Yeni ve tazecik bir bölüm ile gelmiş bulunmaktayım. Umarım beğenirsiniz. İyi okumalar. (:
***
Kesinlikle aklımı yitirmiş olmalıydım!
Gökhan Bey, Ali ve ben resmen şu an öğle yemeğindeydik. Yani ben o teklifi kabul etmiştim. Tabiki ilk başta kabul etmemiştim. Fakat sonra Ali'nin ısrarları ve Gökhan Bey'in de davetiyle daha fazla direnemedim ve şu an verdiğimiz siparişlerimizi bekliyoruz.
Hep birlikte Gökhan Bey'in arabasıyla 10 dakikalık mesafedeki bir restorana gelmiştik ve siparişlerimizi beklerken sohbet ediyorduk. Daha doğrusu ben sadece dinliyordum ve böylesi en güzeliydi.
"Geçen bahsettiğin şirketle ne zaman görüşeceksin?" diye sordu Gökhan Bey. Düzenini burada kuracak olan Ali kendine iş bakıyordu sanırım. Ve ben henüz ne işle uğraştığını bile bilmiyordum.
"Yarın gideceğim, olumlu sonuçlanacağını tahmin ediyorum ama belli de olmaz tabi."
Servis edilen yemeklerimizle sohbet bölündüğünde tekrar başlaması benim zararıma olmuştu.
"Siz ne zamandır çalışıyorsunuz abimle?" diye sordu Ali yemeğine başlamadan önce. "Geçen konuştuğumuzda yeni olduğundan bahsetmiştin yanlış hatırlamıyorsam?"
"Evet yeni sayılırım. Başlayalı bir buçuk ay olmak üzere. Selim sağolsun, onun aracılığıyla oldu biraz."
"Evet, iyi ki aracılık yapmış Selim, " dedi Gökhan Bey. "Gerçekten ben çalışma arkadaşımdan fazlasıyla memnunum."
Mahçup eden sözlerdi bunlar. Çok gerilirdim övüldüğüm ortamlarda. "Çok sağolun Gökhan Bey, sadece işimi yapmaya çalışıyorum. Asıl siz çok anlayışlı bir patronsunuz."
"Teşekkür ederim ama tevazuya gerek yok, övgü değil gerçek bunlar, "
Tebessümle karşılık verdim sadece. Suyumdan bir yudum aldığımda yeni bir soru atılmıştı ortaya. Beni de ilgilendiren bir soru.
"Kalabalık buluşmayı ne zaman yapıyoruz?" diye sordu Ali. Verebilecek bir cevabı olmadığından sustum ve Gökhan Bey'in cevaplamasını bekledim. Yemeğine ara veren Gökhan Bey, "Ne buluşması?" diye sordu. Ali kendi kendine gelin güvey oluyordu demek ki. Adamın daha hiçbir şeyden haberi yokmuş ki.
"İşte sen, ben, Zeynep, Selimler falan. 'Lise' buluşması gibi bir şey olur, güzel olur." dedi. Bana dönerek devam etti sonra da. "Ne dersin Zeynep? Ne zaman yapalım, nasıl yapalım?"
Tam adamına sormuştu gerçekten! Nasıl olacağını ne zaman olacağını bilmezdim de, ne zaman olmayacağını çok iyi biliyordum. Şu sıralar olması mümkün değildi. Böyle bir buluşma demek, Bahar'ından Selim'ine herkesin olacağı bir buluşma demekti ve o herkesin içine ben de dahildim. Bu durumda da Ela'yı bırakacak kimse kalmıyordu geriye. Bu 'güzel' buluşmaya kızımla katılamayacağıma göre ya onlar bensiz buluşacaktı, ya da Zeliha abla geldiğinde buluşacaktık.
"Aslında şu sıralar olabilir gibi durmuyor, " dedim sıkıntıyla. "Neden ki?" diye sordu yerli bir merkala. Bir süreliğine duraksadım ve sunabileceğim bir bahane aradım. O bahaneyi acilen bulmam gerekiyordu. Kızımı bırakacak yerim yok, diyemezdim herhalde.
"Şehir dışından kalabalık misafirlerim gelecek," dedim aniden. Gerçekten çok mantıklı(!) Zeynep bravo! "Yarın geliyorlar, bir süre bende kalacaklar onlarla ilgilenmem gerekir ayıp olur şimdi onları bırakıp gelemem."
"Öyle mi," dedi Ali isteksizce. Pek hoşnut olmamıştı cevabımdan. "Başka bir zaman, misafirlerin gittiğinde bir gün ayarlarız o halde."
"Hayır lütfen siz planınızı yapın, buluşun. Benim yüzümden ertlenmesine gerek yok. Başka zaman başka bir buluşma olduğunda ona katılırım ben de."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sana İhtiyacım Var
RomanceZeynep & Ali *** Yanımıza gelen Mehmet'e sinirle bakış atıp bagajın kapağını hızla indirdiğinde bana döndü. "Sana bir daha karşıma çıkma dedim. Dinlemek istemiyorum seni." "Bak her şeyi yanlış anlıyorsun. O adamın söyledikleri gibi değil hiçbir şey...