Gözüme çarpan yapraklar görüşümü tamamen keserken nefes nefese alıştığım patikayı takip etmeye çalışıyordum. Karanlıkta seçemediğim yolla iyice gerilmeye başlarken de yanından geçtiğim küçük çayın şırıltısı göğsümdeki korkuyu sildi ve hafifçe kıkırdamama neden oldu. Burdan sonrası için ne gözlerime ne de kulaklarıma ihtiyacım yoktu.
Dokuz yaşından beri koştuğum ince toprak yolu hızla aşarken ev yolundan sola sapıp küçük açıklığa doğru koştum. Belime kadar gelen otların saklanmama yardım edeceğini biliyordum ama ihtiyacım olmayacaktı. Açıklığa çıkmadan önceki ağaçlardan birinden hafif bir destek alarak iki adımda açıklığın ucundaki ağaca pustum ve beklemeye başladım.
Eğer kulaklarım hala duyuyorsa otuz saniye içinde yanıma gelebilmesi gereken yaratık bayağı bir vaktini aldı. Bacağını yaralamış mıydım? Zannetmiyorum.
Elimdeki hançeri yavaşça sıktım ve omuzlarımı öne çektim, o yaratık benim avımdı; eğer onu başka bir avcı yakaladıysa dikkatli olmam gerekiyordu.
Çalıdan gelen küçük bir hışırtıyla bacaklarımı gerdim, nefesimi yavaşlattım. Refleks üzerine hareket edemezdim. Avcı benden güçlüyse kaçmanın bir yolunu bulmam gerekiyordu bu yüzden etrafı hızlıca tarayıp ağaçların üstünden küçük bir harita çizdim.
Tam bu sırada sindiğim ağacın komşusunun altındaki çalıdan gördüğüm kırmızı silüetle avcının sırtına doğru atladım. Köpek cinsi dört ayaklıydı ve boynundan direk avlama şansını kaçıramazdım.
Bana doğru dönen yüzüyle havadayken hançerimi elimden saldım ve namıdeğer avcının sırtına oturdum.
Sinirli bi şekilde dönüp baktığımda altımda tüm kürkü avımın kanına boyanmış aptal bir köpek bana bakıyordu.
Oturduğum sırtına bir tane vurdum. ''Gerizekalı! Ses çıkararak gel, ya seni yaralasaydım?! '' Sırtına dönüp hafif bir bakış attı ve güldü
Onun için kırk fırın ekmek yemen lazım.
Boş atma. Madem öldürdün kanatları nerde? Bize gereken cesedi, kanı değil.
Ağlama.
Ben hala sırtındayken geri dönüp cesede doğru yavaşça yürümeye başladı. Hazır geçerken eski ve körelmiş hançerimi yerden kaptım. Üç sene önce bulduğumuz bir minator cesedinin boynuzundan oymuştuk ve şaşırtıcı bir şekilde bu güne kadar dayanabilmişti. En sağlam hançerim diyebilirim.
Yanına gittiğimiz sfenksin boynunun yarısı yoktu?
Şunları bu kadar vahşi öldürme, belki kürkünü de satabilirdik.
Kusura bakmayın hanımefendi bu karanlıkta temiz çalışamıyorum.
Neyse artık.
Yanına gidip kanatlarını yavaş yavaş kesmeye başladım. Dikkatli davranırsam omurgadan kırılmazdı ve güzel bi paraya giderdi.
Yüzüme vuran çürük kokusuyla yüzümü buruşturup Calef' e baktım. Patisini burnunun üstüne koymus yatarak beni izliyordu. Sfenksi öldüreli daha on dakika olmamıştı bunun kokusu olduğunu düşünmüyordum.
Belimi kütletip etrafıma şöyle bir bakındığımda kokunun sorumlusunu anlamıştım.küçk çayın kenarında vodyalar birikmeye başlamıştı. Normalde zararsız olan bu su cinleri saldırdığında goblin benzeri bir karşı atakta bulunurlardı, aile görüşleri güçlüydü.
Aile demişken, Majin ve Gari evde tek başlarınaydı. Yüzümü buruşturup Calef' e döndüm.
Ben gerizekalıyım. Gidip Majinlere nöbet tutabilir misin? Bu kanatları paketleyip geleceğim.
Calef de unutmuş olacak ki kızın ismini duyunca sırtı gerildi
On beş dakikaya arkamdan gel.
Kaplumbağa değilim.
Calef çayın içinden biraz koşarak üstündeki kurumaya yüz tutmuş kanları temizledi ve yavaş denmeyecek biçimde eve yol aldı.
Kafamı yukarıya çevirdiğimde ağaçların arasından gördüğüm kadarıyla ay tepemize varmıştı. En azından dört beş saat uyuyabilirdik.
Elimi çabuk tutup sfenksin kullanabileceğim parçalarını ayırdım. Kendime yeni bir bıçak yapmam gerekiyordu çünkü hançerim kırılacak gibi görünmeye başlamıştı. Metal saplı kemik silahı belime taktım ve sfenksi geçirdiğim iplerle omuzlayarak ince toprak yoldan eve sürükledim.
Yağsız kapıyı ne kadar gıcırdatmadan açmaya çalışsam da faydasızdı, bu noktada öğrendiğim gölge adımları bile kullansam Gari' nin tüy gibi olan uykusu uçup gidecekti. Neyse ki kimse uyanmadan eve girebilmiştim. Etrafa küçük bir göz atıp yanarken kendi suyunda yüzen mumu söndürdüm.
Majin ve Gari yataklarında uyurken Calef aralarındaki boşluğa koca gövdesini sıkıştırmıştı. Gülerek yerdeki ince yatağıma yol aldım, fakir sayılmazdık ama küçükleri ben yokken daha iyi bir yerde yaşatmak istiyorsam şimdilik yaşam masraflarımdan biraz kısacaktım. En fazla dört seneye, Majin akademiye girene kadar bu çocukları bu bataklıktan kurtarmaya kararlıydım.
Yaz sıcağında tahta zemine sırtımı vermişken belimin ağrıdığını farkettim. Yarın Marin' den bana merhem yapmasını istemem gerekiyordu. Gözlerim yavaşça kapanırken vücudumun aura kanallarını son bir kez gezdim. Yakın zamanda meditasyon yapsam iyi olacaktı. Yavaş yavaş uykum gelirken önümdeki son bir kaç günü tekrar düşündüm. Tekrar tekrar ava çıkmaktan başka yapabileceğim bir şey yoktu.
Olabildiğince para kazanmam gerekiyordu çünkü Yedi Element Akademisinin açılmasına kısa bir dönem kalmıştı ve benim planımın ilk basamağı bu berbat okuldan geçiyordu.