Ya Sonra (Sema Dekeli'nin Anısına)

1.5K 77 8
                                    

Bizler zanlının etrafında etten bir duvar oluşturmuşken saniyeler içerisinde etrafımızda büyük bir kalabalık meydana gelişti.Zanlıyı arabaya bindirmeye çalışırken duyduğum ses benliğimde resmen soğuk duş etkisi yaratmıştı

Ben bu kahkahayı tanıyordum...

Evet ben bu kahkahayı tanıyordum tanımasına ancak sanki algılarım yol olmuş gibiydi.Neredeyse kafam 360 derece dönüyordu ancak sesin nereden geldiğini bulamıyordum.Sanki gözlerim kör kulaklarım sağır olmuştu.O arada bir anlık boşluğumdan faydalanan maktulün yakınları araya girmeyi başarmış ve zanlıya linç girişiminde bulunmuşlardı.

Çaresiz kalmıştım o anda. Zanlıyı mı kurtarmalı yoksa sahibinin kim olduğunu bilmediğim o kahkahanın peşine mi düşmeliydim ?

Hani hamle yapmak istersinizde eliniz kolunuz bağlanır.Tamda o pozisyondaydım işte.Bir anda Emir'in

''Başkomiserim!''

diyen sesiyle kendime geldiğimde ağzı burnu kan içinde kalmış olan zanlı ile göz göze gelmiştim.O anda yapacak en doğru şeyin Emir ve Yiğit daha fazla hırpalanmadan zanlıyı uzaklaştırmak olduğuna karar kılmıştım.Açıkçası kadın umrumda dahi değildi.Benim lanetim sevdiğim ve değer verdiğim insanlara benim yüzünden zarar geliyor ve hatta ölüyor olmaları değilmiydi.

Şu anda benim yüzümden yakınımdaki birilerine gelecek olan zarar en son kaldıracağım şeydi...

Zor da olsa zanlıyı araca bindirmiş ve adliyeye getirmiştik.Nöbetçi mahemeye çıkacak oradan da ceza evine götürülecekti.Tüm bu işlemleri tamamlamamız ortalama altı saat sürmüş zanlıyı cezaevine evrakları ile teslim ettiğimizde bir vaka daha bizim açımızdan kapanmıştı.Bundan sonrası mahkemenin vereceği hükme bağlıydı....

Bizler delillerin bize açtığı yolda ilerleyerek zanlıya ulaşmanın çabasındaydık.Delillere göre yakaladığımız zanlı veya zanlıları yüce divana teslim ettiğimizde bizim rolümüz sona ererdi bu filmde...Ardından yeni gelen anonsa cevap verir cinayet mahallini inceler bulduğumuz deliller sayesinde farklı farklı maceralarda yeni yeni senaryolarda bulurduk kendimizi...

Gün bizim için bitmişti artık....

Akşam olup ta yatağıma yattığım da bugüne kadar çözdüğüm değil çözemediğim dosyaları tek tek gözümün önüne getirirdim.Kabul ediyorum bazen değil de her zaman takıntılı biriydim ben.İşi hayatı olmuş takıntılı bir işkoliktim.Daha akademiden yeni mezun olup göreve geldiğim zamanda bir ihbar almıştık.Or-an da milli  savunma bakanlığı lojmanlarının karşısında 14-15 yaşlarında bir genç kız cesedi bulunduğu ile ilgili bir anons gelmişti.O zamanlar çaylak bir komiserdim.

Ama ilkeleri olan çaylak bir komiser...

Olay yeri inceleme ve daha önce gelmiş olan resmi ekip intihar olduğunu söylüyordu...İçimdeki o güdü bana intihar olmadığını söylüyordu.Kızın cansız bedeni 15 katlı binanın beton zemininde öylece yatarken ben ilk defa bu kadar genç bir bedenin naaşıyla karşı karşıya kalmış olmanın şokunu yaşıyordum.Günlerden çarşamba ve mübarek Kadir gecesiydi.En azından takvimler Mübarek Kadir gecesi olduğunu söylüyordu.Buna rağmen inanılmaz sert esen bir rüzgar ve kulaklarımızı buz kalıplarına ceviren dondurucu bir soğuk vardı.Saat 22.30 civarı idi...Olay yerinde oluşturduğumuz güvenlik çemberine rağmen inanılmaz bir kalabalık oluşmuştu.Sokak köpekleri hep bir ağızdan havlıyor ve uluyordu.Az önümde arabasını park eden ve araçtan inen iki bey yanıma yaklaştıklarında bir anda az sonra olacaklardan habersiz bir şekilde sanki kanım bedenimden çekilmişti.Adamın çekingen ses tavrı ile bir anda kendime gelmiştim.

KANIT  #Wattys2016Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin