İyi okumalar...
Ne demek o ölmedi, gözlerimle görmüştüm yurdun yandığını. Oradan sağ çıkmak imkansızdı.
"Ne?"
"Biliyordum yurdu yakacağını, ben de tahliye ettirdim" dedi.
Vücudum duyduklarına daha fazla dayanamayarak kendini yere bıraktı.
"B-ben görmek istiyorum. Yiğit lütfen."
"Dayanamazsın güzelim, karşında canlı görmeyi kaldıramazsın." Sesi o kadar hüzünlü çıkıyordu ki neredeyse ağlayacaktı.
Bitkin bir şekilde son kez "lütfen" dediğimde bilincimin kapandığının farkındaydım.
***
"Dediğim gibi önemli bir şey değil, stres ve ya şoktan dolayı bayılmış, kısa süre içerisinde kendine gelecektir tekrardan geçmiş olsun."
Başımdaki seslerle gözlerimi açmak zorunda kalmıştım. O kadar yorgundum ki bir hafta boyunca aralıksız uyuyabilirdim. Uyandığımı gören Yiğit hemen başıma gelirken odaya göz gezdirdim. Herkes buradaydı, Yiğit, Oğuz, Bts ve Ceren.
Bir dakika Ceren mi?
Gözlerimi bir kaç kere kırptığımda hâlâ bana baktığını gördüm.
"Kafamı bir yere çarptım mı?" Dedim. Oğuz kafasını sallayıp "hayır, ama neden?" Dediğinde "Ceren karşımda duruyor" dedim.
Ceren hafif gülümseyip "uzun zaman oldu" dediğinde kanımın çekildiğini hissettim.
"Sen ciddi misin? İçeceğime koyduğun ilaç yüzünden kardeşimi yakıyordum lan ben, nasıl gelmiş hâlâ karşımda bana 'uzun zaman oldu' diyebiliyorsun!"
Dediklerimle daha çok gülerken "ah! Demek sonunda söyledin kardeşini öldürdüğünü, ya Yiğit merak ediyorum hâlâ nasıl kardeşinin ölümünden sorumlu birine bu kadar yakın olabiliyorsun.
Yiğit öyle bir bakıyordu ki Ceren'e sanki gözleriyle öldürebilecekmiş gibi.
Yiğit Ceren'nin boğazına yapıştığında Jin Yiğit'i uzaklaştırıp kulağına bir şeyler söyledi. Yiğit hâlâ sinirli olsa da kendini tutmaya çalışıyordu bu her halinden belliydi.
Oğuz'a kafa hareketiyle Ceren'i gösterirken Oğuz Cereni kolundan tutup götürmüştü. Yiğit yanıma oturup saçlarımı okşamaya başlamıştı. O kadar şefkatli bakıyordu ki sanki kardeşiyle birlikte o kadar insanı yakmaya çalışan ben değilmişim gibiydi.
Bakışları altında eziliyordum.
Kapı açıldığında bakışlarımı yerden çekip kapıya çevirdim. Kapı yavaş bir şekilde açılıp içeriye maskeli biri girdiğinde kaşlarını çattım. Maskesini çıkarmadan mırıldanmaya başladı.
"Selam."
Selaaaaaaaammmmm. Kısa bir bölümle geldim. Artık idare edin.
Okunma sayısı artmıyor ve ben yazmak istemiyorum. Her neyse umarım bölümü beğenmişsinizdir.
Bölüm hakkında görüşlerinizi buraya yazabilirsiniz.
Yorumlarınızı bekliyorum.
Kendinize iyi bakın.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
TEHLİKE: Son Oyun
Teen FictionKırılacak kalpler, alınacak canlar, dökülecek kanlar, eğer sır tutmak istiyorsan önce kendinden saklamalısın. ''Ağlamalarınız kimsenin umurunda değil, sizi buraya ağlayın diye çağırmadım'' ''Hey sen! Nereye gittiğini sanıyorsun? Daha kafanı kesecekt...