Kantinden çıktıktan sonra okulun koridorunda ilerlemeye başladık. Herkes bize bakıyordu. En son bana böyle baktıklarında Sinem bana iftira atmıştı ve ben resmen hayattan soğumuştum. Kızların kıskanç bakışları üzerimdeyken Mert'i neden bu kadar kıskandıklarını düşünüyordum. Tamam kabul ediyorum Mert çok yakışıklı ama sonuçta Mert onların sevgilisi değil neyin kafası bu. Ben düşünürken sınıfın önüne gelmiştik. Mert elimi bıraktı.
"Hadi sen çantanı al. Dışarı çıkalım" dedi ve eğilip yanağımdan öptü. Ben afallasamda bozuntuya vermedim. Sınıfa girdim ve çantamı topladım. Çantamı sırtıma takıp dışarı çıktım Mert elimi tuttu rahatsız olsamda ses çıkarmadım. Aslında rahatsızmı oldum bilmiyorum ama kalbimin elimde attığını sanki vücuduma kanın elimden pompalandığını hissediyorum. Mertle el ele, şaşkın ve kıskanç bakışlar eşliğinde okuldan çıktık ve Mert'in arabasına bindik.
"Aferin rolünü iyi oynadın aşkım"bunları alayla söyleyen Mert'e baktım. "Senin kadar olamaz aşk böceğim" dedim. Lan aşk böceği ne?! "Lan aşk böceği ne?!" Diyerek söylediğim lafa benimle aynı tepkiyi veren Mert'e baktım. "Bari bitanem canım deseydin. Aşk böceğiiymiş. Bendende tam aşk böceği olur" dedi. Son kısımları kendine söylemiş gibiydi. Biraz daha ilerdikten sonra araba ani frenle durdu "hadi in bakalım aşk böceği benim işlerim var" dedi ben ona. 'Ciddimisin ' bakışları atarken "ne var seninle ergrn sevgililer gibi takılacağımızı mı sandın" dedi alayla evet birazcık düşünmüş olabilirim ama neyse bozuntuya vermeden
"Tabiki hayır ama insan bir eve bırakır dimi" dedim belki yanımda param yok taksi şöforüne öpücük mü vereyim. Allahtan yanımda param var yoksa buna güven olmaz. Sanki düşüncelerimi anlamış gibi elime 100 lira verdi "hadi in arabamdan" dedi ona kızgınca bakarken arabadan indim elimdeki parayı kafasına attım. Sonra "güle güle aşkım" dedim 'aşkıma' baskı yaparak. Kapıyı sertçe. Kapattım ben kapatınca gaza bastı ve saniyeler içinde uzaklaştı.
Yoldan geçen bir taksiyi çevirip eve gelmiştim. Karnım aciktıği için tost yapmaya başladım. Tostları yapınca bir bardak aldım ve meyve suyu koydum. Masaya geçip tam tostumdan bir ısırık alacaktım ki maalesef çalan kapı buna engel oldu. Küfürler saydırarak kapıya baktım kapıyı açınca gelen kişiyi görünce mal gibi kaldım ne!? mert mi?!
"Senin önemli işlerin yok muydu" dedim alayla.
"Belki sevgilimi özledim" dedi alaylı bir şekilde ve yanağımdan makas aldı. Birden içeriye dalınca şaşırdım belki ortam müsait değil. Gözlerimi devirip bende içeri girdim. "Aaa benim için tost yapmışsın "dedi pişgince. Ben ise ona sinirle bakıyorken "sana değil kendime" dedim ve tabağı önüme çektim bir tost alıp yemeye başladım. Mert ise yanıma oturmuş bana bakıyordu. Ona 'ne bakıyorsun' bakışları atarken bana "bende acıktım" dedi bende tostları gösterdim "bak tostlar orada" dedim birden eğildi ve benim tostumdan yedi hemde benim ısırdığım taraftan. Şaşırsamda birşey demedim.Tost olayından sonra salona geçmiş televizyon izliyorduk. Ben hala Mert'in neden burada olduğunu anlamadığım için soracakken birden başını dizlerime kordu ve gözlerini kapattı bir süre bekledikten sonra Mert in uyuyup uyumadığını kontrol ettim. Uyumuştu. Hemde benim dizlerimde. Bir süre onu izledim saçları çok güzel gözüküyordu yumuşak ve parlak. İçimden saçlarını karıştırmak geldi. Zaten uyumuştu. Elimi saçlarına koydum ve okşamaya başladım bir yandan da onu izliyordum. "Inanılmaz derecede yakışıklı olduğumu biliyorum ama saçlarımı bozdun" dedi mert alayla ve kucağımdan kalktı. "Ben sadecee...." daha lafımı bitirmeden "ben gidiyorum" dedi ve gitti. Bu çocuğu hala anlamadım.
*********************
Akşam Hazalla makarna yaptık ve yedik. Sonra birer kahve yaptık.
"Ee Mertle nasıl gidiyor" dedi Hazal.
"Yani normal zaten kaç gün oldu ki. Hem sen Canla nasıl gidiyor" diye sordum.
"Normal hep aynı" dedi. Sıkıntılı gibiydi. "Neyin var Hazal?" diye sordum.
"Ya aslında sorun Can. Sanki beni eskisi kadar sevmiyor gibi" dedi. Aslında ondaki ilgisizliği bende fark etmiştim. Ama bunu söyleyip Hazal'ın canını sıkmamalıydım.
"Yok ya sana öyle gelmiştir. Bence Can hep aynı" dedim. Ve ekledim "belkide bir derdi sıkıntısı vardır sor bence"
"Haklısın ben bir yanına gidiyorum" dedi ve kapıya ilerledi. Allahten Can tam karşı dairede oturuyordu. Bende ne zamandır kapağını açmadığım kitabın kapağını açtım ve çalışmaya başladım.
Hazal dan
Buseden aldığım gazla -gaz vermedi ama olsun- evden çıktım ve Canın kapısına geldim zili çaldım ve beklemeye başladım. Kapıyı açtı.
"Selam Can " dedim heyecanla o ise benim aksime bıkkın bir şekilde
"Selam geç içeri" dedim bir süredir bana böyle -bıkkın ve değersizmişim gibi- davranıyordu içimdeki ağlama dürtüsünü yutkunarak engelledim bana böyle davranınca ciğerimin üzerine öksüzler oturuyormuş gibi hissediyorum ve sanki nefes alamıyorum.
Canı takip edip içeri geçtim.
"Birşey istermisin" diye sordu.
"Hayır.... aslında seninle konuşmam gereken bir konu var"dedim tereddütle. Tereddütle; çünküne desem lafı ağzıma tıkıyordu.
"Ne var" dedi boğazımda oluşan yumruyu birkez daha yuttum.
"Can neden böylesin bir sorunun falan mı var. Eğer varsa be..." ben daha sözümü tamamlamadan bağırmaya başladı
"Bir sorunum yok daha doğrusu seninle çözebileceğim bi sorunum yok" dedi gözlerim yanmaya başlarken son çare
"Ama....." diyebildim çünkü yine sözümü kesti.
"Eğer sorunumu çözmek istiyorsan
Sadece git" dedi göz yaşlarımı tutamazken ayağa kalktım artık dayanamayacatım.
"Tamam sadece gidiyorum bir dahada gelmem ama sende eğer pişman olursan sende gelme"dedim hıçkırıklarım arasında. Ve evden çıktım.Arkadaşlar biliyorum kısa oluyor ama şu an önemli bir dönemimdeyim. Birde artık bölüm soruları yayınlayacağım cevaplarsanız sevinirim.
1- Can ve Hazal ın ayrılığı hakkında ne düşünüyorsunuz?
2- favori karakteriniz kim?
3- yeni bölümde ne görmek istersiniz?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAHTE SEVGİLİM
Ficção Adolescente"Sen benim işime karışma sen kimsin ki " "Ben senin sevgilinim" "Unuttun mi biz gerçek sevgili değiliz " "Hayır sen benim sevgilimisin benim GERÇEK SEVGİLİMİSİN " Biz sahte bir rüyada gerçek aşkı bulduk.Lütfen bizi kaybetme...