"Yoongi hadi acele et!" Son kez üstümü başımı düzeltmiş ve eşime seslenmiştim. Doktor kontrolüne gidecektik ve o hala yanıma gelmemişti. Geçen sefer gittiğimizde cinsiyetini anlayamamıştı doktor. Umarım bu sefer anlardı.
"Geliyorum!" Küçük sırt çantamı takarak arabaya doğru ilerledim. Çok heyecanlıydım! Yoongi anahtarındaki düğmeye bastıktan sonra arabaya bindim hızla. O ise yavaş yavaş gelip şoför koltuğuna geçmişti. Bazenleri bu kadar yavaş olması sinirimi bozuyordu.
"Kontrolden sonra beşiği alalım diyorum. Hani dün bakmıştık ya. Tabii başka beşiklere de bakabiliriz." Yeşil renkli beşikten bahsediyordu. Onu ikimizde çok beğenmiştik. "Bebeğimiz alacağımız beşikte mutlu ve huzurlu uyusun istiyorum." Dedi. "Ben de öyle istiyorum. Hadi gidelim artık."
"Hoseok bence erken çıkıyoruz çünkü randevuya daha var." Olsun ben beklerdim. "Biraz oyalanırız. Sorun olmaz." Dedim. "Beşik baktıktan sonra da annenleri ziyaret edelim mi?" Evlendiğimden beri toplasak 3 kere falan gitmiştim. "Edelim." Hiç istemiyordum ama Yoongi istiyorsa sabredebilirdim.
Hastaneye gelince Yoongi arabayı boş bir yere park etmiş, inmiştik. "Heyecanım giderek artıyor." Parmaklarımızı birbirine geçirdi. "Ben de senden farksızım." İçeri geçip doktorun olduğu odaya doğru ilerledik.
Ellerimiz biraz daha sıkılaşmıştı. Doktorun sekreteri odadan çıkıp bizi gördüğünde gülümsedi. "Min çifti geçebilirsiniz." Daha girmemize vardı. Neden erken çağırmıştı ki? Belki de randevu alanlar gelmemişti. Evet bence de gelmemişlerdi. İkimiz önce birbirimize bakmış, sonra da doktorun odasına girmiştik.
Üstümdeki ince hırkayı çıkarıp uzandım. Doktor bilgisayarından bir şeyler ile ilgilenirken gözüm ultrason cihazına kaymıştı. Biraz bebeğimizi orada görecektik.
Doktor işini bitirir bitirmez ayağa kalkarak yanıma gelmişti. Karnıma jel gibi bir şey sürmüş ve aleti gezdirmeye başlamıştı. "Bir önceki gelişinizde cinsiyetini anlayamamıştım ama bu sefer göreceğimden eminim." Ellerimiz birbirine kenetliyken doktoru izliyordu Yoongi. "Bebeğiniz kendini belli ediyor." Yüreğim ağzıma gelecekti. "Hadi söyleyin." Dedim.
...........
"Bence başka bir beşik modeline bakmaya gerek yok. Bu olsun." Beşik büyüktü ve güzeldi de. Bu modeli ikimizde beğendiğimize göre alabilirdik. "Biz bu beşiği alıyoruz." Dedi Yoongi görevliye. Kasaya doğru ilerlemiş ve ne zaman geleceğini konuşmuştuk. Sonra da parasını ödeyerek çıkmıştık.
"Oyuncak falan alalım mı? Ya da kıyafet?" Aslında iyi olurdu ama annemlere gidecektik. Haber de vermiştik. Bizi bekliyorlardı. Gecikmesek iyi olurdu. "Onu başka bir güne bırakalım." Mağaza mahalleye yakın olduğu için arabaya binmemiş ve eve gitmiştik.
"Hoş geldiniz!" Annem sevinçle açmıştı kapıyı. Ben ise minik bir tebessüm ile geçmiştim içeri. Annemi arayıp Seokjin hyungun da gelmesini söylemiştim ama yoktu. "Seokjin hyung nerede?" Dedim. O olmazsa ben burada patlardım. "Lavabo da. Şimdi gelir." Annem gelir gelmez onu sormama bozulmuştu sanki.
"Hoseok." Seokjin hyungun sesini duyduğumda ona dönmüş ve hemen sıkıca sarılmıştım. Her gördüğümde de böyle sarılacaktım sanırım. "Seni hep özlüyorum." Dedim. Başta o olmadan yaşamak çok zordu ama şimdi alışmıştım. Yine de özlüyordum. "Ben de özlüyorum." Sonra da ayrılmıştık.
Yerlerimizde geçtiğimizde babamla gözlerimiz kesişmişti. En azından yüzü biraz yumuşak olsaydı. Neden sert bakıyordu ki? Evlenmiştim. Benden kurtulmuşlardı. Ziyarete geldiğim için mi böyle davranıyordu? Bunu düşünüp bebeğimi de kendimi de üzmeyecektim.
"Hyung bugün beşik aldık biliyor musun?" Dedim sessizce. Annemlerin de duyup soru sormalarını istemiyordum. "Tülü yeşil, tahta olan kısımda da yunuslar var." Gülümsedi. "Yeğenimin beğeneceğinden eminim." Dedi. "Bence de çok beğenecek."