_
"Hey sarışın oğlan.." birden yabancı ses ile arkasını döndü William. Kırmızı gözleri soğuk bir şekilde yabancı sese döndü. Arkasında ki kilolu ve peşinden koşturan adama soğuk ve biraz da şokla bakarken adam nefes nefese yanında durdu.
"Az önce cüzdanını düşürdün." dedi adam samimiyet ile. William bununla beraber sevimli bir şekilde gülümsedi.
"Teşekkür ederim. Size de rahatsızlık verdim?"
"Ah hayır vermediniz. Sadece size bir sorum olacak?"
William gülümseyerek "tabii?" dedi. Adam biraz konuşmaktan çekiniyormus gibi dursa da William'in cana yakın tavrı ile rahatlamışa benziyordu.
"Uzun süredir aralıksız her gün bu yere geliyorsunuz. Ama adınızı hiç öğrenemedik?" dedi. Belli ediyordu. William'in ismini öğrenmek istiyordu.
Neydi? William'in ismi neydi gerçekten? William değildi ya da başka birşey. Bir ismi yoktu. Bu dünya da hicbirseyinin olmadığı gibi ismi de yoktu. Ona uygun bir isim de yoktu. Bir şeytana isim olur muydu? Bir canavara bir isim nasıl yakışırdı ki- ve o sırada aklına dank etti.
'Değil mi, Liam?'
Liam... Liam.. evet buydu. Kendisine uygun olan isim buydu. Kendisi gibi bir şeytana bu kadar masum bir isim yakışmıyordu ama her duyduğunda bu isim kendisi için yaratılmış gibi hissediyordu. Sherlock onu her bu isimle çağırdığında ait olduğu yerdeymis gibi hissettiriyordu.
Nazikçe gülümseyerek "Liam." dedi. Ve daha fazlasını söylemeden arkasını döndü ve bulunduğu yerden uzaklaştı. Her gün orada olmasının nedeni Sherlock'un bir gün geleceğine inanmasıydı. Geldiğinde onu bıraktığı bir yerde bulmasını istiyordu.
Kalbi bunlar ile umutsuzca çarpıyordu. Her gün Sherlock'a gelmesi için yalvarıyordu. Her gün onu istiyordu. Belki hakkı olsaydı bunun için dua bile edebilirdi. Ama günahlarından sonra bu yüzsüzlük olurdu. Tanrıya karşı olan yüzsüzlük.
İlerlerken kafasını mavi aydınlık gökyüzüne kaldırdı.
"Lütfen Gel, Sherly."
_
William eve geldiğinde düzenli ve sessiz eve derince baktı. Derince bir iç çekerek ceketini ve şapkasını çıkardı. İlerleyerek eski bir kitap aldı eline. Daha yeni ve hiç açılmamış güzel bir kitaba benziyordu. Sayfaları çevirirken gelen koku ile yavaşça gülümsedi. Ve daha sonrasında kitabın sonunda ki yazıya baktı.
'Umarım hoşuna gitmiştir, Liam.'
Sherlock onu buraya getirirken tüm kitapları özenle seçmişti. Hepsinin başına ve sonuna özenli notlar bırakmıştı. Geçen gün okuduğu kitap da yakında geri döneceği yazıyordu. Tüm olanların üzerinden birkaç ay yeni geçmişti. Kazadan sonra gözü ağır yara aldığı için bir göz bandı takmaya başlamıştı. Göğsünün kollarının ve bacaklarının uzerinde derin yaralar açılmıştı.
Suya düştüklerinden sonrasını hatırlamıyordu. Tek hatırladığı Sherlock'un ona bağırarak 'Yaşa' demeseydi. Sonrasında gözlerini hastanede açmıştı zaten. Belki de hayatının en berbat günüydü. Kim bilir?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Angels Like You | SherLiam +18
Romance"seni yakaladım" "bana baktığın zaman benim neler hissettiğimi biliyor musun? gerçekten doğrunun ne olduğunu hissettim. bir meleğin nasıl görünebileceğini gördüm. cennetin nasıl bir yer olduğunu fark ettim. cehennem beni yanına almadan önce, uçu...