Bu fic de tutmazsa kafamı duvarlara vuracağım, baslayalım bakalım 🙂
-
Jungkook
"Hyung komşular görürse hemen yetiştirirler bak."
"Kook bir susar mısın? Zaten keyfim yerinde değil sana da öğreteceğim nasıl içiliyormuş hadi yürü korkaklık etme."
Yoongi elindeki bira şişesiyle Jungkook’un kapısına dayanmış gecenin bir vakti ve bağırmamayı akıl edebilecek kadar ayık olduğundan telefonla arayıp dışarı çıkması için ikna etmeye çalışmıştı Jungkook’u.
"Tamam geliyorum, hyung olacaksın bir de hiç kafan çalışmıyor."
"Kes sesini de aşağı in hadi?"
"Öf tamam be."
Gecenin bir yarısı olduğundan ses çıkarmamaya çalışarak anahtarlarını alarak çıkmıştı Jungkook evden.
"Yürü yürü hadi nereye gidiyoruz?"
"İlk markete gidelim cips falan da alırız biranın yanına."
"Tamam hyung."
Yolda giderken ikisinin de ağzını bıçak açmamıştı. Yoongi ailevi sorunları yüzünden sürekli içer durur gece sabahlara kadar sokaklarda gezinirdi.
Jungkook ise iyi aile çocuğu denilebilecek türden biriydi. Ailesinden sakladığı çok şey olsa da...
Yoongi ile okulun tuvaletinde çıkan bir olay sonucu tanışmışlardı ki Jungkook, Yoongi'nin hikayesini öğrendiğinde onu asla bırakmamaya karar vermişti. Çünkü sevgiyi, arkadaşlığı en çok o hak ediyordu.
Jungkook, Yoongi ne zaman bir şey anlatsa onu ağzı açık dinler sonra kendini kötü hissettiğinden sadece susup onu dinlemeye devam ederdi.
Marketten alacaklarını alıp caddeye çıktıklarında üst geçite çıkıp orada içmeye karar vermişlerdi.
Oraya sonunda vardıklarında oturup düzenlerini kurdular daha sonra Yoongi anlatmaya başlamıştı her zaman ki gibi.
-
"Kook, sana ne kadar değer verdiğimi bilemezsin sen olmasan çoktan içime atmaktan kafayı yemiş olurdum herhalde."
Yoongi genelde böyle şeyleri hep kafası güzelken söyleyebilirdi zaten. Sevgi sözcükleri fısıldayacak türden bir insan değildi.
"Hyung öyle deme sen de bana iyi geliyorsun."
Bira şişelerini tokuşturduklarında şişeden çıkan ses boş caddede yankılanmıştı.
Şişeden ikisi de aynı anda bir yudum aldıklarında geçite gelen biri onlardan uzak bir yere gidip oturmuştu. Dizlerini kendisine çekip kafasını gömerek titremeye başlamıştı ki titremesi devam ederken daha da şiddetlenip nefes almakta güçlük çekmeye başlamasıyla o anda geçitte bulunan iki gençte meraklanmıştı.
"Uyuşturucu almış herhalde pezevenk."
Yoongi konuştuğunda Jungkook da öyle olabileceğini düşündüğünden acımıştı yabancıya.
"Ah hyung onu kaderine terk edemeyiz. Bakayım bakalım."
"Saldırırsa falan ben kurtarmam ama."
Jungkook bal gibi de kurtaracağını bildiğinden yerinden kalkmış ellerini çırptıktan sonra Yoongi'ye gülümseyip yabancının yanına doğru ilerlemeye başlamıştı. Yoongi ise birasını yudumlarken başka alemlere dalmıştı.
"Hey iyi misin?"
Seslendiğinde yabancı kafasını kaldırıp ona bakmamış hatta daha çok uzaklaşmıştı Jungkook'dan. Nefes almakta hala zorlanıyor hıçkırarak ağlamaya devam ediyordu yabancı.
"Sakin ol tamam. Sana zarar vermem. Yaklaşabilir miyim?"
Jungkook, yabancı bu sefer yer değiştirmediğinden ona güvenerek dizlerinin üstüne çöküp yavaş yavaş ona yaklaşmıştı.
Sonunda tamamen yanına geldiğinde bacağı yabancıya değince yabancı, bir an irkilmiş korkuyla Jungkook’a bakmıştı.
Jungkook’un gözleri yabancının gözleriyle kesişince bir an nefesi kesilmişti.
Kim kıymıştı bu güzel çocuğa?
Çocuk Jungkook’a bakmayı kestiğinde uzun hırkasının kollarını çekiştirmiş göz yaşlarını silmeye çalışmıştı. Hem soğuk havanın etkisiyle, hem de içi çıkarcasına ağlamasının etkisiyle burnu da kızarmıştı.
"İ-iki s-sa-saattir a-ağlamam d-durmuyor. D-doktora g-gitmem l-lazım i-ilacım y-yanımda d-değil."
"Kimliğin yanında mı?"
Jungkook’un yumuşak bir ses tonuyla sorduğu soruya çocuk cevap vermemiş, kollarına uzun gelen hırkasının cebinden kimliğini çıkararak Jungkook’a vermişti.
Jungkook kimliğe baktığında yabancının adını öğrenmiş olmuştu.
Kim Taehyung. <3
-flashback
Taehyung
"Anne ben erkeklerden hoşlanıyorum."
"Ne? Şşt! Baban duysun mu istiyorsun?"
"Duysun artık bıktım bu tavırlarınızdan bir şeylerden hep şüpheleniyorsunuz ama asla kabullenemiyorsunuz ben buyum anne. İster sev ister sevme!"
Taehyung o an yaşanan olaydan dolayı neredeyse sinir krizi geçirmek üzereyken babası, annesiyle bulunduğu odaya gelmişti.
"Ne bu gürültü insanlara rezil mi olmamızı istiyorsunuz?"
Taehyung yakın arkadaşı Jimin ile konuşurken annesi bir anda odaya girmiş konuşulanları duymuştu. Taehyung da artık dayanamadığından içindeki her şeyi bir anda söyleyivermişti.
O an Jimin'in ailesinin evinde olduklarından Taehyung, Jimin hakkında konuşmalarına rağmen suçu üstüne almış konuşmuştu.
"Baba, ben erkeklerden hoşlanıyorum. Kızlar ilgimi çekmiyor. Artık öyle bir noktaya geldim ki bunalımdayım. Beni anlamayacağınızı da bildiğimden şu anda evi terk ediyorum."
Taehyung çalışma masasının üstündeki sırt çantasını alıp çıkmak üzereyken babasının kolunu tutmasıyla duraksamıştı.
Bir an babasının onu durdurmasıyla içinde ümit filizleri yeşermişti oysaki.
Taehyung’un arkasını dönmesiyle babasının yanağına tokat atması bir olmuştu.
"Ben seni böyle ol diye mi yetiştirdim ha? Asla kabul etmiyorum. Eve gidiyoruz cezalısın, evden çıkamazsın."
Taehyung yediği tokattan sonra elini yüzüne götürüp babasının vurduğu yere dokunmuştu. Yanağındaki yanmayı hissettiğinde gözleri dolmuş, bir saniyeliğine belki göz yaşları geri içeri girer ümidiyle tavana bakmış derin bir nefes alarak burnunu çekmişti. Ağlayacağını anladığında babasının kolundan bir hışımla kurtulup koşarak oradan uzaklaşmıştı.
-
Bu fice baslayali bir yıl falan oluyor vaktim olmadığı için bölüm atabilir miyim bilmiyorum ama yayınlıyorum yine de 10 yoru olunca 2. bölüme baslarim ❤️❤️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
guest| taekook
FanfictionBabasına açıldıktan sonra evi terk eden Taehyung hiç tanımadığı birinin yanına sığınır.