Bahçede garip bir bakışmayı geride bırakıp okulda balo için hazırlanan salona girmiştik. Bu kadar kalabalık olacağı aklımın ucundan geçmiyordu açıkçası. Boğuluyor gibi hissetmem dışında sanırım bir sorun yoktu.
"Uraz'ı göremedim, haberiniz var mı?"
Ege Abi'nin sesi sessiz ortamı bölerken masadaki herkesin bakışları onu buldu. Onu en son ne zaman gördüğümü bile hatırlamıyordum.
"Hazal'la gelecekti." dedi birden masanın yanında beliren Mert.
Bakışları Yasemin'i bulurken ona olabildiğince sert bir bakış attım. Eğer minik kızıma yaklaşmaya kalkarsa başına gelecek çok şey vardı. Ancak Mert'in bakışlarında bir afallama gördüm. Bu afallama Yasemin'e dönmeme neden oldu.
"Ne zaman geldin ya sen, çürük elma?"
Akın'ın alay dolu cümlesi sanırım yaptıklarını biliyorum deme şekliydi. Bu cümlesi beni kahkaha attırmaya yettiğinde tam olarak neye güldüğümü bilmesem de Mert sinir olarak bu kez bana dönmüştü. Diğerleri ise delirmişim gibi bakıyordu. Kahkahamı anında kesip Mert'in bakışlarına aynı şekilde karşılık verdim.
"Hayırdır, ilişki koçluğu mu yapmaya başladın, çürük elma?"
Bu cümleyi ben kurmuştum. Evet, ben.
"Sadece arkadaşlarımı önemsiyorum."
Bakışlarım yerini alaycılığa bıraktı.
"Birini önemsemek ne demek biliyor musun ki sen?"
Yasemin'i kastettiğimi bal gibi de anlamıştı. Ege Abi boğazını temizleyerek aramıza girse de konuşma susacağım yeri çoktan geçmişti.
"İşime geleni, istediğim gibi önemseyebilirim."
Bu kez gülmeye başlayan kişi Bulut olmuştu.
"Çok pard- AHAHAHQHAHAHA."
Hatta gülmekten yerlere yatacaktı. Ani bir hareketle beni yanına çekti.
"Bize de ilişki koçluğu yapsana."
Yüzümü buruşturdum.
"Bizim ilişki koçumuz Yasemin, en azından önemsemek kelimesini karşılayan bir insan."
Yasemin sırıtmaya başladığında Bulut kulağıma eğildi.
"Bir ilişkimiz olduğunu kabul ediyorsun, sanırım yani."
Dediği şey ile yanaklarım alev alırken kolunun altından kaçtım. Ege Abi'nin üstüne çullandım.
"Nasılsın canım benim?"
Ege Abi gözlerini açarak olayın şaşkınlığıyla bana bakarken masadaki herkes gülmeye başlamış, Mert onu istemediğimizi anlayıp yanımızdan ayrılmıştı.
***
Yaklaşık yarım saat geçmiş, salon yine dolmuştu. Şarkılar çalmaya başlamıştı. Uraz ve Hazal'ı yan yana gördüğümüzde onlara kısa bir selam vermiştik, ancak yanımıza uğramadan bir işleri olduğunu söylemişlerdi. Uraz günler sonra ilk defa soğuk değildi.
Herkes dans ediyordu. Herkesin keyfi yerindeydi. Bu ortam az da olsa içime su serpiyor, ortamı daha huzurlu kılıyordu. Yanımdaki insanlara baktım. Gerçekten onlarla çok mutluydum. Beni gerçekten sevdiğine emin olduğum insanlarla olmak bambaşka bir şeydi. Beni düşüncelerimden ayıran şey saçlarımın arasına üflenen sıcak nefes oldu.
"Hey, dalıp gitmeye mi geldin buraya güzelim?"
Bulut saçlarımın arasına üfleyip bu cümleyi kurmuştu. Kafamı ona çevirdim. Herkes ortamdan kopmuştu kimse bizimle ilgilenmiyordu. Sude Ege Abi'nin gözlerinin içine odaklanmış anlattığı şeyleri keyifle ve gülümseyerek izliyordu. Yasemin ve Akın biraz önce kalkıp yiyecek bir şeyler bulmaya gitmişlerdi.