34.Bölüm/Pietro Maximoff

1.4K 62 32
                                    

Kelime sayısı: 925

Not: İnsanları sesin ile etkin altına alabilir, iyileştirebilir ve onları kontrol edebilirsin. Suyun altında nefes alabilirsin, çünkü sen bir Siren'sin. Fakat hikayelerde ve efsanelerde anlatılan sirenlerden farklı olacaksın doğal olarak. Okuyup görelim canlarım

O değilde insanın ağzını mıncırası geliyor, tipe bakk

_uzay_66'ya ithafen 💙💙

_uzay_66'ya ithafen 💙💙

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°


Gelen görev ile hazırlanan ekibi jetin yanında bekliyordu Pietro. Hızlı birisi olarak diğerlerini beklemek sıkıcı geliyordu ona. Sonunda herkes geldiğinde jete binmiş ve verilen konuma gidiyorlardı. Yolda planın üzerinden tekrardan geçmiş ve son hazırlıklarını yapmışlardı. Geldikleri gibi Clint jetten yüksek bir kayalığın tepesine atlamıştı.

Hepsi almaları gereken yerlere geçmiş ne yapacakları konusunda kulaklık üzerinden konuşuyorlardı. Yakınlardan geçecek olan teknede Haydra ajanları ve denek olarak kullanmak için kaçırdıkları masum yetimler vardı. Tekneye dikkatlice girmeli ve masum sivillere zarar gelmeden işi halletmeleri gerekiyordu.

Sen mi? Sen şuan kayalıkların kenarında bu silahlı adamların neler yaptıklarını merak ettiğin için bekliyordun. Seni görmediklerine emin olduğun bir yerde oturmuş saçlarını özenle tarıyor ve olacakları bekliyordun. Kayalıkların yakınından geçmekte olan tekneyi görünce her ne kadar sesini kullanmak istesen de, etraftaki silahlı kişilerden dolayı yapmamıştın böyle bir şey. Sen diğer sirenler gibi değildin. İşte bu yüzden tek başına farklı kayalıklara yerleşmiştin. Gemilerin batmasını sağlamak sana göre değildi. Kalpsiz değildin diğerleri gibi.

Gemiye ulaşmaya çalıştığını anladığın insanları izliyordun. Hayatında denizin derinliklerinde balıklarla birlikte yüzmek dışında yapacak bir şeyin olmadığı için kayalıklara daha rahat yerleşerek seyretmeye başladın. Kızıl saçlı kadının çevik bir hareketle kendinden daha alçakta olan kayalıklara geçmesine hayranlıkla bakmıştın. Bu baya etkileyiciydi. Bacaklarının olmasını hep istemiştin. -ki zaten bunu mümkün kılan bir yüzüğün vardı ama yürümeyi zar zor öğrenmişken böyle hareketleri anca rüyanda öğrenebileceğini düşünmüştün.

Hepsini büyük bir merak ile izlemekten kendini alıkoyamamıştın. Tony'nin, kaptanı alarak gemiye gidişi, Peter'ın ağları ile bir adamı mumyaya çevirmesi, Natasha'nın adamın boynunu bacakları arasına alarak demirden tutunarak suya atması. Hepsini sanki bir film gibi izlemiştin. Fakat aralarından favorin ise gri saçlı olan çocuktu. Gerçekten etkileyici bir görüntüsü vardı.

Biranda yanında suların yüzüne gelmesi ve hissettiğin sert rüzgar ile geriye doğru düşecekken seni tutan kollar ile düşmekten kurtuldun. Şaşkınca karşında duran gri saçlı çocuğa bakıyordun. O şüpheci bir şekilde yüzüne bakarken hâlâ kuyruğunu farketmediğini anlıyorsun. Bunu yararına kullanarak kuyruğun ile bacaklarına vurdun. O geriye doğru sendelerken kendini kayalıklardan aşağıya atarak, vücudunu su ile buluşturuyorsun. Senden hızlı olabilirdi ama bu sadece kara için geçerliydi. Suyun direnci ile azda olsa yavaşlarken sen kuyruğun sayesinde avantaj kazanıyordun.

Hızlı bir şekilde yüzerek suyun altındaki ufak mağaraya girdin. Az önce üzerinde oturduğun kayalıkların şimdi içindeydin. Hızlı bir şekilde yüzerek mağaradaki hava boşluğuna çıktın. Kalbin korku ile hızlanmıştı. Onları tanımıyordun ve az önceki ufak savaşı izledikten sonra kesinlikle korkmuştun. Tamam onları sesin ile hipnoz edebilirdin ama bu bir anlık korku ile hatırlayabildiğin bir bilgi değildi. Suyun içinden mağaraya giren kişiler ile en köşeye sürünerek kuyruğunu kendine çekmiştin.

Onlar şaşkınlık ile kuyruğuna bakarken sonunda aklını kullanmayı başarabilmiş ve ellerini hareket ettirerek suyun etrafında toplanmasını sağlamıştın. Steve sonunda kendine gelen ilk kişi olarak konuşmaya başladı.

Steve: Heyy sakin ol! Sana zarar vermeyeceğiz dediğinde gözlerini devirdin.

Y/N: Bak sen böyle dedin ya, inandım şuan dediğinde Wanda kendini tutma gereği duymadan kahkaha atmıştı. Steve ise ona ters bir bakış atarak sana geri döndü.

Steve: Bak burada olmamızın tek sebebi görev ve burada birilerinin gezeceği bir yer değil. Yani... Steve en sonunda diyecek bir şey bulamayarak susmustu. Sonuçta her gün deniz kızı görmüyordu. Tabi seni deniz kızı sanmaları çokta garip bir şey değildi, sonuçta sirenler sürekli canavarlar olarak anlatılırdı.

Onun neden tıkandığını anladığın için sende suskunluğunu korudun. Suları kendine iyi e sararak yerden yükselsin ve tekrardan vücudunu su ile buluşturdun. Artık daha rahat hissediyordun. Hepsi ne yapacağını şaşırmış bir şekilde öylece duruyordu. Bu hallerine göz devirerek konuşmaya başladın.

Y/N: Bir tehdit olmadığımı anladığınıza göre gitseniz mi artık evimden dediğinde birbirlerine bakarak suskunluklarını korudular. Wanda ise oldukça ilgili bir şekilde seninle konuşmayı denedi.

Wanda: Burada mı yaşıyorsun? Peki tek mi yaşıyorsun? Vay canına ilk defa deniz kızı görüyorum. Kuyruğuna bakmam sorun olur mu? Diye sorularını heyecanla sıraladığında tebessüm etmekten kendini alamadın.

Y/N: Evet, burada tek başıma yaşıyorum. Ve ayrıca deniz kızı değil, bir sirenim. Kuyruğuna bakman da bir sorun yok diyerek suyun içinden kuyruğunu çıkarttın. Bruce sana dönerek konuşmaya başladı.

Bruce: Sirenlerin hep, nasıl desem... Çirkin olduklarından ve iki kuyrukları olduğundan bahsediliyordu dediğinde yüzün düşmeye başlasa bile kendini toparladın.

Y/N: Sadece bir kuyruğumuz var, gördüğün gibi. O sadece bir söylenti diyerek yosunlardan yaptığın yumuşak yatağına geçtin. Neyse ki suyu istediğin gibi kontrol edebiliyordun. Yoksa hareket etmek oldukça zor olurdu senin için.

Pietro: Çirkin kısmının yalan olduğu oldukça belli oluyor diyen Pietro ile kızarmaya başlamıştın. Wanda kuyruğunda olan gözlerini çekerek Pietro'ya imalı bir bakış attı. Yosunların altında duran insan kıyafetlerini alarak kenardaki geniş oyunun içine girdin. Diğerleri anlamsızca girdiğin yere bakıyordu. Küçük bir ışık oluştuktan sonra içeriye girdiğinde herkes daha da şaşırmıştı. Az önce kuyruğun ile girdiğin oyuktan, şimdi bacakların ile çıkmıştın.

Y/N: Doğduğumuz da elimizde birer istiridye ile doğarız. O istiridyedeki inci ise bizim yürümemizi sağlar. Kolye şeklinde her zaman boynumuzda taşırız dediğinde herkesin bakışları kolyene dönmüştü.

Steve: Senin evine kadar gelerek rahatsızlık verdiğimiz için üzgünüm küçük hanım. Bu kusurumuzu mahzur görmen için seni evimizde ağırlamak isteriz. Sarışın adamın kibar konuşması ile gülümsedin.

Y/N: Açıkçası denizden uzun zamandır çıkmadım. Ufak bir gezintiye hayır diyebileceğimi düşünmüyorum dediğinde Wanda koluna girerek ikinizi mağaranın karaya çıkan kısmına sürüklemesine izin verdin.

Sanırım uzun zaman sonra bu garip insanlar ile iyi vakit geçirebilecektin.

°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°

Kestik 🎬🎬

Bölümü aslında daha uzun yazacaktım. Fakat devam edersem de çok fazla uzun olacağını farkettim. Bu yüzden bu kurguyu ikiye bölüyorum canlarım, ikinci partını yazmaya başladım bile✌🏼✌🏼

I love you 3000🤍🤍

Avengers ile hayal etHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin