-Umarım beğenirsiniz. Oy ve yorumlarınızı bekliyorum boş geçmeyelim🤣.
İyi okumalar sevgili okur.Kutu tahtadan ve üzerinde işletmeler vardı elimin büyüklüğü kadardı ve oldukça hafifti. İçinde ne olduğundan çok kimden geldiğini merak ediyordum. Sağına soluna baksamda üzerinde herhangi bir not yada iz yoktu. Masaya biraz daha yaklaşıp kutunun kapağını açtığımda içinde sadece bir zarf vardı. Zarfı kutudan alıp açtım. İçindeki notun çıkması için ters çevirdiğimde avucuma notla beraber birde kurşun düştü. Kimden geldiği çoktan belli olmuştu. Anlaşılan birileri hala dersini alamamıştı. Mermiyi avucumda sinirle sıkıp sertçe notu açtım.
O kurşuna iyi bak KORHAN..
O çok sevdiğin, annenin yanına gidiş biletin. Onu gönderdik sıra sende.Anneni. Gönderdik. Sıra. Sende.
Anneni gönderdik sıra sende.
Anneni gönderdik sıra sende.
Okuduğum bu dört kelimelik cümle kafamın içinde dönüp duruyordu.
Anneni gönderdik..
Bu şerefsizin de annemin ölümüyle ilgisi olduğunu şimdi öğrenmiştim. Gönderdik yazmıştı. Yalnız başına kalkışmamıştı bu işe. O gün bize saldıranların cezasını zaten kesmiştik ama anlaşılan bazıları kıyıda köşede gizli gizli izleyip kendini saklamıştı. Kağıdı avcumun arasında yavaşça ezip avucuma hapsettim. Öfkem bütün vücudumu ele geçiriyordu ve ben bunu engellemek adına hiç birşey yapmadım. Aksine bu öfkeye oldukça ihtiyacım vardı. Gücümü öfkemden alıyordum birnevi. Masanın üzerinde duran kurşunuda sertçe alıp diğer elime hapsettim. Demek biletimdi! Annemin yanına gitmek için biletim!
Şuan beni bu denli sinirlendiren beni tehdit etmesi değildi. Annemin katillerinden birinin hala yaşıyor olması ve benim bunu bugün öğreniyor olmamdı. Ve aramızdaki bu görünmez savaş olmasaydı belkide hiçbir zaman bunu öğrenemeyecektim. Peki babam. O biliyormuydu. O anda aklıma üşüşen sahnelerle dişleri sıktım. Tabi ki biliyordu bu yüzden o şeref yoksunundan uzak durmam için o kadar dil döktü. Nasıl izin verirdi böyle bir şeye nasıl o itin yaşamasına izin verirdi!!
Beynimdeki sesleri susturdum zira şuan tek düşünmek istediğim öfkemin yöneteceği bir bedendi. Sessizliğimin uzun sürdüğünün farkındaydım ama böyle birşeyi hemen sindiremiyordum. Az önceki sakinliğimin aksine hızla yerimden kalkıp yakın korumam olan Vokkanı çağırdım.
Bu kadar sakin kalabilmiştim belkide bilemiyorum ama farkına vardıklarımla özellikle babamın bu tutumunun farkına varmak beni çıldırtıyor."Volkan!!"
Bir kaç saniye geçmişti ki Volkan karşımda belirtmiş benden gelecek emirler için hazırda olduğunu belirtmişti.
"Buyrun Uraz Bey?"
Sinirle elimdeki kağıdı ona verip gözlerimle kutuyu işaret ettim.
"Kim getirdi bunu?"
"Kurye getirdi Uraz Bey."
Elbetteki arkasında iz bırakmayacaktır şerefsiz. Sinirle ellerimi saçlarımın arasından geçirdim çünkü sakin kalmaya çalışmak artık oldukça zorlaşıyordu benim için.
"O kuryeyi bul Volkan!" dedim itiraz istemez bir tonda.
Nihayet bir sorun olduğunu sezmiş olacak ki yüzünde hem korumacı hem tedirgin bir ifade oluştu.
"Bir sorun mu var Uraz Bey."
Daha fazla kendimi tutmamış içimdeki öfkemin patlamasına izin vermiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SİRİUS
Teen FictionGeçmiş, gerçekten geçmişmiydi? Bitmişmiydi gelecek ile olan kavgası? Peki kimdi kazanan.. Gelecek olanın geçmişi mi daha acımasızdı, yoksa geçmişin yaşananları mı? Hangisi daha çok yaralardı insanı? Babasının işi dolayısıyla başka bir şehire taşına...