İyi okumalar dilerim...
Tuğçe'den anlatım...
Yeni hayatlar;
Gözlerimi ılık bir esinti ile araladım. Günlerdir her gözümü açtığımdaki o hüzün dolu tablo yine karşımdaydı. Dilin kemiği yoktur derler. Bunun bedelini ödeyen Cihat her an affedilmeyi bekliyordu. Onunla mümkün oldukça konuşmamaya özen gösteriyordum.
Canımı yakan detayları artık hayatımdan tamamen kazımak istiyordum. Sevginin bazı gerçeklerin üstesinden gelemediğini görüyor olmak daha da canımı yakıyordu.
Derin bir nefes alıp yataktan kalkmaya yeltendiğimde hemen ayaklanıp kollarımdan tutarak kalkmama yardımcı oldu.
Karnımdaki şişlik bu aralar mideme baskı yapıyor ve nefesimin kesilmesine sebep oluyordu. Lavaboya yöneldiğimde durmamı sağladı. Sert bir soluk alıp elimi onun elleri arasından çektim.
Anında geri çekilirken kendimi banyoya atıp kapıyı gürültülü bir sesle kapattım. Kokusunu duyumsadığımda özlemim göğsüme doluyor ve beni parçalara ayırıyordu.
Öyle ki benden hariç konuştuğu herkese düşman kesiliyordum ama burnunun sürtmesi için görmezden gelmek zorundaydım.
Anneme olanları anlattığımda ilk önce Cihat'a oldukça kızdı. Sonra sakince düşünüp onun açısından konuları yorumlamaya başladı.
Hak verdiği noktalar olsa da biz hayat arkadaşı değildik. Ölüm yolunda yaşamak için mücadele eden aşka düşmüş varlıklardık. Günlük rutin işlerimi halledip tekrardan yatak odasına döndüm.
Bakışlarım pencerenin önünde dışarısını izleyen gergin adama takıldı. Patlamak zere olduğunu görüyordum fakat bu olayları yaşamamıza sebep olanda onun lanet çenesiydi.
Bazen susmak gerektiğini biliyor olması gerekiyordu. Çenesini kapatıp karşısındaki insanlara koşulsuz güvenmek zorunda olduğunu da.
Bu geminin içinde yer alan her birey zaten hayatın sillesini doğduğu gün yemiş olan insanlardı. Şimdi içten içe kaybediyor olmayı kabullenemiyordu. Tıpkı benim bu güvensizlik cümlelerini kabul edemediğim gibi.
Giyinme odasına geçip üzerimi değiştirdim. Bugün oldukça yoğun geçeceğe benziyordu. Tekrar yatak odasına geçip makyaj masasının koltuğuna oturdum. Saçlarımı tarayıp düzgün bir şekilde topladıktan sonra yüzüme sadece nemlendirici sürdüm.
Yerimden kalkıp odanın kapısına yönelirken Cihat geçti önüme. Gözleri şiş, lacivert hareleri soluk ve yüzü inanılmaz yorgun bir haldeydi. Boş ifade ile bakmaya devam ettim. O ise bir adım daha attı ve dudaklarını araladı.
"Niyetin beni her gün bir adım daha ölüme itmek mi?".
Vicdanımın yanmasını istiyordu fakat bu oyununa boyun eğmeyecektim. Böyle bir niyetimin olmadığını çok iyi bildiği halde sinir kat sayımı tepeme çıkartıyordu.
Gözlerinin içine aynı ifade ile bakmaya devam ettim. Tavrımı gördükçe daha da çaresizliğe gömülüyordu.
Yanından geçip giderken hala daha aynı noktaya donuk bakışlarla baktığını gördüm. Gözlerim yanmaya başladı. Odadan çıkıp merdivenlere yönelirken derin bir nefes aldım.
"Günaydın canım kahvaltı hazır".
Sıla'nın sesiyle başımı sol tarafa salona çevirdim. Asaf ile birlikte kahvaltı masasını düzenliyorlardı.
"Hey sizin burada ne işiniz var? Akşam için hazırlık yapmanız gerekmiyor mu?".
Sıla neşeyle yanıma gelip kollarını boynuma doladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CİHAT BEY Her Aşk Biraz Ölüm Kokar...
Ficción GeneralKızıl alevler sarmıştı etrafımı, sağ tarafımda celladım var iken, sol yanımda bana hayat diyen adam yaşamak için gözlerimin içine bakıyor ve çırpınıyordu. İçim çekiliyor, kalbim kanıyor ve geçmişimin yalnızlığı yine karşımda duruyordu. Bir uçurumun...