🥊11

732 49 5
                                    

"Bir şey olduğu yok kızlar. Sadece.. Senden etkilenmem dedi bende onunla oynadım. Aramızda bir şey yok." Olayı hızlı hızlı anlatarak kurtulmaya çalışması, yalan söylediği düşüncesini aklıma getirmişti.
"Hep öyle söylerler zaten. Umarım sonradan bir şey çıkmaz." dedim. Ben onunla konuşurken duymuyor, gülümseyerek yola bakıyordu.

Bu işte bir iş vardı..

•••

Yolda giderken neler yaptığımızı konuşmuştuk. Güzel bir gün olmuştu. Biraz sosyalleşmek iyi gelmişti. Her ne kadar yanımdaki kişiden memnun olmasam da eğlenmiştim. Aklımdaki soruyu Jungkook'a sormaya karar verip ona doğru baktım. "Jungkook, biz bu salon için para ödüyor muyuz? Yoksa Hyunjin arkadaşın olduğu için torpilli miyiz?"

Bana doğru bir bakış attı ve yeniden yola döndü. "Ben hallettim. Sen düşünme onu." dedi gizemli bir sesle. Kaşlarımı çattım. "Bu kadar ünlü bir salona bedava girmiş olmamız mümkün değil. Parasını ödeyecek durumda da değilsin.. Neler olduğunu merak ediyorum Jungkook." dedim kafamın karışmasıyla.

"Bu kadar takılma Jennie! Hallettim diyorum." derken sesini yükseltmişti. Neden böyle bir tepki verdiğini bilmiyordum. "Bağırmana gerek yoktu.." diye mırıldandım.

Evime geldiğimizde onlara da içeri girmelerini söylemiştim ama işleri olduğunu söylemişlerdi. Jin ile aynı anda indik ve el sallayarak Jungkook ve Jisoo'yu yolladık.

Jin'e baktığımda çok sessiz görünüyordu. Neyi olduğunu anlamak için yanına gittim. "Jin? Sorun ne?"

Dalgınlıkla bana baktığında üzgün olduğunu anlamıştım.

Ama ne olmuştu?

Arabaya bindiğimizde de böyle olduğunu hatırladığımda, salonda moralini bozacak bir şey olduğunu düşündüm. Bana cevap vermedi. Sadece ilerledi. "Beni korkutuyorsun Jin.." dedim endişeli bir sesle.
"Bir şey yok Jennie. Sadece.. Jisoo.. Artık bana karşı bir şeyler hissetmediğini düşünüyorum. Hareketleri değişti." derken hayal kırıklığına uğramış görünüyordu. "Ne yaşadınız salonda? Arabada da bir şey anlatmadın."

Yine konuşmadı. Bu sefer dertleşmeye ihtiyacı olduğunu anladım ve koluna girdim. "O zaman bana gidiyoruz. Sen yine dolmuşsun.." dedim ve ilerleyerek siteden içeri girdik.

İçeri girdiğimizde benden ayrılarak koltuğa geçti. Bende elimdekileri odama bırakarak yanına gittim. "Yiyecek bir şeyler ister misin? Acıkmışsındır." Başını iki yana salladı. "Diyetteyim güzelim, sağol. Eve gidince yerim ben." dedi hafifçe gülümseyerek. Gerçek bir gülümseme değildi bu.

Elini tutarak koltuğa oturdum. "Bana her şeyi anlat Jin. Yardımcı olmak istiyorum."

"Jisoo.. Onu dört senedir bekliyorum.. Beni kabul etmesi için elimden ne gelirse yapıyorum.. Ama bugün ben onun için oradayken, hocasıyla flörtleşiyordu. Akşam yemeğe çıkacaklar.. Ama ben yine onun için günde bir tabak yemek bile yemiyorum.. Zayıflamaya çalışıyorum. Belki öyle olursam beni ister diye.. Beni sevdiğini düşünmüyorum artık.." dedi hüzünle. Söyledikleri kalbimde bir sızı oluşturdu. Çok kötü bir duygu olmalıydı.

"Öyle düşünme! Jisoo ilk günkü gibi bakıyor sana. Hem bilmiyor musun, Hyunjin ondan küçük. Jungkook başta bize yavşak biri olduğunu söylemişti. Nasıl gördün onları, söyle bana?"  Bakışları bana döndü. Daha iyi görünüyordu. "Hyunjin denen tipini s*ktiğimin p*çi, Jisoo'nun saçını kenara çekerken gördüm. Ben onun saçlarına bakarak hasret gideriyorum, dokunmaya bile kıyamıyorum.. Sonra Jisoo naz yapıp senden büyüğüm, hareketlerine dikkat et dedi. Ona su götürüyordum.. Beni görünce yanlış anladın falan dedi. Sonra o p*ç gelip akşam yemeğe çıkaracağım seni.." Sertçe yutkundu. "..Güzellik dedi.. Ben şimdi ne yapayım?"

"Yanlış anlamışsındır. Hem bak, Jisoo'da demiş dikkat et diye. Belli ki Hyunjin'in suçu." dedim yatıştırıcı bir sesle. Haklıydı.  Dört senedir beklediği kızın başka birisiyle flörtleştiğini sanmak mahvederdi. "Şimdi yemek yiyelim mi?" dedim bir daha sorarak. İştahı yerine gelsin istiyordum.

"Anneme söyleyeyim, geçen de seni görmeye gelememişti. Benim yemeğimi de getirsin." diyerek elini cebine attı. Telefonunu çıkarırken konuştum. "Jin! Ben yaparım diyorum! Zehirleneceğinden mi korkuyorsun? Saçmalama, ne istiyorsun söyle?"

Beni duymazdan gelerek annesini aradı. "Anne? İşten döndün mü.. Peki. Jennie'nin evine gelsene. Hem görmeye gelecektin.. Evet artık iyi.. Bakacak yüzüne, tamam!" derken gülümsüyordu. "..Yemeği mi de getirir misin?.. Teşekkürler." Aramayı bitirip bana döndü. "..Diyet içeceği içiyorum ben. Yemek yemem için hafta sonunu beklemem lazım."

Kaşlarımı çatarak ona baktım. "Bunu neden kendine yapıyorsun Jin? Sen bu değilsin. Lütfen.. Daha sağlıklı bir şekilde kilo verebilirsin.." dedim. Kendini aç bırakması iyi değildi. Güçsüz kalıyordu.

"Diyetisyene gidiyorum Jennie.. Bir haftada 6 kilo verdim. Böyle gidersem bir ayda istediğim gibi olurum. Hafta sonları yemek yiyebiliyorum hem." dedi. Bir haftadır böyle besleniyordu ve bizim haberimiz yoktu.

Taşınmaktan kimseyle ilgilenememiştim. En yakın arkadaşım ne hallerdeydi, ama ben hiç bir şey bilmiyordum. Kendimden utanarak ayağa kalktım. "Benim için ye lütfen. Düzenini bozmayacak şeyler yapacağım." dedim ve konuşmasına izin vermeden mutfağa geçtim.

İnternetten araştırma yaparak onun için bir kase salata yaptım. En azından bunu yemeliydi. Kendim için de aynısından bir tane daha hazırlayıp masaya koydum. Başka bir şey yeseydim canı isteyebilirdi. Birer çatal ve portakal suyu dolu bardakları da koyup onu çağırdım. Gülümseyerek oturdu.

Bende ona katılacakken kapının çaldığını işittim. Bayan Kim gelmiş olmalıydı. Gidip kapıyı açtığımda elinde poşetlerle olan Jin'in annesine sarıldım ve içeri buyur ettim. "Siz başlamışsınız.. Oğlum? Başka bir şey mi yiyorsun sen? Aman Tanrım!" diye yalancı bir şaşkınlıkla Jin'e baktı Bayan Kim. Gülümseyerek karşılık verdi o da.

"Ben gideyim senin şu içeceğini yapayım. Sende ye salatanı. Ne güzel yapmış Jennie kızım aferin sana.." derken tezgaha geçti. Bende gülümseyerek teşekkür ettim ve masaya oturarak salatayı yemeye başladım.

Birkaç dakika sonra Bayan Kim'de elinde bir şişeyi çalkayarak geldi ve yanımıza bir sandalye çekerek oturdu. Jin'in önüne şişeyi bıraktı ve bana döndü. "Eee Jennie? Salona gitmişsiniz bugün. Nasıl geçti?" dedi.

Bazı gereksiz insanlar olmasaydı daha güzel olabilirdi.

Başımı sallayarak cevap verdim "Çok güzeldi bizim için de bir değişiklik oldu." Bayan Kin bana doğru yaklaştı. "Peki bu ne kadar sürecek? Şu salon işi yani?"

"Ne kadar emin değilim Bayan Kim. Ama bir aydan fazla değildir diye düşünüyorum." Başını salladı ve beni onayladı.

Jin ve Bayan Kim gittikten sonra üzerimi değiştirdim. Ağrılarım şimdiden başlamıştı. Yemek düzenime dikkat etmeyecektim. Çünkü zaten çok iştahlı olan biri değildim. Yatağıma uzanıp gözlerimi kapatırken düşüncelere daldım.

Bir ay boyunca değişiklik olması için gidecek, sonra ise okuluma bakacak, sınava girecektim. Bir iş bularak çalıştığımda da, her şey tamam olacaktı. Bir ay önce bambaşka bir haldeyken, şu an tek başıma farklı bir evde kendi düzenimi oturtturmaya çalışıyordum. Hayat gerçekten acımasızdı.




༆Sρσɾτʂ Cσαςɧ| Tαεηηίε༆ (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin