İzmir'de adeta çileli bir gün daha doğuyordu. Doğmamış günün, iki farklı hayatı anlatan sonu vardı.
Bir tarafta hayalleri gerçek olsun diye, üniversite ve KPSS'DEN yüksek puan almak için büyük çaba harcayan genç kız Meliha'nın, Hemşire olduğu ilk sene hastasını korurken bir evsiz tarafından öldürülerek gerçekleşen hazin sonu..
Diğer tarafta ise onu vuran yaşlı adam, hastanede tedavisi yapılıp kurtarıldıktan sonra, sorgulanmak üzere merkeze götürülmesiydi. Hayat, gerçekten kimse için eşit değildi.Öte yandan, Cinayet Büro'nun sorgu odasında bir misafiri vardı: Şevki Komutan!
Emir Başkomiser, sakin bakışlarla Şevki Komutan'a: "Bize hâlâ neler döndüğünü söylemeyecek misiniz Şevki Bey!"
"Daha ne söyleyeyim? Hem söylersem, İzmir'de kızılca kıyamet kopar Emir Başkomiser!"
Şevki Komutan'ın bir problemi olduğunu artık daha ciddi anlamda düşünüyordu, Emir Başkomiser. Sakin bir sesle: "Komutanım, bakın, şehit kızı oldunuz! Ve kızınızı zehirleyen madde, hani sizin pilaki sandığınız yemeğin ana maddesi risin, evinizden çıktı. Bunun ne anlama geldiğini tahmin ediyorsunuz, değil mi? Bu, sizi şüpheli durumuna getirir. Mahkemeye sevk edilme, hatta hapis cezası almanıza sebep olacaktır. Lütfen, bize yardımcı olun!"
Emir Başkomiser'in tane tane anlatımını Rıza ve Şevki Bey, dikkatle dinledikten sonra, sorgu odasında sessizlik meydana geldi. Nihayet sessizlik bozuldu ve: "Peki. Şebnem'e haber edin, gelsin! Aksi halde, avukatım olmadan, konuşmayacağım!"
Rıza, bu kez soru yöneltti Şevki Komutana: "Şebnem Hanım kim?"
Rıza'ya ters ters baktıktan sonra cevap verdi: "Kim olacak, tabiki de karım lan! Titrek elleriyle koynuna sakladığı fotoğrafı çıkarıp, masa üzerine usulca bıraktı. Rıza tam fotoğrafı alacağı sırada, FOTOĞRAFINI ÇEK LAN! diye sert bir tepki ile karşılaştı Rıza Komiser.
Emir Başkomiser, cevabı memnuniyetle karşıladı ve: "Kabul. Rıza'ya işaret ederek, Şebnem Hanımı bul. Peki şu anda nerededir? Evde mi yoksa çarşıda pazarda mı?"
Şevki Komutan, gülümseyerek: "Gül Bahçesinde.. Orada çalışmayı sever."
Rıza Komiser, jet gibi sorgu odasından çıkmıştı. Rıza Komiser, odadan çıktıktan sonra Emir Başkomiser, delil poşetini cebinden çıkararak Yunus Komiser ve kendine gönderilen mermileri gösterdi. Karşısına geçerek, aynı sakinlikle: "Size tek sorum olacak, Şevki Bey!"
Aynı ciddiyetle ve bir o kadar sakinlikle Emir Başkomiser'i dinliyordu, Şevki Komutan ve: "Buyurun sorun!"
Emir Başkomiser, aynı üslupla sorusunu yöneltti Şevki Komutana: "Bu mermiler lüger cinsi.. ve bize tehdit maksadıyla olay yerine bırakılmış mermiler.. Aynı mermiler, sizin evinizde de bulduk. Swap izinden de tespit ettiğimiz üzere, benim polisime bu mermilerden sıkılmış! Şu anda hastanede tedavisi sürüyor. Hani siz, Yunus Komiser'i kurtardım demiştiniz ya.. Orada, onu hedef almışsınız!"
Yaşlı adam, gözlerini açarak: "Bu.. bu.. bu mümkün değil! Ben orada katili vurmak istedim!"
"Anlamadım! Ne, hangi katili vurmak istediniz Şevki Bey?"
"Kızımın yanında olan, Kara adamı..."
Emir Başkomiser, cevabı alelade kabul etti ve odadan ayrıldı. Ayrılırken: "Eşiniz ile görüştürmek üzere bekleteceğiz sizi, Şevki Bey!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖLÜLER İÇİN (Tamamlandı)
Aksi"Ölüm, sadece bir başlangıçtır" Eğer buna inanıyorsan, 'Bir şeyi saklamanın en iyi yolu, onu, herkesin göreceği yere koymak' olduğunu kabul edeceksin... Sir A.C. Doyle *Mesleği ile ailesi arasında yaşayan ama aldığı cezalar nedeniyle yükselemeyen;...