Upuzuuun bir bölüm ile geldiiiim. (:
Önceki bölümlere nazaran uzun tabi ki. Yoksa yine kısa aslında. (:
Umarım beğenirsiniz. İyi okumalar. (:
***
Beş Hafta Sonra - Temmuz 2018
Başımızdan geçen kötü olayları unutma süremiz ortalama ne kadar olabilir? Bizi sarsan, yıkan olaylardan sonra bir daha asla mutlu olamam desek de bir şekilde o kötü anıları unutup önümüze bakıyor olmamız ne kadar da büyüleyici bir durum değil mi? Unutabilmek... Ya hiç bir şeyi unutamasaydık? Ya her şey ilk günkü acısıyla kalsaydı? Bu bence hayatın en dayanılmaz durumu olabilirdi. Neyse ki yaşam böyle ilerlemiyor ve biz ne yaşarsak yaşayalım, başımıza ne gelirse gelsin araya zaman girdiğinde her şeyi unutuyoruz. Ya da alışıyoruz mu demeliyim?
Hayatımın en kötü zamanlarını geride bırakalı çok olmasa da, sevdiklerimin de yardımıyla ben bir şekilde hayata tutunmayı başarabilmiştim. Bazen düşünüyorum da, bu kadar kısa sürede nasıl normal bir yaşantıya sahip olabildim? Nasıl bu kadar kolayca kendimi toparladım? Ya da gerçekten tam anlamıyla toparlandım mı?
Hiç bir şeyi unutmamış, unutamamış olsam da ilk zamanlarda hissettiğim kadar kendimi perişan hissetmiyordum artık. Gün geçtikçe de, daha iyiye gidiyormuş gibi hissediyordum hatta. Bunun en büyük sebepleri ise sevdiklerimin yanı sıra kızımın varlığıydı. Ve tabi ki onun hayatta olmayışı...
O iğrenç geceden sonraki günlerde adeta bir ölü gibiydim. Ne yiyor, ne içiyor, ne de odamdan dışarı adımımı atıyordum. Israrla bana ulaşmaya çalışan Selim ve Bahar'ı sürekli geçiştirip sadece kısa mesajlarla oyalıyordum. Acıdır ki bir hafta boyunca evden, hatta odamdan dışarı çıkmamış olmam babamın umrunda bile olmamış, bir kere yaşıyor muyum diye yoklayıp daha da halimi hatrımı sormamıştı...
Bir haftanın sonunda benden alabildikleri haberle artık yetinmeyen Bahar'la Selim kapıya dayandığında bir haftadır ilk kez odamdan bu denli uzaklaşmıştım. Selim'den, Bahar'ı da alıp buraya geleceğine dair bir mesaj almasaydım eğer çalan kapıyı açmaya da tenezzül etmezdim. Hem daha ne kadar bu rezil durumumu saklayabilirdim ki? Daha ne zamana kadar onları geçiştirebilirdim?
Yüksek olasılıkla ağlamaktan şişmiş olan gözlerim, ağzıma tek lokma koymamamdan kaynaklı çöken yüzüm ve yaşadıklarımı kat ve kat yansıtan surat ifadem ile beni gördükleri gibi dehşete düşmüşlerdi. Onları gördüğüm anda sanki tüm yaşadıklarım tekrar gözümde canlanmıştı. Henüz onların hiçbir şeyden haberi yokken bile deli gibi utanç duyuyordum.
Bir süre sanki anlaşmış gibi sadece benim sakinleşmemi beklemişlerdi. Beni gördükten sonra akıllarındaki, ufak bi rahatsızlık geçiriyordur, düşüncesi tamamen yerle bir olmuştu ve olayın çok daha büyük bir şey olduğunu anladıklarına emindim. Yaşadıklarımı anlatmaya hiç bir zaman hazır hissedemeyeceğimi biliyordum fakat birileriyle paylaşmam gerektiğinin de farkındaydım. Beni çok sevdiğinden emin olduğum annem hayatta olsaydı ya da babam çok sorumlu ve kızını koruyan sahiplenen bir baba olabilmiş olsaydı belki her şey daha farklı olabilirdi. Ama değildi işte. Maalesef ki değildi.
Biraz kendime gelebildiğimde fazlasıyla utanarak Selim'den bizi yalnız bırakmasını istemiştim. En yakın arkadaşım da olsa henüz ona anlatacak güçte değildim. İsteksiz de olsa bizi yalnız bıraktığında kalan tüm güç kırıntılarımla birlikte, Bahar'a o gece olup biten her şeyi anlattım. Gücümün yetebildiğince ve dilimin varabilidiği yerlere kadar. O günü, ne kadar mutlu bir şekilde eve dönerken o iğrenç insanın aniden karşıma çıkmasını, aptal gibi ona inanıp evine girmemi ve yaşanan iğrençlikleri...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sana İhtiyacım Var
RomansaZeynep & Ali *** Yanımıza gelen Mehmet'e sinirle bakış atıp bagajın kapağını hızla indirdiğinde bana döndü. "Sana bir daha karşıma çıkma dedim. Dinlemek istemiyorum seni." "Bak her şeyi yanlış anlıyorsun. O adamın söyledikleri gibi değil hiçbir şey...