Yavaş adımlarıyla kontrollü bir şekilde sokaklarda yürüyordu. Aldığı farklı kokular onu farklı yönlere saptırmış olsa da pes etmeden aramaya devam ediyordu. Yosun'un kokusunu aldığı an yönünü değiştiriyor oluşu ona karşı sürdürdüğü bağlılığı gösteriyordu. Aldığı kokuyla sokağı döndü. Kafasını kaldırdığında karşısındaki uzun binayı görebilmişti. Şehirdeki en yüksek binalardan biri sayılabilirdi bu. Yosun'un kokusunu binanın girişine kadar alabiliyordu. Yavaş adımları ve uykulu yorgun gözleriyle binanın girişine doğru yöneldi. Hiçbir özelliği olmayan normal bir binaydı Atlas'ın gözünde burası. Vampir gözlerini ona yalan söylemezdi nasıl olsa. Burada olduğunu biliyordu sevdiğinin. Derin bir iç çekerek kokuyu hipnotize olmuş gibi takip ediyordu. Bu koku onu adeta büyülemişti. Posta kutularının üzerindeki yazıları kontrol etti. 80 dairenin arasında onun ismini görebiliyordu.
8. Daire - Yosun Ataberk
Posta kutusunun içinde onlarca fatura ve birkaç tane de zarf vardı. Hepsinin fatura olduğunu fark edince posta kutusunu karıştırmadan merdivenlere yöneldi. Yosun'un ne zaman burayı satın aldığı konusunda hiçbir fikri yoktu. Ama onu burada bulabileceğini iyi biliyordu. Kokusunu burada duyması tesadüf değildi onun için. Sevdiği kadının bulmaya ramak kalmıştı. Ona sarılmak istiyor, bir daha da ondan ayrılmak istemiyordu. Yıllardır verdiği duygusal savaş karşısında bugün yenik düşmüştü. Aşk onun karşısında bir-sıfır öndeydi. Ve an be an daha da öne geçiyordu. Bu savaşı kimin kazandığını bilmek istemiyordu. Sadece sevgilisine bir an önce ulaşmak istiyordu. Kokunun peşinden sürüklenmeye izin verdi böylece kendisini.
ɛɞ
Güneş ışığı odadan içeriye girerken sadece gözlerini tavana dikmişti. Elini havaya doğru kaldırıp etrafında döndürdü. Elindeki yara kapanıyordu. İyileşme süresi normal vampirlerden biraz daha uzun sürse de yine de acısını artık hissetmiyordu. Fakat kalbi için aynısı söylenemezdi. Kalbinde açılan yaranın kapanması zaman alabilirdi. Öyle bir durumdaydı ki kaybolup gitmeyi diliyordu. Kaybolup gitmeyi bir daha da geri dönmemeyi istiyordu. Kaybolup gitse de dahi vampir yanı onu yalnız bırakmayacaktı, biliyordu. Sabaha kadar kurumayan gözyaşları insan yanını ele veriyordu. Sonunda gözyaşları kurumuştu. Ağlamak kalbin konuşması gibiydi Yosun için. Asla susmayan, sürekli deli gibi atan kalbin dışarıya yansımasını anlatıyordu. Ağlayabilirdi, bağırabilirdi, pes edebilirdi belki ama içindeki acıyı dindiremezdi. İçindeki acıyı dindirmek için her şeyini verebilirdi. Vermeye hazırdı da. Ama yapamazdı. Yapacak gücü ve cesareti bulamıyordu kendinde.
Yataktan doğruldu. Küçük dairesinin içerisi tamamen güneş ışığıyla dolmuştu. Burayı kimse bilmiyordu. Burayı iki yıl önce satın aldığında sadece kafasını dinlemek istediği zamanlarda gelirken şimdi yalanlardan kaçmak için gelmişti. Küçücük bir daireydi burası. Kısacası mutfağı da, salonu da, banyosu da, yatak odası da buradaydı. Aslında severdi. Belki de kendi dünyası bu daire gibi küçük olduğu için almıştı burayı. Bir insanın kendi dünyasını daireye benzetmesi tuhaf gelebilirdi ama ben çoğu kez bunu yapıyordu. Kocaman dünyada minicik bir yer kaplıyordu. Kendisi gibi o da yalnızdı. Güldü. Üzüntüsünden dolayı gerçekten kafayı yemiş olabilmesi mümkündü. Kim kendisini bir daireye benzetirdi ki? Yosun'dan bir başkasının yapmayacağını biliyordu.
Mutfağa yaklaşırken kendi adımlarına takılıp birkaç defa sendeleyip durdu. Duvara tutundu elleriyle. Derin bir nefes aldı. İyice sakarlaşıyordu. Birkaç gündür fazla uyuyamaması yüzünden halsizliği görünür hale gelmiş ve bunun gibi hareketler sergilemesine sebep olmuştu. Birkaç gündür dışarıya çıkmamıştı. Dışarıdaki hayat devam ediyordu diğer insanlar için. Fakat Yosun için hayat birkaç gün önce durmuştu. Bu dairede kaç gündür kaldığını bile bilmiyordu. Çayın suyunu koyarak ocağı yaktı. Ekmek kızartma makinesine iki dilim ekmek koyup makineyi çalıştırdı. Derin bir nefes aldı yeniden. Kendini tenkit ediyordu böylece sürekli. Kendi zayıf noktalarının üzerine gitmeyi böylelikle göze alabilirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gölge
VampireSiz hiç kendi gölgenizden kaçarken, başkasının gölgesine basıp yere düştünüz mü? Ben düştüm, hemde defalarca...