10.BÖLÜM

562 60 14
                                    

Diğer bölümde yazmam için destek olan hikayemi beğenip yorum yazan arkadaşlara sonsuz teşekkürler. Sizler için bölüm yazıp yayınlamaya çalışacağım.♥️♥️♥️

Asıl hikaye 10. bölümden sonra başlayacak bu yüzden biraz araştırma yapıp öyle yazacağım. Bu yüzden bölümler geç gelebilir. Sabırla bekleyip takipte kalırsanız çok sevinirim.😊

10. Bölüme en az 10 beğenip pleaseee...

3705 kelime. Umarım bölümü beğenerek okursunuz. İyi Okumalar♥️♥️♥️

Gözlerimi açmaya çalışıyorum ama bir türlü açamıyorum. Üzerimden sanki koca bir tır geçmiş gibi vücudumun her zerresi ağrıyor ve sızlıyordu. Uyumak ve bir defa uyanmamak istiyordum. Gözlerimi açabilmek için sağ elimi kaldırıp gözlerimi ovuşturmaya çalıştım. Gözümün üzerine ve burnuma katı-sıvı karışımı gibi bir şey düşünce irkildim. Bu da neydi böyle? Bu şeyin kokusu iğrenç ötesiydi. Sanki hayvan dışkısı ile bitki karışımı bir şeymiş gibi kokusu vardı. İstem dışı öğürmeye başladım. Hayatımda bu kadar iğrenç bir koku algılamamıştım.

Ağrıyan vücudumu aldırmadan gözlerimi açamayarak da olsa yattığım yerden doğruldum ve zorda olsa gözlerimi açıp yüzüme damlayan şeye bakmaya başladım. Yeşilimsi kahverengi karışımı bir şeydi ve vücudumun bazı yerleri bu karışım ile kaplıydı. Elimin üzerindeki karışımı koklayınca yüzümü buruşturup  öğürmeye başladım.  “Iyyykk... bu da neyin nesi böyle iğrenç kokuyor.” Dedim tiksinerek. “Sarı kantoron, aynı safa çiçeği, karanfil yağı ve timsah dışkısı.” Dedi tok bir ses şaşkınlıkla kafamı hızla sese doğru çevirdim. O... o adamdı.

Üzerinde siyah tişört altında lacivert bir kot pantolon vardı. Rüyamda ki adam ile karşımdaki adam farklı bir o kadar da aynıydı. Saçlarına verdiği şekil ve giydi kıyafetler onu çok değiştirmişti. Sesi ve koyu kahverengi gözleri tıpkı rüyamdaki kişiyle aynı idi. Yüzyıllar önce yaşayan İmhotep, şuan kanlı canlı gözümün önünde tahta bir sandalye de oturmuş gözlerimin içine yırtıcı bir atmaca gibi dik ve keskin bir şekilde bakıyordu.

Gözleri gözlerimden hiç ayırmadan oturduğu tahta sandalyeden yavaşça kalkıp bir aslanın avına yaklaştığı gibi yavaş yavaş yatağa doğru yani bana doğru yaklaşmaya başladı. İçime bir ürperti kapladı. Bu ürperti korkudan çok daha başka bir duyguydu. Sanki onun bana zarar vermeyeceğini hissediyordum. Ama içimde daha farklı bir şey peyda oldu ama ben bunun ne olduğunu anlayamadan esmer uzun eli kolumu kavrayarak canımı yakmak istercesine sıktı ve beni kendine doğru çekti. Bana doğru eğilip yüzlerimizi eşitledi. Öfkeliydi bu öfke yüzünde bariz belli oluyordu, kaşları çatık kahverengi hareleri alev alev yanıyor ve şimdiden hiçbir şey demese dahi bu öfkesi beni korkutmaya yetmişti bile. Öfkeli nefesini yüzüme doğru üfledi. Şaşırdım çünkü Nefesi ferahtı. Ne nefesi ne de kokusu bir ölü gibi kokuyordu. Aksine o kadar güzel kokuyordu ki bu koku beni benden almaya bile yetmişti.

Elleri mümkünmüş gibi kolumu daha da sıkmaya başladı. Dün akşam merdivenlerden düşmem ile vücudumda oluşan yara berelerin acısı gün yüzünü çıkmış kolumu daha fazla sıkmasıyla canımı çok feci yakmıştı. Dişlerim sıktım ama ağzımdan çıkan ah nidasına engel olamamıştım. “Ne oldu Anubet canın çok mu yandı?! Benim canım seninkinden bile daha fazla yandı. Hele ki kalbim ve ruhum hala senin yüzünden yüzyıllardır ızdırap içinde kavruluyor!” dedi dişlerinin arasından.

Anubet? Ne Anubeti?

Korku ile geriye doğru gitmeye çalıştım ama tuttuğu sıkı kolumu gevşetmemiş aynı öfke ile gözlerimin içine bakıyordu. Korkmaya başlamıştım. “Be... ben Anubet değilim. Be... benim adım Fre... Freya.” Dedim titreyen sesimle. Korkudan gözlerim dolmuş her an ağlayacakmışım gibi boğazımda yumru oluştu. “Gözler, sahibinin kim olduğunu gösterir. Sinsi maviler. Nerede görsem bu maviliklerin arkasındaki sinsi yılanı Anubet’i tanırım.” Dedi öfkeli sesle. Öfkeliydi. Profesörün anlattıkları aklıma geldi. Anubet’in onu nasıl kandırdığını. Bize anlattıkları birer rivayetti. Eminim daha farklı hikayeler vardı bu öfkenin ardında. Peki öfkelenmekte haklı mıydı? Evet haklıydı.

MUMYA'NIN AŞKI ~İMHOTEP ~ (KASIM AYINDAN İTİBAREN DEVAM EDİLECEKTİR!)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin