0.1

125 9 2
                                    

17.08.2021
Lisa Manoban

Merdivenlerden oğlumun odasına doğru yürüdüm. İçeri girdiğimde mark yatağında uzanmış ve kapıdan kimin geldiğine bakıyordu. Yavaş ve sakin adımlarla yanına oturdum, başını okşadım ve dudaklarımı yumuşacık olan saçlarına bastırdım. Çok güzel kokuyordu, tıpkı.. tıpkı bir melek gibi. Yüzünü ellerim ile avuçladım ve yanağına da bir öpücük bıraktım.

"Annecim, hadi geç oldu uyaman gerekiyor ki hemen büyüyesin değil mi?"

Başını aşağı yukarı sallayınca bende gülümsedim. Ama yan odadan gelen ses ile gülümsemem soldu.

"Lalisa, karıcığım gelir misin?"

Hiçbir şey demeden yavaşça ayağa kalktım ve bana masumca bakan oğluma dudaklarımla öpücük yolladım. Işığı kapattıktan sonra odadan çıktım ve yatak odama ilerledim. Kapıyı açtığım anda yerde gördüğüm mumlar, kırmızı kurumuş güller beni karşıladı. Güllerden yapılan yolu takip ettiğimde küçük bir masa ve üzerinde bir sürü içki türü ve bardakları gördüm tabii ki koltukta oturan bambam'ı da ayağa kalkın yanıma geldiğinde bir adım geriledim. Sessizce konuşmaya başladı, aynı anda ise saçlarıma dokunuyordu. İstemediğimi belli etsem de.

"Bugün yıldönümümüz hayatım."

Yüzüm sorgulayıcı bir şekil aldı.

"Tanıştığımız gün kutlanmayacak kadar iğrençti."

Dediğimde, sanki böyle bir söyleyeceğimi önceden biliyormuş gibi takmamıştı. Daha sonra eline ağır bir içki aldı. Benimse gözlerimden yavaş yavaş yaşlar geliyordu. O ise buna aldırış etmeden içkiyi bardaklara doldurmaya başladı. Eline aldığı bardağı bana uzattı.

"Benim olmanın şerefine."

Üstüme geldikçe geri geri gidiyordum. Ama asla boynumu dik tutmaktan vazgeçmedim, geçmem de.

"Ben. Hiçbir zaman senin olmadım."

Dediğimde kaşları havalanmış ve üste çıkmaya çalışıyordu.

"Sen benimsin."

Ona acıyarak baktım.

"Ben senin değilim.Olmayacağım da."

Sesim normalden fazla çıkmıştı. Yüzüme yediğim tokat ile acıyla inledim. Saçlarımdan tutup suratımı kaldırdı ve tekrar tokat attı yatağın üzerine düşmüştüm.

"Sen her zaman benimdin! Ve sonsuza kadar da benim olarak kalacaksın."

Saçlarıma tekrar yapışıp odanın kapısını açtı ve  yere doğru attı beni.

"Her şeyi düzeltmeye çalışıyorum ne istiyorsun daha?"

Dudağımdan kan gelmeye başlamıştı. Yavaşça elimle gözlerimdeki yaşları sildim ve arkama doğru baktığımda, yerde oturmuş elleriyle kulaklarını kapatmış mark'ı gördüm. Bambam onunla aynı boya geldi ve yavaşça ellerini tuttu.

"Babacım, korkma. Annenle birazcık tartıştık sadece."

Daha sonra bana döndü ve

"Dimi annesi?"

Başımı yavaşça salladığımda bambam yerden kalkıp merdivenlerden aşağıya doğru indi. Ben de hemen mark'ın yanına gidip alnını öptüm. O ise korkmuş bir şekilde konuştu.

"Anne canını çok acı-"

Cümlesinin bitmesine izin vermeden ben konuştum.

"Önemli değil annecim sonuçta bu gece de birlikte uyuyabileceğiz. Hem bak ben çok mutluyum."

Yavaşça gülümsedim ve oda küçük ellerini yüzüme çıkartıp okşadı, yavaşça dudaklarımı elinin içine bastırdım. Yaşına göre oldukça güçlü ve olgun bir çocuktu.

Ayağa kalktım ve elimi ona doğru uzattım, tuttuğu sırada onun odasına girdik ve yatağına uzandık. Yaklaşık bir 10 dakikanın ardından sessizce kulağına doğru fısıldadım.

"Özür dilerim oğlum. Daha 5 yaşındasın çok küçüksün geceleri duyduğun ağlama, bağırma seslerim yüzünden özür dilerim. Beni affedebilecek misin?"

Gözlerimden akan son damla ile başımı boynuna gömdüm ve kokusunu içime çekerek kendimi uykuya bıraktım.

'İşte böyle her gece şiddet gören kadını görüpte nasıl yardım etmeden bırakabilirdi ki jungkook.'







Hepinize selam 👋🏻 yeni bir fic yazmaya başladım. Bu kitabı yazmadan önce çok düşündüm çünkü içinde kadına yönelik şiddet olacak. Ve bu yazdıklarım gerçek olmasa bile ben kendimi kötü hissediyorum. Ve şunu tekrardan söylemek istiyorum. Sözüm bazı erkeklere;

Kadınların gücü size yetmiyor diye kendinizi ne olarak görüyorsunuz? Kimsiniz ya siz? Sizde bizim gibi yaratılmış insansınız. Kendinizi her konuda güçlü görmekten vazgeçin. Kadınları artık rahat bırakın. Bir kadın size ne yapmış olabilir ki ona şiddet uygularsınız? Ve şunu da dile getirmek istiyorum. Bu ülkede ADALET diye bir şey yok! Kesin ve net. Tartışılmayacak bir konu. Ya küçücük çocuğa tecavüz ediyorlar serbest bırakıyorsunuz? Sizce bu adalet mi? Sizin adelet anlayışınız nasıl bilemem ancak bizim adelet anlayışımız hiç bir zaman bu olmadı. Tek kelimeyle YAZIK.

Your Tell Me Liskook Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin