22. Bölüm

118 11 21
                                    

İyi okumalar ❤️

"C-Cem"

Sadece bana bakıyordu. Bi şey söylemiyordu. Gözleri kan çanağıydı. Ağlamış mıydı? Neyse bana neydi.

Yanından hızla geçip gitmek isterken kolumu sertçe tuttu. Korkuyordum. Gerçi korkmamı gerektirecek bie şeyim kalmamıştı ki içimde o şerefsizin evladı vardı sonuçta.

"Konuşalım" dedi zor çıkan sesiyle. Gözünün altı mos mordu. Dudağı patlamıştı. Bunu görünce gülümsedim.

"Suratının haline bakılırsa benim yerime Urazlar iyi bi konuşmuş seninle. Bana gerek kalmamış."

"Lütfen Gülenay" dedi. Ne olmuştu bu pişmiş kelleye. Ağzının payını almıştı sanırım.

Kolumu hızla çektim. İlerlerken arkamdan seslendi. "Haftaya bu gün saat 8 de Green kafede bekliyor olucam. Umarım gelirsin. Gizem..."

Son söylediğini kısık sesle söylemişti. Fakat kelime beynimin içinde %200 voltla yankılanıyordu. Olduğum yerde durdum. Bunu nerden biliyordu. 10 saniye falan sonra arkamı döndüm. Yoktu. Yaşadığım şokun etkisiyle gittiğini bile fark etmemiş olmalıydım. Ya da deliriyordum aslında hiç öyle bir şey olmamıştı bile. 2. Seçenek daha mantıklı geliyordu şu an ama insanın delirdiğine inanması o kadar kolay olmuyordu.

"Ayıptır sorması neden tovaletin önünde dikili duruyon? Sınavı geçmesin şoku mu manyak." diyen Gaye'nin sesiyle kendime geldim.

"Yok miğdem bulandı da biraz kustum ondan. Geliyodum ben de tam." dedim. "Ee sen de geçebildin mi bari?" diye ekledim.

"Hıhı geçtim çok zor değildi aslında hepimizin geçmiş olması lazım. Hem geçmek kalmak yokmuş ki. Başarıya göre daha sık göreve çıkıyonmuş sadece." "İyiymişş" dedim onun bu heyecanlı tavrına karşın düz ses tonumla.

"Merve Samet Amcayla konuşmuş. Eray da tim başvurusu yaptı bu gün. Samet Amca yardımcı olacak. Yani biraz torpil gibi. Ayrılmiycaz ama sonuç olarak yine hep beraber olucaz."

Merve büyük bi heyecanla bunları anlatırken normal şartlar altında en heyecanlanması gereken ben, şu an sadece Cem'in söylediğini düşünebiliyordum. Beynimde tek bir kelime yankılanıyordu. Cem'in 'Gizem' diyişi...

Yine de fark edilmemesi için "Yaa, öyle miii, çok iyiiiiii" gibi sesler çıkartıyordum.

- - - - -

Şu an eve doğru araba kullanıyordum. Yanımda susmak bilmeyen bir adet Merve, radyoda Kahraman Deniz. Ne kadar somantik anlatabilmişimdir umarım.

Hilal Sena'yla diğerleri tek bi şekilde onlar da evlerine gidiyordu. Ailemizi görüp gelecektik. Yarın sabah bizi eğitim alanından alacaklardı. O dakikdadan intibaren artık bordo bereli olacaktık. Herşey o kadar üst üste geliyordu ki. Bunun sevincini bile doğru düzgün yaşayamamıştım.

Erayla olan saçma sapan olaylar, Eren'in garip davranışları, Hilal, teröristlerle olan saçma olaylar, bekaretimi kaybetmem, hamile olmam, Cem'in geçmişim hakkında sandığımdan daha fazla bilgiye sahip olması, ailemin teröristlerle bağlantısı olan ve kardeşimi satan kalleşler olması, kaçırılmamız, kardeşime uyuşturucu verilmesi, vurulmam ve daha nicesi... Bunlara rağmen bir yanımımın sevinç çığlıkları atmak istemesinin sebebi hayalimi gerçekleştirmem, bordo bereli olmamdı. Ancak bunların hepsinin üst üste gelmesi kaldırabileceğim bir şey değildi. Çok zordu. Üstelik son derece sıradan hayatı olan bir insansanız ve bunlar sadece birkaç ay içerisinde gerçekleşmişse... Ayakta duruyordum; sevdiklerim için. Beni sevenler için. Ancak memleketin gamsızı Gülenay olarak, şu an o kadar düşünüyordum ki başıma ağrılar giriyordu. Şu anki tek planım yarından intibaren işime odaklanmak ve o kadar çok odaklanmak ki başka birşeyle aklımı meşgul edememek.

Bordo SarmAşıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin