstelik ayaklarım iki adım yürümeme rağmen feci halde acıyordu. Merdivenleri müthiş yavaşlıkla çıkarak dairemin önüne geldiğimde karşı dairenin kapısı açıldı. Gülseren abla kapının önüne çöpü koyuyordu. Beni görünce duraksadı, ardından gülümsedi. "Dilayda?"
Elimde anahtarı sallayarak baktım. "Gülseren abla."
"Nasılsın canım benim? bir şeye ihtiyacın var mı?" Eli çöp kutusunu işaret etti. "Kaan çöpleri atmaya çıkacak şimdi, seninkini atsın."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Doksan Dokuz Gece
General Fiction📍 Hikayede sıkça yetişkin içerik bulunmaktadır. Rahatsız olacaklarının okumamasını tavsiye ederim. ✔ TAMAMLANDI. "Erzen, ben hiç inanmadım zaten, beni kim sevdi ki sen sevecektin..."