2. Bölüm

1.8K 68 98
                                    

Sabah erkenden kalktık ve derslerimize gittik. Harry ile Ron, Hermione ile de ben oturdum, ders iksirdi. Profesör Snape içeri girdi ve perdeleri kapstıp konuşmaya başladı. Annemle babamda bu adamdan pek hoşlanmazlarmış dönemlerinde.

"Bu sınıfta boşa asa sallamak ve saçma davranışlara izin vermeyeceğimi belirtmek istiyorum. Özellikle benim binamdaysanız" Bu nasıl bir hoş geldiniz deme yöntemiydi böyle. Kesinlikle sevmemiştim bu adamı, adeta nefes almamıza bile kızacaktı.

Tabi bunlar Slyhterin için geçerli değildi. Onlara da hoşgörülü olmasa da daha iyi davranıyordu, bu profesörle gerçekten işimiz vardı.

Ders bittikten sonra bahçeye çıktık ve bir ağacın altına oturduk. Herkes Snape hakkında konuşuyordu ben ise girişte arkadaşıyla sohbet eden Cedric'i izliyordum. Arada gülünce bende gülüyordum. Diğer ikinci sınıflara göre baya yakışıklı ve karizmatikti. Adeta dibim düşmüştü bu çocuğa ama erken ve küçük olduğum için kimseye bahsetmedim bundan.

**

Gün boyunca dersler, arkadaşlar, Cedric derken çok yorulmuştum. Cedric'e bakmaktan değilde bakıcam derken takip etmekten çok yorulmuştum. Sapık izlenimi vermiyordum umarım, bu düşünceyle beraber vücudumu bir utanç duygusu kapladı.

"Lütfen beni fark etmemiş olsun" diye geçirdim içimden. Derslerde Hermione ile diğerlerine göre daha iyiydik. Çabuk anlıyor ve derslerden zevk alıyorduk. Dışardan inek gibi gözükse de çok komik ve eğlenceliydi.

Yatma zamanı geldiğinde herkes yatağına girdi ve uyduy. Ben hariç. Her gözümü kapadığı da açık kahverengi saçlarıyla Cedric'i görüyordum. Gülüyor ve benimle konuşuyordu. Bu hayalimle beraber uykuya daldım.

**

Sonraki 1 ay boyunca heyecan verici bir şey olmadı. Klasik Cedric'i kesmelerim, dersler ve sınavlara hazırlık derken çok çabuk geçti zaman. Haftaya sınavlsr olduğu için ortak salonda Harry ve Ron'a ders çalıştırıyorduk.

İksirde çok iyiydim ve Hermione de çoğu derste çok iyiydi. Snape her soru bildiğimde ya da doğru iksiri yaptığımda sinirden bir şey yapamıyordu ve içi içini yiyordu. Bundan emindim. Henüz onun ağzından Gryffindor yararına çıkan bir paun görmemiştim.

Sürekli olarak puan kırıyor ama asla vermiyordu. Bizim elimizde olan bir şey değildi bu yüzden kendi aramızda konuşmaktan fazlasını yapamadık.

Harry quidditch takımına top tutucu olarak seçilmiş fakat ben seçilememiştim. Daha doğrusu seçilmiş ama yedektim. Wood'a bir şey olduğu zamanlarda oynayacaktım, onun dışında işe yaramazdım. Buna biraz üzülmüştüm ama çok takmadım.

Harry'e son formülü de nasıl yapılacağını gösterdikten sonra bahçeye çıkmak için izin istedim ve kalktım. Dışarı çıkıp temiz hava almaya ihtiyacım vardı. Sınavlar insanı gerçekten bunaltıyor ve huzursuz ediyordu.

Cumartesi olduğu için ders yoktu bende bir ağacın altına gittim ve kafamı yaslayıp gözlerimi kapattım.

Gözlerimi açtığımda havanın kararmak üzere olduğunu fark ettim. Aynı pozisyondaydım bu da demekti ki insanlar beni ya fark etmedi ya da çok takmadı. Hemen ayağa kalktım ve üstümü başımı silkeleyip şatonun girişine doğru yürümeye başladım.

Yere bakarak yürümeyi çok severdim. Ortalıkta sessiz ve boş olduğundan ayakkabılarıma bakarak ilerliyordum ki kapıda birine çarpıp geri bir adım attım. Kafam kafasına sertçe çarpmış olmalıydı ki çok acımıştı.

Elimle kafamı tutarken önüme bakarak mırıldandım "Çok özür dilerim, önüme bakmıyordum benim hatam" "Sorun değil, sen iyi misin ?" Bir dakika bu ses-

Cedric Diggory İle Hayal EtHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin