724 66 182
                                    

Üstüne başına son kez bakıp dış kapıya adımladı genç. Babası küçük televizyonlarından haberleri izliyordu. Annesi ise yerdeki sofrayı toplamakla meşguldü. Annesini görünce yanına gidip yerden bir iki tabakta o aldı. Annesi bu davranışı karşısında gülümsemişti küçük oğluna. Mutfağa tabakları bırakıp anne ve babasına seslendi. "Ben biraz dışarı çıkıyorum çok geç olmadan dönerim."

"Tamam oğlum dikkatli ol."

Annesini onaylayıp kapıyı açtı siyah saçlı genç. Yan komşuları olan yaşlı Min Joo'ya selam vermeyide ihmal etmedi. "Iyi günler efendim."

"Iyi günler Jeongin."

Jeongin yan komşularını çok seviyordu. Çünkü küçük sırrını bilen tek oydu. Yaşadıkları kasabada tek eşcinsel jeongin ve sevgilisi hyunjin vardı. Yanlışlıkla Min Joo'ya yakalanmışlardı. Ailelerine söyleyecek diye endişe ederken onları desteklediğini söylemişti. Bununla ikisi sevinmişti. Kasabanın tek homofobik olmayan kişisiydi. Herkes eşcinsel günahkar gözüyle bakıyordu.  Çok öncelerden iki kız eşcinsel oldukları yüzünden oldukça kınanmıştı. Ayrılmaya zorlanıp işkence görmüşlerdi halk tarafından. Sonra kızlardan biri ordan kaçıp sevgilisini de kurtarmaya çalışırken birisi tarafından silahla vurulmuştu. Sevgilisi buna dayanamamış ve oda kendini asarak intihar etmişti.

Jeongin sonlarının öyle olmasını istemiyordu. Bu yüzüden yakalanmamak için oldukça dikkat ediyordu. Bir keresinde annesi bir şeyler anlamış gibi olmuş ama fazla kurcalamamıştı.

Genç hep buluştukları yere yaklaşırken kalbinin hızlandığını hissetti. Sevgilisi ağaca yaşlanmış onu bekliyordu. Onu görmek bile deli gibi heyecanlanmasına neden oluyordu. Yüzündeki sırıtmaya engel olamayarak sevgilisinin yanına oturdu. "Fazla beklettim mi? Anneme yardım ediyordum."

"Hayır sevgilim bende yeni gelmiştim." Hyunjin ellerini küçüğünün yumuşak saçlarına daldırdı. Sanki her an kırılabilirmiş gibi dikkatli ve narin davranıyordu. Jeongin ellerini çoktan birleştirmişti bile. Elleri gibi kalplerde birdi. Onlar birbirleri için yaratılmışlardı. Yapboz parçaları gibiydiler. Eksiklerini kapatıyorlardı.

Iliskileri hep gizli saklıydı. Ailelerine kadar herkes homofobikdi. Jeongin başını büyüğünün göğsüne yasladı. "Böyle gizli gizli ilişki yürütmek hoşuma gitmiyor."

"Benimde bebeğim ama şuan yapabilecek bir şeyim yok. Son maaşımıda alınca seninle burdan gideceğim tamam mı?" Elleri ile küçüğün yüzünü avuçladı. Burnunun üstüne öpücük bırakıp geri göğsüne yasladı. "Hyunjin beni sakın bırakma sensiz yapamam."

"Söz veriyorum sevgilim seni asla bırakmayacağım nereye gidersen git hep peşinden geleceğim."

"Seni seviyorum." Kollarını Hyunjin'in beline sardı. Hyunjin de sırtını koşarak kolları ile sardı küçüğünü. "Bende seni seviyorum innie."

Hyunjin beraberken mutluydu fakat evlerine dönerken içindeki pişmanlık duygusunu bastıramıyordu. Güzel hayatlarının kötü bitmesini istemiyordu. Sevgilisine daha dokunmaya kıyamazken birinin çıkıp ona işkence etmesine asla kalbi dayanmazdı. Birbirlerine aşık olmalarını yanlış bulmuyordu asla. Ama diğer insanlara bunun normal bir şey olduğunu da anlatamazlardı. Belkide ayrılmalılardı. Ayrılsalar bile yine iyi hissetmeyecekti. Jeongin zaten yeterince zor zamanlar geçiriyordu babası yüzünden birde onu yanlız bırakırsa çökerdi. Hatta kendini öldürebilirdi de. Hyunjin onun diğer yarısıydı. Göğsünde hissettiği ıslaklık ile endişe ile Jeongin'e baktı. "Hey, neyin var? Iyi misin? Bir yerin mi ağrıyor?"

"Bir şeyim yok ama."

"Ama?"

"Korkuyorum Hyunjin bir an önce gitmek istiyorum. Senden ayrılmak yada ölmek istemiyorum. Eğer bende çalışırsam-"

Fire on fire ~ hyunin✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin