Bölüm 27: Taksici

718 97 14
                                    

Kaç gün geçmişti.
Saymıyordu.
Bir cinayetin zanlısı mıydı?
Bilmiyordu.
Bildiği tek şey yaşadıklarının onun beynine ve vücuduna fazla ağır geldiğiydi.
Günlerdir tutukluydu.

Ve cinayet mahalinin her bir karışında  kendisine ait tükürük izleri taşıyan izmaritler bulunuyordu.
Tanımadığı bir cesedin üzerinde yanıklar vardı ve bu sigara yanıkları izmaritlerinden kaynaklı gibi duruyordu cesedin baş ucunda.
Öldüren cinayet aracında kanı vardı.
Ayak izleri vardı.
Ona dair her şey orada vardı.

Ama Erberk zihninde o anların birini bile çağıramıyordu hafızasına.

"NASIL'ı anlıyorum, NEDEN'i anlamıyorum. Birçok defa olduğu gibi, aklını kaçıran ben miyim acaba, diye merak etti. Belki, deli dedikleri basit, tek kişilik azınlıktı. Zamanında Dünya'nın Güneş etrafında döndüğüne inanmak delilik belirtisiyidi; bugünse, geçmişin değiştirilemez olduğunu düşünmek delilik. Buna sadece kendisi inanıyor olabilirdi, bu da delirdiği anlamına gelirdi. Ne var ki, Winston'u rahatsız eden şey, aklını kaçırdığını düşünmek değil kendisinin de hatalı olabileceğini fark etmekti."

1984, George Orwell

Zihninde yankılanan eski bir kitap satırlarıyla kör ve titrek bir biçimde karanlığa bakarken titredi.

“ Bazen bir korku kaplıyordu içini; tüm uygarlaşmış insan türünü sarmaya başlayan delilik korkusu.”

Lady Chatterley'in Aşığı, D. H. Lawrence

İnsan tutuklu olarak bir hücrenin içerisindeyken "Sen suçsuzsun." diyemiyordu kendine  ve kendini telkin edemiyordu masumiyeti hakkında.
Sütten çıkan ak bir kaşık dahi olsa kapalı dört duvar arasında herkes "Katil"diye hitap ederken kendine katil diyebiliyordu kolayca.

Ne yüzde yüz masum olduğuna emindi.
Ne yüzde yüz suçlu olduğuna emindi.

Zihnindeki berraklık çamurlu bir su kadar bulabilirdi şimdilerde.

Erberk,ince bir sızı gibi deliliğin damarlarına aktığını hissediyordu.
Aklını yitirmenin kıyılarında geziniyordu ve uçurumun dibindeydi.

*******************************

Esmer,telefonundaki GPS ile birlikte taksi durağına adımladı.
Arkasından gür bir sesle seslenen arkadaşı nefes nefese duraksadı.

"Gediz...Sargıların!"

Elleri yangında su toplayarak ciddi yanıklarla zedelenen esmer umursamazca hastanenin acil kapısından çıkarken bir küfür savurdu.

"Kremler..."diye tekrar etti Mert.

"SEVGİLİM KATİL OLARAK YARGILANIYOR KES SESİNİ!"diye inledi Gediz sargılı elleriyle zar zor telefonu tutarken.

Mert taksi durağına endişeyle adımlarken nefes nefese koştu esmerin peşinden caddeye.
"Ortadan kayboldu Gediz."diye fısıldadı Mert.
"Sapanca'ya gitti ve...Ve geri geldiğinde..."

"O yapmadı!"diye inledi Gediz.

"Bana şu polislere anlattığın X masalını anlatma kardeşim."diye mırıldandı Mert hüzünle.
"Bu sadece Erberk'in bize anlattığı bir masal!"

"Benden iyi mi tanıyacaksın! Aylardır yanımda uyuyan oğlanı benden iyi mi tanıyorsun ! Katil olamaz o.."diye gürledi Gediz taksi durağına adımlarını hızlandırırken.

"Gediz adamın DNA'sı cesedin yanında ! Gizemle kaybolup geri geldi!"diye inledi Mert yutkunup.
"O okula döndüğü gece yine olaylar..."

"Büyük bir oyun var."diye fısıldadı Gediz.

"Seni tanıyamıyorum Gediz."diye fısıldadı Mert.
"Çocuk katil! Polislerden iyi mi bileceksin ! Göremiyor musun!"

"Katili görebiliyorum."dedi taksi durağına hızla giriş yapan esmer taksiciyi işaret ederken.

"34 EBK.....plaka."diye gürledi Gediz sinirle taksi durağında çay içenlere bakıp.
"Hanginize ait !"

İçlerinden orta yaşlı deri ceketli olanlardan biri kaş çatıp sinirle süzdü esmeri.
Elindeki tespitle ayaklanırken çayı sertçe bıraktı masanın üzerine ve alayla mırıldandı.

"Aleykümselam sana da bilader."diye mırıldandı sinirle.

"Karakolda."dedi Gediz adama bakıp.
"Karakolda selamlaşırız ağabey. Benimle iki dakika şubeye geliyorsun."

Etraftan ters bakışlar ve homurtular yükselirken adam tek kaşını hava kaldırdı.
"Sen ne anlatıyorsun."

"Anladın bence beni."dedi Gediz hırsla.
"Ama birinci ağızdan polisler de dinlesin!"

ErberkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin