Sabahın ilk ışıklarıyla gözlerini açan Ender nazikçe gerildi ve yatağından kalktı. Sabahlığını giyerken yalıda çalışan personele sesleniyordu diğer yandan "AYSEL, KAHVEMİ GETİR!"
Aysel koştur koştur kahveyi hazırladı ve akşamki parti için hazırlanan Ender'in odasının kapısını tıklattı. "GEL!" sesini duyar duymaz kapıyı açtı ve aynalı komodinin karşısında maskesini uygulayan Ender'e gülümseyerek "Buyurun Ender Hanım." dedi ve kahveyi komodinin üzerine bıraktı, ardından "Başka bir şeye ihtiyacınız var mı?" diye sordu. Ender elindeki fırçayla yoğun kıvamlı maskesini sürmeye devam edince istemediğini anladı ve çıktı odadan.
Ardından alt kata, misafir odasına Halit'in bir şeye ihtiyacı olup olmadığını sormak için indi Aysel. Halit gazetesini okuyordu, Aysel'in geldiğini fark etti. Aysel "Bir şeye ihtiyacınız var mı Halit Bey?" diye sorduğunda "Yok, ama Zehra nerede biliyor musun?" Aysel hızla yanıtladı "Onlar alışverişe çıkacaklardı akşam için Lila'yla beraber Halit Bey. Gitmedilerse odasında hazırlanıyordur şimdi" Halit kafasıyla onayladı ve "Gidebilirsin Aysel" demesinin ardından gazetesini okumayı bıraktı ve Zehra'nın odasına doğru ilerledi.
Odanın kapısına geldiğinde kapıyı tıklattı ve "Girebilir miyim Zehra?" diye seslendi. Zehra'ysa stres yaparak odanın geniş balkonunda oturan Lila ve Yiğit'e seslendi "Lila! Yiğit! Babam-babam geldi" bu sırada Halit kapıyı tıklatmaya ve seslenmeye devam ediyordu. "Zehra! Müsait misin giriyorum!" diye. Lila paniği kenara bırakarak Zehra'ya "Müsait değilim de!" diyerek öneride bulundu. Zehra aydınlanmışçasına "Mantıklı" dedi ve kapının ardında yanıt bekleyen Halit'e "MÜSAİT DEĞİLİM BABA!" diyerek geçiştirdi. Halit kızına güvenmeyerek "N'APIYORSUN DA MÜSAİT DEĞİLSİN?!" der demez Zehra 2 saniye süren sakinliği tekrar paniğe çevirerek döndü Lila'ya "Ne diyeceğim?" diye sordu. Lila kısa süre düşünüp "Şey de, duştan çıktım de." dedi. Zehra tekrar rahatladı ve seslendi "DUŞTAN ÇIKTIM BABA, GELİRİM BİRAZDAN AŞAĞI!" "TAMAM, MİSAFİR ODASINDAYIM BEN. GELİRSİN." Diyerek aşağı doğru ilerledi Halit.
Zehra, Lila ve Yiğit; Halit'in gidişinin ardından önce derin bir nefes verdiler. Ardından Zehra; Lila ve Yiğit ikilisine döndü "Bir daha beni zora sokmayın! Yalan söyleyemiyorum ben biliyorsunuz. Gidin dışarıda falan buluşun!" Yiğit sessizliğini korurken Lila yanıt verdi ablasına "Allah Allah! Doğum günü partime geldiğinde konuşamayacağız zaten. Başka bir yerde buluşsak babam şüphelenir benden." Zehra kaşını çatarak yanıt verdi "E şimdi de ben zan altında kaldım!" Yiğit korkusunu kenara atıp araya girdi "Kızlar, diyorum ki acaba ben çıktıktan sonra mı tartışsanız? Nasıl çıkacağım ki ben?"
Zehra ve Lila birbirine bakıp ne yapacaklarını düşünüyorlardı ki Yiğit parmağını şıklattı ve harika bir çözüm bulmuş gibi "Buldum!" diyerek pekiştirdi. Kızlar bakışlarını Yiğit'e çevirdi:
-Pencereden atlayacağım.
Kızlar Yiğit'in dediğine karşı göz devirdi. "Bu muydu yani?" dedi umutsuzlukla Zehra. Lila ablasının dediğine ekleme yaptı:
-3. kattayız Yiğit, atlarsan ya ölürsün ya da bacağın kırılır. Kaçamazsın yani!
Biraz daha düşündüklerinde Zehra ilk defa bir fikir getirmişti aklına:
-Lila, senin şu saçma saçma perukların vardı ya, duruyor mu onlar?
-Duruyor da, neden?
-İşte bu! Diyorum size, benim içimde bir sürü yetenek var da işte. Ben belli etmiyorum hah hahah
-Anlatacak mısın aklındakini?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YASAK ELMA
Cerita Pendek-Herkes bir gün yasak elmanın tadına varacaktır, biraz da çoktan o tadı derinlerinde hissedenlere göz gezdirelim-