I; mucizeler

203 20 53
                                    

kulağımda kulaklık, hızlı adımlarla koca okulun merdivenlerinden inmiş arka bahçeye yürüyordum. hava ne çok sıcak ne çok soğuk, ılık esintiler var ki benimde en sevdiğim budur. elimde ise sıkı sıkı tuttuğum bir tomar kağıt var, özenli bir el yazısıyla yazdım, üstüne bir güzelde zımbaladım. umuyorum ki aether bu sefer sevecekti bunu çünkü her ne kadar arkadaşım olsada onun için bu kadar uğraşa değicek mi şüphelerim var.

okulun arka tarafında duvarın hemen önünde durup, yaslandım. biraz daha açtım şarkının sesini, bu sayede beynimin içindeki seslerle ilişkim kesiliyordu. "salak, salaksın sen. çok aptalsın" beynim bana bunları haykırıyordu. ne yapabilirim ki ama? "uğraş. göz göre göre elinden kayıp gitmesini mi izleyeceksin aptal" haklısın. çok haklısın. yemin ederim, diyecek hiçbir şeyim yok ama yapacak hiçbir şeyimde yok.

en yakın arkadaşlarımdan biri ona öyle aşık gözlerle bakarken ne kadar canımın yandığını anlatamıyorum ki. içimde bir şeyler parçalanıyor, o kırık parçalar kalbime batıyor sanki. ardından sen başını eğmiş o halinle işine odaklanmaya çalışıyorken o geliyor, arkadaşımın yanından geçiyor. ellerini omuzlarıma koyuyor.. ve diyorki..

"hey venti, her şey hazır mı?" tanıdık gelen o sesle başımı kaldırdım ve aether ile göz göze geldim. tek elini omzuma koymuş, bana gülümsüyordu.

"evet.." dedim mırıldanarak, isteksizce çıkmıştı bu söz dudaklarımın arasından ama o pek oralı olmadı. uzattığım kağıtları önemli bir emanet gibisinden hemen kaptı, emeklerimi hiçe sayarcasına heyecanlı şekilde kağıtları karıştırmaya başladı.

"romeo ve juliet ha? işte bu ihtiyacım olan şey--" sözünü kestim "romeo ve juliet abartıldığı kadar güzel değil. hamlet'i tercih ederim ve evet, onlardan ilham aldım ama rapunzel'dende biraz alıntı aldım" aether gülümsedi. o gülümseyince herkes güneşin doğduğunu söyler. "çok sağol venti.. enişten için bu kadar uğraşmama yardım etmen~" gülüyordu ve bir eli hala omzumdaydı.

yutkundum ve zoraki bir şekilde gülümsemeye çalıştım, o kadar zorduki yanağımın içini ısırmak zorunda kaldım ağlamamak için "tabi.. her zaman" sesim hafif titremişti ama aether kendi heyecanından buna pek önem vermedi.

aether gülümseyerek teşekkür etti tekrardan ve yanımdan koşarak ayrıldı. ben ise sanki hayatımın en büyük hatasını yapmışcasına kendimi sorguluyordum. yok, neden yaptım ki bunu? arkadaşım diye mi? zamanında xiao'yu sevdiğimi biliyordu ve artık unuttuğumu düşünüp.. çat diye ondan hoşlanmaya mı karar verdi? tanrım, nefes alamıyormuşcasına canım yanıyor.

derin bir nefes aldım ve kendimi toparlamaya çalıştım. tekrardan titreyen ellerimle kulaklığımı taktım. bana onu hatırlatan en güzel şarkıyı açtım. müziğin o yüksek sesi kulaklarımı doldururken, onun bana bu şarkıyı önerdiği gün hala aklımdaydı. yanıma geldi, elinde bir tükenmez kalem. ben hiçbir şey anlamadan elimi tuttu ve avucuma o kalemle bir kaç şey yazmaya başladı. ben ne olduğunu bile anlamamışken tuttuğu elimi bırakmadan başını kaldırdı, bal sarısı gözleri benim turkuazlarımla buluştu. o deli gibi öpmek istediğim dudaklarından bir kaç kelime çıktı "hep sen bana şarkı önerdin.. bu seferde ben sana önermek istedim, bunu dinle beğeniceksin"

hala o sözleri kulağımda yankılanırken bu hayallere dalmış biçimde, yavaş adımlarla okula yürüyordum. kendi kendime gülümserken çok salak bir aşık gibiydim. hala deli gibi aşığım ona, nasıl unutmaya çalıştım ki? nasıl.. göz göre göre başkasının onu kolları arasına almasına.. izin verebiliyorum..

olduğum yerde kaldım, başımı kaldırdığımdaysa biraz uzağımda gördüm onu. güzel saçları esen rüzgarla hafif dalgalanırken, arkadaşlarıyla konuşuyordu. gülümsemiyordu belki ama onlarla konuşmayı sevdiği belliydi, ben anlıyordum bunu. o aslında herkesi, her şeyi çok severdi.. özellikle kedileri ve badem tofusunu.. kedi alerjim yüzünden pek yaklaşamasamda o kedilerle oynarken uzaktan sessizce izlerdim onu. o çocuksu, masum güzelliğine dalıp giderdim.

kıvrıldı dudağımın kenarı, gülümsedim hafifçe. o an fark etti beni oda, gülümsemesede el salladı yavaşça. bende el salladım ve kendi kendime mırıldandım "belki bir gün kader yollarımızı birleştirir. o zaman gözlerim kapalı, duraksamadan birleştiririm bende dudaklarımızı"

ölmedim nbr

youth drama ও xiaovenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin