nightmare

63 6 14
                                    


 peter gundry, goëtia

25.10.2020 – 03.00, Seul, Güney Kore

"İsa Yeruşalim'e giderken, yolda on iki öğrencisini bir yana çekip onlara özel olarak şunu söyledi: "Şimdi Yeruşalim'e gidiyoruz. İnsanoğlu, baş kâhinlerin ve din bilginlerinin eline teslim edilecek, onlar da O'nu ölüm cezasına çarptıracaklar. O'nunla alay etmeleri, kamçılayıp çarmıha germeleri için O'nu öteki uluslara teslim edecekler. Ne var ki O, üçüncü gün dirilecek."

Markos 10:32-34; Luka 18:31-34

Derin fısıltılar, sızlanan beden, duvarlara çarpan haykırışlar, duyulmayan haykırışlar, avuç içlerini kanatan keskin tırnaklar, titreyen eller, göğsüne sıkışan güçsüz nefesler, yeniden yükselen haykırışlar, zemine düşen acılar, sarsılan yürek, karanlığın içerisinde bekleyen siluet. Zamanın acımasız sesi tik tak, tik tak, tik tak. Salonu dolduran acının kesif kokusu ve acının damağa yapışan buruk tadı. Tik tak. Karanlıkta bekleyen siluet. Tik tak. Aç gözlerini, gözlerini aç ki asıl karanlıkla yüzleş. Tik tak. Kaldır kirpiklerini bul korkunu, yatağın altına saklanmış canavarınla tanış. Tik tak. Senin için burada, boş çevirme onu hadi tanış onunla. Tik tak. Korkma, senden daha kötü değil korkma. Tik tak. Uzat elini kucaklasın seni, hadi uzat elini. Tik tak. Bırak kendini bırak kollarına yüceltsin seni arşa. Tik tak. İzin ver ona izin ver ki taşısın seni sona. Tik tak. Getirsin sonunu, tüketsin ruhunu kavuştursun aşığına. Tik tak. Dön sırtını Tanrı'ya. Tik tak.

Alarmın rahatsız edici sesi boş salonda tüm gücüyle yankılanırken zeminde iki büklüm olmuş beden irkilerek uyanıyor. Nefesleri hızlı göğsü çarpıyor güçle dehşete düşmüş bedeni ise sarsılıyor o anlarda. Kâbusun hissedilen varlığından sıyrılamıyor henüz etkisi hala üzerinde. Kirpikleri yapışmış birbirine açmaktan korkuyor gözlerini, karanlık ürkütüyor benliğini. Kâbusun fısıltıları kulağında yankılana dururken, telefonundan çalmaya devam eden alarm sesi yükselmeye devam ediyor. Eli pürüzlü zeminde sesin kaynağını arıyor, korkusu hala diri açamıyor gözlerini. Alarmın sesi yükseliyor nefesleri sıklaşıyor eli telefonun sert yüzeyine çarpınca aceleyle tuşa basarak durduruyor uğursuz sesi. Çok korkuyor genç adam gerçekten korkuyor betimlemiyor duygularını, öyle somut ki korkusu şiddetli nefeslerinin sesi dahi ürkütüyor onu. Açmak istemiyor gözlerini en büyük kabusuna uyanmışken yeniden uykuya dalmak istiyor. Gözlerini açtığı an göreceği siluetin düşüncesi ağlatıyor onu. Yaşlar yumuşak yanaklarından süzülüp teninin kokusuna karışıyor. Elinin tersini aceleyle dudakları üzerine kapatıyor son anda; yakalıyor hıçkırığını tutuyor orada ve koca bir yumruyu boğazından aşağıya gönderiyor. Kuru his zımparalıyor soluk borusunu, sessiz hıçkırık yakıp geçiyor güçsüz bedeni.

Zamanın arasında sakinleşiyor genç adam şimdi biraz daha aklı selim. Biraz daha güçlü hissediyor. Bedenini nemli zeminden kaldırıp soğuk aynalara yaslıyor. Sırtına yayılan serinlik ayılmasında yardımcı oluyor lakin hala gözleri kapalı. Parmakları birbirine karışıp sıkı bir yumruk oluyor. "Hadi Jongin-ah aç gözlerini kimse yok burada aç gözlerini güvendesin, hadi Jongin-ah" sesi öyle zayıf ki ah zavallı ne de güçsüz tınlıyor. Önce kısıkça aralanıyor ceylan gözleri, karanlık safi bir siyah gibi uzanıyor önünde cesaret edip birden açıyor tüm görüşünü karanlığa alışmak adına bekliyor bir süre ardından önüne düşen bakışlarını yavaşça kaldırıyor:

"İyisin Jongin-ah iyisin." Teskin ediyor kendini. Bir hışımla kaldırıyor yüzünü, sonrasında kopuyor güçlü çığlığı ve yeniden kapanıyor gözleri. Cesaretinden geriye güçlü göz yaşları kalıyor sadece. Yatağının altındaki canavarlardan korkan küçük bir çocuk gibi sızlanarak ağlıyor. Çok korkuyor. O yeniden burada. Jongin'in en büyük kâbusu burada. Bedeninden akan kanlarla gözlerinden akan yaşlarla ve acı çeken ifadesiyle burada. Elinde salladığı köstekli saatin sesi vuruyor duvarlara. Tik tak.

QUERENCIA [sekai]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin